MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası’na gitmesi kimi tahrik ediyor?

Komşumuz Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoluou, bu göreve geldikten sonra ilk dış ziyaretini işgal ettikleri Aydın’a bağlı Eşek Adası’na yaptı.

Ancak bu ziyaret sırasında sadece Yunan askerleri ve Yunan resmi görevlileri vardı, Türkiye’den hiç kimse ziyarette hazır bulunmadı.

Cümle biraz tuhaf oldu değil mi?

Bu “ilk dış ziyaret” ise ve bu ziyaret bir Türk adasına yapılıyorsa, bizim tarafın resmi görevlileri de orada olmalı hatta en üst düzeyde karşılama yapılması gerek.

Niye böyle olmadı?

Çünkü Yunanistan, Eşek Adası’nı kendi adası sayıyor.

Oysa bu ada Yunan adası değil.

Peki Eşek Adası Türkiye’ye mi ait?

Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım, uzun süredir bu ada olduğu gibi diğer 14 adanın da Türkiye’ye ait olduğunu belgelerle ortaya koyuyor.

Yalım’ın verdiği bilgilere göre, 1923 Lozan Antlaşması’nın 15. maddesine ek olarak konulan haritada, İtalya’nın egemenliğinde olan 14 adanın isimlerinin altı kırmızı çizgi ile çizilmiştir. Bu anlaşma ile Eşek Adası İtalya’ya verilmemiştir. 1947 Paris Antlaşması ile Eşek Adası’nın egemenliği Yunanistan’a devredilmemiş, Türkiye’nin egemenliğinde kalmıştır.

Anladığım kadarıyla AKP iktidarı ise bu adaların Yunanistan’a ait olduğunu kabul ediyor.

Aslına bakarsanız bu adalar konusunda bir de şu görüş var;

Buna göre; Ege’deki bu adalar Yunanistan’a ait olmakla birlikte, Yunanistan bu adalar üzerinde asker bulunduramaz, silah koyamaz, üs ve tesis inşa edemez.

Oysa Yunan Cumhurbaşkanı, Eşek Adası’na geliyor, askeri tesisleri ziyaret ediyor, adaya kurulmuş silah sistemlerini inceliyor.

Demek ki neresinden bakarsanız bakın, adalar bize ait olsa da olmasa da ortada uluslararası hukukun çiğnenmesi var.

Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası ziyareti kimi medyada, “Ege Adaları’na tahrik seferi, Yunanistan tahrik ediyor” türü başlıklarla duyurulmuş.

İyi güzel de Yunan Cumhurbaşkanı’nın bu ziyaretinden bizim tarafta tahrik olan kim?

Katerina Sakellaropoluou’un mevkidaşı mı, Milli Savunma Bakanı mı, Genelkurmay Başkanı mı, kuvvet komutanları mı, Dışişleri mi?

Hangisi tahrik olmuş olabilir?

Bana göre ortada bir tahrik yok çünkü bu makamları dolduranlardan hiçbirinin kılı bile kıpırdamadı bu ziyaret sırasında.

Oysa adalar bize ait olsun ya da olmasın, ortada egemenlik haklarımıza indirilmiş ağır bir darbe var.

Üstelik bu yeni değil.

Yunan tarafı, AKP iktidara geldiğinden beri bu adalardaki kendi çıkarlarına uygun tüm tasarrufları fütursuzca yapıyor.

Asker de koyuyor adalara, silah da taşıyor, askeri tatbikatlar da yapıyor, havaalanı kuruyor, okul açıyor, cezaevi bile inşa ediyor.

Yunan genelkurmay yetkilileri, dışişleri temsilcileri, hükümetten isimler de sık sık bu adalara geliyor, Türkiye tarafına nispet yaparcasına törenler düzenliyor hatta “kuzu çevirme partileri” bile yapıyor.

Türkiye’den ise “tık” bile çıkmıyor.

Bir tarafta milliyetçilik havaları, öte tarafta tam bir teslimiyet görüntüsü.

Nasıl iştir bu?

İRONİ

Türkiye’yi bu duruma düşürdüler işte

Yıllarca Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreterliği görevini yürüten Ümit Yalım, Ege Adaları konusunda yıllardır müthiş bir mücadele veriyor.

Ancak devletin ilgili birimleri sessizliklerini sürdürüyorlar.

Sanıyorum hem hükümet hem de asker, Yunanistan’la uğraşmaktan nedense biraz çekiniyor.

Ümit Yalım, Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası ziyaretini eleştirmek için ironik bir yazı yazmış.

Bunu size sunmak istedim;

YUNAN CUMHURBAŞKANI KATERİNA, YARIN TÜRKİYE’YE GELİYOR!...

Yunan Cumhurbaşkanı Katerina’nın 29 Haziran 2020 Pazartesi günü Aydın Eşek Adası’na yapacağı ziyaret programı aşağıya çıkarılmıştır;

10.00: Aydın Eşek Adası’ndaki ulusal hapishaneyi ziyaret.

10.25: Aydın Eşek Adası Yunan ilkokulu ve lisesindeki öğretmenler ve 9 Yunan öğrenci ile toplantı.

10.40: Aydın Eşek Adası belediye salonunda belediye başkanı ve yerel yönetimlerle toplantı.

11.10: Üzerinde Yunan devlet arması bulunan topu ziyaret.

SORULAR:

1- Tayyip Erdoğan, mevkidaşı Katerina’yı karşılayacak mı?

2- Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aydın Eşek Adası’ndaki Yunan hapishanesini nasıl izah edecek?

3- Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Aydın Eşek Adası’ndaki Yunan ilkokulu ve lisesini nasıl izah edecek?

4- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aydın Eşek Adası’ndaki Yunan vatandaşı belediye başkanını nasıl izah edecek?

5- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ziyareti engellemek için Yunan hükümeti nezdinde girişimde bulundu mu?

Saygılarımla.. Ümit YALIM Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri

BUNU YAZMAK GEREK

Kanal İstanbul yine gündeme geldi

Erdoğan’ın “Benim çılgın projem” dediği Kanal İstanbul’un açıklanmasının üzerinden tam 9 yıl geçti.

Erdoğan, ilk olarak 27 Nisan 2011’de bu projeyi açıklamış ve yapımına hemen başlanacağını söylemişti.

Ama proje bir türlü başlamadı.

Buna karşın geçen 9 yıl içindeki her seçim ve referandum öncesinde adı tekrar ortaya atıldı.

Dün Kanal İstanbul yine gündeme geldi.

Çevre Bakanı, bilmem kaçıncı etap imar planlarını askıya çıkarmış.

İnsanın aklına bir anda, “Yine mi? Kanal İstanbul hep seçim öncesinde ortaya atılıyor, bu da bir baskın seçim habercisi mi?” sorusu geliyor.

Bana göre, adı gibi çılgın olan projenin yapılması ya da açıklandığı gibi yapılması mümkün değil.

Ancak işaretlenen bölgeye yeni anlayışla ve içinde sanki akarsular akıyormuş gibi görünümler kazandırılarak, yeni kentler inşa edilebilir.

Gemilerin geçebileceği kanal ise tam bir hayal.

Ancak bu hayal yine bir seçim öncesi, bundan hiçbir yarar sağlamayacak geniş kitlelere “yine yapılamayanı yapıyor” algısı ile sunulabilir.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

81 ilde yapılan eylemi, haber saymadılar yine

Yandaş tetikçi medyanın tek elden yönetildiği konusunda en azından benim şüphem yok.

Artık bildiğimiz o yazı işleri toplantıları, haberlerin titizlikle seçilmesi, işlenmesi gibi mesleki kuralların hiçbiri işlemiyor artık.

Bu medyanın yönetim katları, yukarıdan gelen talimatları aynen uyguluyor.

Böylelikle bu medya “tornadan çıkmış gibi”, topluca aynı yönde yayın yapıyorlar.

İlk bakışta görünümleri farklı ama içerik hepsinde aynı.

Hepsinde birden, “Türkiye ekonomisinin dünyaya güven verdiği” haberi var.

Hepsinde birden, yıllardır yapılan lokomotif ve vagon imalatı  “yerli ve milli tren” olarak sunuluyor.

Hepsinde birden Macron kötülemesi var.

Hepsinde birden Hafter’in nasıl yenildiği yazıyor.

Bir de hiç olmayan haberler var.

Diğer haberler nasıl organize biçimde beyin yıkar gibi yayımlanıyorsa, bazı haberler de organize biçimde saklanıyor.

Örneğin işçiler 81 ilde kıdem tazminatı eylemi yaptılar.

Yandaş tetikçi medyada “ilaç için bile” bu haber yok.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Bu medyanın artık bir önemi kalmadı ki, kimse okumuyor izlemiyor.”

Bu görüş ilk anda doğru elbette, ama öyle demeyin. Onlarca gazete ve televizyon, radyolar, sosyal medya hesapları var.

Hiç ilgilenmeyen biri bile bu kadar kalabalık içinde göz ucuyla da olsa bir şeylere takılıyor.

Amaç algı oluşturmak olunca, hedefe yürünmüş oluyor böylelikle.

DÜZELTME

O kız sınava gitmiyormuş

Önceki gün İznik’te polisin üniversite giriş sınavına giden bir genç kıza “maske takmadığı gerekçesiyle ceza kestiğini” yazmış ve “Elbette yasalara herkes uyacak ama hayatının en önemli sınavına giden bir gence yapılan da vicdansızlıktır” demiştim.

Dün Bursa Emniyet Müdürü Tacettin Aslan aradı.

“Can Bey” dedi, “Müthiş bir yanlışlık olmuş.”

Sonra da yanlışlığı anlattı.

Söylediğine göre, o ceza saat 15.45’te yazılmış.

Yani kısmi sokağa çıkma yasağından sonra.

Ama daha önemlisi şu; o kız sınava gitmiyormuş, çünkü zaten İznik’te sınav yapılmamış.

İznik’teki öğrenciler Gemlik’te sınava girmişler.

O kızın arkadaşının maskesi varmış ama kendisinde yokmuş, polis cezayı yazdıktan sonra maske de vermiş.

Peki yanlışlık nereden kaynaklanıyor?

Muhtemelen haberi geçen ajansın hatası.

Böyle bir günde, böyle bir haber geldiğinde “bu doğru mu?” diye bir kontrol yapamazsınız.

Çok şüpheli bir haber değilse, yerel kaynaklardan gelen hiçbir haber için bu yapılamaz teknik olarak da zaten.

Bursa Emniyet Müdürü’ne, bizzat kendisi bilgi verdiği için çok teşekkür ettim.

Ben de sizlerden elimde olmayan nedenlerle yapılan bu maddi hata nedeniyle özür dilerim.

NOT: Bu arada bu yazıyı yazarken Emniyet Genel Müdürlüğü’nün konuyla ilgili açıklaması da geldi. Bana yönelik değil, bu haber birçok gazete ve internet sitesinde yayınlanmıştı. Hepsinde birden. Ama o kadar kaba, nobran, kibirli bir üslupla yazılmış ki anlatamam.

https://twitter.com/can_atakli_