VİZYON, DİSİPLİN ve TUTKU
Stephen R.Covey diyor ki; vizyon, disiplin ve tutku dünyayı yönetir.
George Washington bağımsız ve birleşik yeni bir ulus kurma vizyonuna sahipti. Devrim ordusuna nasıl asker alınacağını, ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağını ve askerden kaçmaların nasıl engelleneceği üzerinde disiplinli biçimde çalıştı. Tutkusu ABD’nin büyümesine Britanya tarafından konulan kısıtlamaların kaldırılması ve özgürlük ülküsü idi.
Çağdaş hastabakıcılığın kurucusu Florence Nightingale, yaşamı boyunca askeri hastanelerdeki bakım kalitesini artırmak için çalıştı.
Gandi, ahlaksal yetisi ile öylesine güçlü sosyal ve kültürel normlar oluşturdu ki, ülkede politik iradeyi biçimlendirdi. Halkını ve ülkedeki yabancı toplulukları evrensel bir vicdani farkındalıkla yönetti.
Mandela ırk ayrımı rejimine açtığı savaş uğruna yirmi yedi yıl hapiste yattı. Vizyonu adaletsizliğin ve ayrılıkçılığın kaldırılmasıydı. Ruhunun derinliklerinde her Güney Afrika vatandaşının değerli olduğuna dair inancı kendisini yakıyordu.
Rahibe Teresa, hiçbir şey beklemeden ve koşulsuz olarak bütün kalbiyle kendini yoksullara adamıştı. Öyle disiplinliydi ki öldükten sonra da bu disiplin miras olarak kurumlara geçti.
Atatürk’ün vizyonu bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kurmak ve emperyalizme karşı ülkesinin özgürlüğünü sağlamaktı. Disiplini yıllarca savaşta ve barışta kısacık ömrüne sığdırdığı işler ve çalışmasıydı. Tutkusu, bağımsız bir ulus yaratacağına olan inancı idi.
VİCDAN
Vizyonu, disiplini ve tutkuyu vicdan yönettiğinde liderlik kalıcıdır. Bu liderler vicdanlı oldukları için dünyayı iyiye doğru değiştirdiler ve kalıcı liderler olarak tarihteki yerlerini aldılar.
Çünkü vicdanın yarattığı ahlaksal otoritenin, resmi otoritenin de başarılı olmasını sağlayacağına inançları tamdı.
HİTLER
Bin yıl sürecek Reich dönemi ve üstün ari ırk vizyonunu tutku ile dile getirdi. Dünyanın görmüş olduğu en disiplinli askeri-endüstriyel mekanizmalarını kurdu. Nefret ve yıkıma yönlendirdiği kitlelerde neredeyse bağımlılık ve korku uyandıran ateşli hitabeti onun ne kadar tutkulu olduğunun göstergesidir. Şu söz bakın; “gerçekten güce sahip olduğumda, ilk ve en başta gelen görevim Yahudilerin imhası olacaktır.”
Hitler vizyonunu, disiplinini ve tutkusunu vicdanla yönetmedi. Vicdanı unuttuğu için hem kendi halkını hem de dünyayı yıkıma götürdü. Ve kalıcı lider olmadan bu dünyadan göçtü ve tarihe kara bir leke olarak geçti.
YOL YAKINKEN EL ELE VERELİM
Ülkemiz şu anda ciddi bir tehlike içinde. Hem askeri, hem siyasi, hem de ekonomik dış kuşatma altında. Bugün eğer bir kurtuluş savaşı vereceksek bu savaşın temeline vicdanı koymak zorundayız.
Muhteşem Anadolu topraklarında yaşayan şanslı bir ulus olarak kenetlenelim. Birlik olalım. Birbirimizden nefret ettirecek ve ayrıştıracak söylem ve eylemlerden kaçınalım. Toplumu bölmeyelim. Kutuplara ayırmayalım. On kişiden beş kişinin rızasını değil tamamına yakının rızasını alarak ülkenin kaderini değiştirecek kararlar alalım.
Vizyonumuz çağdaş laik, adaletli ve kalkınmış bir devlet yaratmak, disiplinimiz birbirimize kenetlenerek sevgi bağlarıyla çok çalışmak, tutkumuz tam bağımsız bir ulus ülküsü olsun. Ama ille de vicdan olsun…
https://twitter.com/MPamukoglu
https://www.facebook.com/mustafa.pamukoglu.90