YHT EŞİTTİR YÜKSEK HIZLI TEDBİRSİZLİK!

Başlığı açmak istersek; bunun adı, yüksek hızlı tedbirsizlik mi olur? Yükselen hızlı tehlike mi olur? Seçimlere az kala alt yapı bitirilmeden anlı şanlı törenlerle açılışlar yapılarak kazalara davetiye çıkarmak mı olur? “Ben yaptım oldu” mantığının 16 yılda 1625 kişinin kaybına yol açan acı ve onulmaz faturası mı olur? Siyasi Showların mal olduğu bunca kazanın hesabını kim verecek sorusunun bir kez daha havada kalması mı olur? Yersiz ve gereksiz özgüven patlamasının halka maliyeti mi olur? Yoksa nereye vardığımızın özeti mi olur? Bilemedim.

Yine epeydir kamusal alana hakim olan bilgi, yeterlilik, deneyim, yetenek gibi kıstasların artık yönetim katında aranmadığının ve önemsenmediğinin kanıtı mı olur? Pamukova’da, Soma’da, Samsun’da, Ermenek’te, Zonguldak’ta, Aladağ’da, Konya’da ve Ankara’da yitip giden onlarca cana, 16 yılda ihmal ve tedbirsizlikten kaynaklanan onlarca kazaya rağmen, tek bir istifanın duyulmadığı bir pişkinlik mu olur? Yine bilemedim…

Bu yönetim döneminde yaşanan 87 kişinin yaşamdan koparıldığı, 589 kişinin yaralandığı 11 tren kazasında; Batıda da oluyor kolaycılığı mı olur? Bol keseden yolcu garantisi, bol kepçeden hasta garantisi, bol bulamaç araç garantisi verme mantığının ülkemizi getirdiği yer mi olur? Bunu da bilemedim…

Tüm bu sıralananlar bir şey anlatıyor olmasa da!  İhmal cinayetleri gibi mesela! 9 ölü, 87 yaralı gibi mesela! Ya da kazaların ardından şahane terfiler, muhteşem başarı hikâyeleri gibi mesela, Ulaştırma yetmezmiş gibi bir de alt yapı bakanının sorulara teşekkür etmesi gibi mesela!

Yerli araba, yerli uçak muhabbetlerinin yüksek tepelerde sık sık dillendirildiği bir gelişmişlik düzeyi! Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulduğunun Resmi Gazetede yayınlandığı bir hızlılık! Ve Ankara’dan kalkan treni Konya’ya sağ salim ulaştıramayan bir ülke…

Herkesin gözü önünde, herkesin bilgisi dahilinde, herkesin tepkisine rağmen artan bu görünmez kazalar için( görünür mü demeliydim?) bundan sonra ne gibi önlemler alınacağının bilinememesi…

Denetimsizlik, liyakatsizlik ve çıldırtacak bir kayıtsızlık olmasına rağmen her kazadan sonra olduğu gibi, sorumluluğu ve sorumluları perdeleme, buharlaştırma, klişe cümlelerle dikkatleri dağıtma çabası…

Kaza haberi ekranlarda donup kalırken, Temmuz 2018’de Çorlu’daki tren kazasında 9 yaşındaki oğlunu yitiren Mısra Öz Sel’in; “Artık ölenlere rahmet dilemeyin. İstifa edin. Binmeyin şu trenlere, yönetemiyorlar” şeklindeki sözleri…

Özetle demem o ki; Giden her canın arkasında ne çok emek, ne çok çaba, ne çok uğraş, ne çok didinme, ne çok umut vardı. Ve bundan sonra ne çok gözyaşı olacak. Hayatlarımızın siyasi çıkarlara feda edilmesi bir kader olmamalı!

Bilmem anlatabildim mi? Evet anlatabildim…