Siyaset yazıyorduk sürekli ama bu defa ulusal güvenlik konularına bir el atalım dedik. Çünkü mevzu önemli ve hepimizi ilgilendiriyor. Son günlerde Karadeniz'de sular ısındı. ABD gemilerinin Karadeniz'e çıkmasından sonra şimdi de Rus gemileri Boğazları geçerek Ege'ye açıldı. Yani gerek ABD gerekse Rusya gibi iki devin birbirine karşı hamleleri hep Türkiye topraklarından gerçekleşiyor. Hepimizi ilgilendiren ve korkutması gereken bu gelişmeler karşısında ise bizim ne yaptığımız belli değil. Hükümet, bu konuda Montrö'yü işaret ederek, ülkemizi bir savaş tehlikesinden uzak tutacağına eli kolu bağlanmış hareketsiz bekliyor.
Yıllarca NATO'da müttefikimiz olan ABD kendi çıkarları çerçevesinde, Türkiye'yi ateşe atmaktan çekinmiyor. Bu ülke, 2006 yılından beri Karadeniz'e açılma adına, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin güncellenmesini talep ediyordu. ABD'nin eski Ankara Büyükelçilerinden Ross Wilson'un 2006 yılında kullandığı “NATO, Avrupa Atlantik bölgesinde temel güvenlik sağlayıcı taraf olmaya devam edecektir. Bu bölgede Karadeniz de vardır” ifadesi, bu hedefe işaret etmekte.
Peki ABD için Karadeniz'e çıkmak neden önemli. Şimdi mecliste bulunan çok önemli stratejistlerimizden MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, 2006 yılında şöyle maddelemiş:
- ABD Karadeniz vasıtasıyla Rusya Federasyonu’nun “yumuşak karnı” Kuzey Kafkasya’yı kolaylıkla kontrol edebilir, bu bölgelerde birtakım provakosyonlara girişebilir.
- ABD’nin bölgeye gelişi Ukrayna, Gürcistan ve Moldova gibi ülkelere kendine “güven ve cesaret” getirerek Rusya karşısında seslerini daha fazla yükseltmelerine sebep olabilir.
- Karadeniz, Kafkasya-Hazar-Orta Asya bölgelerinin enerji kaynaklarını Batı pazarlarına aktarımda önemli bir geçiş güzergahlarından birisidir. Karadeniz’de etkin olan bölge dışı güçler bu ülkelerin enerji politikalarına etkide bulunabileceği gibi Rusya’nın da petrol ve doğal gaz ihraç kanallarından birisi olan bu bölgede enerji politikalarına etkide bulunabilir.
- Karadeniz aynı zamanda İran tarafından da petrol ve doğal gaz ihracı için kullanılması düşünülen mekanlardan birisidir. ABD’nin Karadeniz’de etkin olması İran’ın enerji politikalarını manüpüle etme imkanı sunar. Aynı zamanda coğrafi yakınlık sebebiyle bu bölgedeki deniz üsleri veya uçak gemilerinden kalkacak savaş uçakları için İran son derece rahat bir hedef haline gelebilir.
- İran’ın yanı sıra; Irak ve Suriye gibi Orta doğu devletlerine karşı baskı ve genelde Büyük Ortadoğu Projesi’nin hayata geçirilmesinde Karadeniz son derece önemli olabilir.
- Bölgenin Afganistan ile başlayan küresel terörle mücadele programında son derece stratejik bir noktada olması,
- Rusya’yı çevrelemek için Karadeniz son derece elverişli imkanlar sunmaktadır.
- AB’nin genişleme programı içine Karadeniz bölgesi ülkelerinin bir kısmının da alınması ve bu çerçevede “Daha Geniş Avrupa” (Wider Europe-Neighbourhood: A New Framework for Relations with our Eastern and Southern Neighbours) programı çerçevesinde AB’nin bölgeye yönelik politikalarının uygulamaya sokulması,
- Karadenizin stratejik konumu sebebiyle bölgede bulundurulacak askeri gemi ve/veya üslerden Rusya Federasyonu’na yönelik istihbari çalışmalarının yürütülmesine elverişli olması
Görüyorsunuz, ABD'nin çıkarları açısından Karadeniz'e çıkmak, gerek küresel gerek bölgesel politikaları açısından son derece hayati. ABD perspektifinden bakanlar için, bu politika gayet normal gelebilir. Ancak olayın bir de Rusya ve Türkiye boyutu var. Ruslar da hayati çıkarları için ABD'nin ve NATO'nun Karadeniz'de olmasına karşı. Bizi ise ilgilendiren Türkiye'nin çıkarı. Yukarıda da sözünü ettiğimiz üzere, son derece stratejik konumdaki Türkiye'nin ve bu topraklarda yaşayan bizlerin tek çıkarı, doğru bir politika izleyerek, bu iki gücün savaş alanı haline dönmemek. Olası bir çatışma durumunda ABD veya Rusya'nın değil, bizlerin kaybedeceğini unutmadan, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin etkin bir şekilde uygulanması için çalışmak dışında bir çaremiz görünmüyor. Yoksa, yeni emrivakiler sonucunda Türkiye bir cehennemin ortasına atılır ve Anadolu'nun her yanından ağıtlar yükselmeye başlar.