TRUMP ve RTE

Büyük dünya liderimize kavuşuyoruz hamd’ü senalar olsun.

Nereden biliyoruz bunu?

Çapsız dışişleri politikalarımızı başarıyla takip ederek, cülus dağıttığı ocaklardan hesap sorarcasına ahkam kesen sözde büyükelçi özde Akape Washington müdürü ve saz arkadaşları; yani eğitim ataşelikleri, diyanet, devletten para kazanan çapsız sözde düşünce kuruluşlarının bildirileri elimize ulaşıyor.

Hasret bitiyormuş. 

Bizleri kuzunun, kurdun, kuşun dilinden anlayan, krallara taç giydiren, Allah’ın yer yüzündeki gölgesi Reis’i karşılamak için çağırıda bulunuyorlar sağolsunlar.

Bize kalsa biz ona hakettiği en güzel karşılamayı yapacağız ancak PKK bağlantılı satılmışlardan, Fetö sevicilerine, Kürt-Ermeni dayanışmasından (ki bunu açık olarak ilk defa yazılı olarak görüyoruz) ne olduğunu bile duymadığımız bazı oluşumlarına kadar, karşılama için polisten izin alan kuruluşlara bakıyoruz. Elbette böyle bir hareketin içinde olmamız düşünülemez. 

Düşmanımızın düşmanı dostumuzdur deseydik Fetö’den ya da kendilerinin farklı olduğunu iddia eden bu hacılardan farkımız kalmazdı, “kandırılmış” olmaktan korkarız. 

Bununla beraber, Amerika’da yaşayan vatandaş ve soydaşlar olarak yapabileceğimiz bir çok örgütlenmenin, Beyaz Saray, Kongre ve Senato’da ses getirebileceğimiz bir çok faaliyetin önündeki en büyük engel Akape’nin Washington müdürünün bizzat kendisidir. 

Öncelikle Amerika içinde de, asker, haberalma örgütü, federal hükümet ve dışişleri arasında bugüne kadar görülmemiş bir ikilik ve bir iç mücadele olduğunu hatırlatmakta fayda var. Burada STÖ olarak yapılacak baskılarla bir çok konuda önümüzü açmak mümkün. Ancak bizim Napolyon’larımız ve yandaşları höt, zöt, van minut diyerek bu sorunları aşabileceklerini sanıyorlar. 

Bunun böyle olmayacağı en başta o dirayetiyle, adaletiyle, bilgisi, kültürü ve kendi askeri tarafından esir alınmış tek Amerika madalyalı Genelkurmay Başkanımız, o engin entellektüeliyle herkesi etkileyen Cumhurbaşkanı sözcümüz ve uçan kuştan haberi olup sadece darbeyi sonradan öğrenen MİT müsteşarımız burada temasları devam ederken yapılan açıklamayla belli oldu. Heyet muhtemelen “acaba başka ne anlatsak” diye düşünürlerken Trump YPG'ye ağır silah ve mühimmat verilmesi kararını aldı. Karar Amerika ve Batı dünyasında farklı yorumlara hedef oldu. 
 

İngiltere “Trump'ın bu adımının Türkiye'yi küçük düşürdüğünü” söyledi. ABD haberalma ve hükümete yakın sesler bunun ihanet olduğunu, Erdoğan’ın gezisini iptal edebileceğini veya misilleme olarak İncirlik’in kapatılabileceğini söylediler. 

Trump'ın bu kararını Erdoğan gelmeden vermesi normal hatta son derece hesaplı yapılmış diplomatik bir manevra. Türkiye’nin ağzına bir parmak bal çalmak için neler yapabileceklerini değerlendiren yönetim böyle bir kararı görüşme sonrası vermiş olsa daha büyük sıkıntılara yol açabilirdi. Trump’ın YPG'ye silah yardımı aslında Türkiye’ye güven duyulmadığının ve bölgede bir Kürdistan kurmak amacının son derece açık bir delilidir. Amerika’nın bunu istemesi için bir çok sebep var. Güven vermeyen bir Türkiye yerine İsrail’den sonra güven duyulan bir başka ülke, Rusya’nın yeni politikaları, stratejik ve lojistik önem, doğal madenler gibi bir dizi sebebi hemen sıralayabiliriz. 

Türkiye’de de başta Kılıçdaroğlu olmak üzere yine aynı çapsızlıkta ısrar eden büyük düşünürler RTE’nin Amerika gezisini iptal etmesinin doğru olacağını ifade etmekteler. Oysa sorunlar diyalog olmadan aşılmaz. 

Türkiye açısından son derece önem taşıyan bu sorun için Kongre görüşmelerini dikkatle incelemek lazım. Görüleceği üzere Washington'da Cumhuriyetçiler arasında bile bu kararı doğru bulmayanlar var. Daha 9 ay önce yapılan görüşmelerde terörist kabul ettiğiniz bir organizasyonla ortak çalışarak bir başka terör örgütüne karşı başarılı olmak mümkün müdür, etik midir soruları varken, Türkiye her kanaldan bu konuyu tekrar gündeme getirmek durumundadır. Amerika sonrası RTE’nin 25 Mayıs'ta Brüksel'de toplanacak NATO toplantılarında da bu konuyu gündeme layikiyle taşıyabilmesi için önce Amerika ile görüşmesi elzemdir. 

STÖ’lere olan bir ayrı ihtiyaç da yine burada karşımıza çıkmaktadır. Ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir dünya’da ekonomiyi bir numara yapma sözü veren Trump bu işin bütçesini açıklayıp hesap vermek durumundadır. Amerika bazı “ismi lazım değil” ülkeler gibi bir gukuk devleti olmadığından, yine burada yargı ve meclisi bizzat Trump kendi atamadığından, bu konularda onay almak durumundadır. Bu konuları da gündeme taşımak yabancı bir ülkenin temsilcisinin değil, Amerikan vatandaşlarının görevidir. Yani Amerikalı Türk ve Türk dostu organizasyonların.

Şimdi anladınız mı yakasına Atatürk rozeti takıp devletin sırtından geçinen çapsız yalakalara kurdurulan sözde düşünce kuruluşu ve STÖ’lerin önemini?

Ama siz hala bırakın İngilizce’yi daha doğru dürüst Türkçe bile konuşamayan Müsiad Amerika, Diyanet, iktidar yalakası sözde düşünce kuruluşu sahtekarların öncülüğünde ses getirebileceğinizi düşünün. 

Bu iş kefeni giyip, pamuğu tıkayıp “Reis ölmeye geldik” diyerek yalakalık yapmaya, Beyaz Saray karşısında büyük dünya lideri karşılamaya benzemez.

https://twitter.com/kboztepe
https://www.facebook.com/kaya.boztepe