ÜST AKIL, ORTA AKIL…

Bilen biliyor, bugünlerde algı yönetimi her şeye hâkim. Bir her şeyi bilen her şeyden anlayan üst akıl var, aynı zamanda dokunulmaz olan! Bir de ortalarda etliye sütlüye karışmadan dolaşan alt ya da orta akıl var, arada sırada dokunulan…

Sonuç olarak üst aklın karar verdiği, alt aklın uyguladığı, orta aklın uyduğu ve uyuduğu bir süreç diyebiliriz buna. Şimdi başlık için yollara düşme zamanıdır…

İlk Örnek Diyarbakır’dan! Belediyeye atanan kayyım, iki ara bir derede Diyarbakır Şehir Tiyatrolarının yönetmeliğini değiştirip, yeni yönetmelik çerçevesinde 31 sanatçının sözleşmesini feshetti mi? Böylece Anadolu insanının ayağına hizmet götüren bir sanat dalı daha kapandı mı? Yetkili kişi, üst akla kendisini kanıtlayıp, yüksek tepelere selamını çaktı mı?

Bir başka örnek için Adana’dayız! Adana Valiliği, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın (ÇDSO) 25. yılı ve 5 Ocak Adana’nın Kurtuluş günü nedeniyle dünyaca ünlü piyanist İdil Biret’in vereceği konseri güvenlik nedeniyle iptal etti mi? Bir süre sonra bu karardan vazgeçti mi? Durumu bildirmek için İdil Biret aranınca, sanatçının kentten ayrıldığı anlaşıldı mı? Bu kararı alanlar da ikinci bir üst akıl olarak sanatsal tarihimizde yerini aldı mı?

Üçüncü örnek Antalya’dan! Bu kez en üst aklın neden olduğu uzun bir liste var. Antalya’da yetkililer 5 milyona yakın turist kaybettiklerini açıklıyor. Tek bir Alman takımın bile Belek’te kamp yapmadığını, turist sayısının eridiğini, lokomotif ülkeler olan Rusya, başta olmak üzere Hollanda, Belçika, Danimarka, Kazakistan, Polonya, Romanya, İran, Norveç, Avusturya, İsviçre’den artık turist gelmediğini üzülerek ifade ediyor.

Bitmedi! Biter mi? Yine aynı yetkililer, Finlandiya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Moldova, Slovakya, Macaristan, Irak, İtalya ve Slovenya’dan gelen turist sayısında ciddi düşüş yaşandığını söylüyor. Ve düşüş oranlarını yüzde 40, yüzde 50 olarak açıklıyor. Böylece “bacasız sanayi” denilen turizm sektörünün çöktüğünü, turist sayısındaki azalmanın sektörde ciddi kriz yarattığını, ayrıca son terör olaylarının futbol turizmini fena vurduğunu, her yıl çok sayıda Alman takımının ikinci yarı hazırlıkları için Belek ve çevresini tercih ederken bu yıl tek bir takımın bile Belek’i seçmediğini ilave ediyor. Tercih edilen yerleri ise Katar, Abu Dabi ve Dubai olarak açıklıyor...

Bu durumda bize de üst akıl ne kadar kıvansa hakkıdır, haklıdır demek düşüyor…

Barışı istedikçe savaşı yaşıyormuşuz, doğal hayat akışımız sekteye uğramış, yönetilemeyen, yönetilemedikçe savrulan, savruldukça otoriterleşen, otoriterleştikçe sınırları zorlayan bir anlayış varmış, ortada derde deva hiçbir şey yokmuş, kentler ağlıyor, ülke yanıyormuş, yürek acısı yüzlere vuruyormuş aman sende kime ne?

Önemli olan şu! Ben bildiğimi okur, üst aklımla yönetmeyi sürdürür, evvel gidenlere selam eder, yoluma kaldığım yerden devam ederim. Benim bir oynama ve top koşturma saham ve biçimim var. O sahada önüme çıkan her engeli yıkar, aşar, atlar geçerim. Olup bitenler şahsımı ilgilendirmez! Anayasayı değiştiriyorlar benimle ne ilgisi var? 

Son sorunun, ya da ne olacak şimdi sorusunun yanıtı şöyle olabilir mi?
Devir teslim, ya da adrese teslim…