AHH KILIÇDAROĞLU AHH!..

Daha duyar duymaz “eyvah” demiştim!..


Bir kaç gün önce bir televizyon programına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’ye seslenerek gözümüzün içine baka baka aynen şöyle demişti:


-ABD’deki gibi Başkanlık sistemi getirecekseniz buyurun getirin!..


Kulaklarıma inanamamıştım; hani emekliler kahvesindeki Mehmet Amca söylese, gülüp geçerdim ama, ana muhalefet partisinin lideri, Saray’ın ve hükümetin önüne, altın değerinde bir pas yuvarlıyordu; golü 90’a takmaları için!..


Nitekim Başbakan sıfatlı muhterem de aynen öyle yaptı; dün grup toplantısında topu tam 90’a lamba gibi astı!.. Binali Bey, adeta alay eder gibi “hodri meydan” dedi, tıpkı “dokunulmazlıklar faciasında” olduğu gibi:


-Siz ABD tipi Başkanlık istiyorsanız biz ona da varız, buyurun gelin bu işi gündemden kaldıralım. Biz Türk tipi istiyoruz ama ABD tipi de olsun!..


Nasıl, şahane değil mi?.. Bence az bile söyledi; göreceksiniz yanaşma medya da dahil, her cepheden CHP’yi zorlama, olmazsa rezil etme kampanyası tez elden başlatılacak, sürekli olarak bu konu gündemde tutulacak, Kılıçdaroğlu, en hafif ifadeyle “tükürdüğünü yalayan” lider pozisyonuna sokulacak!.. Parti kadroları ne söylerse söylesin, toz duman içinde hiç bir etki yaratmayacak, kamuoyu gayet ustalıklı bir algı kampanyasıyla istenen kıvama getirilecektir...


-Böyle ana muhalefet liderine az bile!..

 


Tipin önemi var sanıyor hazret!..

 


Öncelikle belirteyim; Saray için ABD olmuş, Cibuti olmuş, Papua yeni Gine olmuş hiç bir kıymet-i harbiyesi yok... Tipin hiç bir önemi yok!..


-Başkanlık bir hallolsun, ondan sonrası Demirel’in ünlü deyişiyle “goley!”


Kılıçdaroğlu’nun ve tabii varsa, dinliyorsa, kurmay kadrosunun anlamadığı, anlayamadığı da bu zaten!.. Yahu daha Adalet Bakanlığı’nın TBMM’ye sunduğu yasa tasarısının mürekkebi kurumadı... Danıştay ve Yargıtay’ın kadrolarını darmadağın edecek, sıfırdan yapılandıracak, böylece Saray ve iktidarın “emir kulu” haline getirecek bu tasarıyı da mı okumadı Kılıçdaroğlu?.. Hadi okumadı diyelim, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun açıklamasını da mı izlemedi?. Danışman ya da kurmay adı verilen kadrolardan biri dahi kulağına da mı fısıldamadı?..


Feyzioğlu, açıkça uyardı, gidilen yolun diktatörlüğe çıkacağını, yargı diye, hukuk diye  bir şeyin kalmayacağını beş yaşındaki çocukların bile anlayacağı şekilde izah etti, buyurun okuyun:


-İstinaf mahkemelerinin çalışmaya başlayacağı, böylelikle Yargıtay’ın çalışma yükünün azalacağı yeni bir şey ya da sürpriz değildir. Kanuni düzenleme 2005 yılında yapılmıştır. Buna rağmen bu iktidar önce 2010 sonra 2014 yılında iki kez yüksek mahkeme üye sayılarını her seferinde yüzde 50 olmak üzere artırmıştır. İlkinde 2010 Referandumu sonrası HSYK eliyle yüksek yargıda Cemaatin ağırlığını artırmak, 2014’te ise bu kez aralarının bozulduğu Cemaatin etkisini azaltmak için operasyon yapılmıştır...


Araya gireyim; eminim anımsayacaksınız, o tarihlerdeki yazı ve konuşmalarımızda Cemaatin yargıyı büyük oranda ele geçireceğini, bunun da felaket olacağını anlatmış, “yapmayın, pişman olacaksınız” demiştik.


-Aynen öyle oldu; cemaat mensupları alavere, dalavere ile blok halinde yüksek makamlara kuruluverdi!..

 


Diktatörün arka bahçesi!..

 


Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, olacakların da şöyle altını çiziyor:


-Bu defa ise anayasaya uygunluk kaygısı hiç taşınmadan mevcut üyelikler sona erdirilerek Yargıtay ve Danıştay’ın sıfırdan yeniden yapılandırılması istenmektedir. Halbuki anayasada aksine bir hüküm olmadığı için yüksek yargı üyeleri yaş haddi doluncaya dek görevlerine devam eder. Şu halde mevcut kanun anayasaya ve hukuk devletinin özüne aykırıdır. “Olağanüstü dönemler, olağanüstü çareler gerektirir” denilerek, anti demokratik uygulamalar, olağanlaştırılamaz. Yargıyla bu denli oynanamaz...


Kemal Bey’in bu tasarıdan haberi yoksa, büyük ayıp.. Haberi olup ta, “ABD tipi Başkanlık olur” açıklaması yapmışsa tam bir skandal!.. Çünkü bu yasa tasarısı Meclis’ten geçtiği an, “Başkanlık tipi” meselesinin tarih olacağını, zaten fiilen ortadan kalkmış olan “Kuvvetler Ayrılığı” nın açıkça iktidara oy vermeyen kesimlerin, muhalefet partilerinin canına ot tıkayacağını göremeyen bir genel başkanla karşı karşıyayız demektir!..


-Bu tasarı yargıyı dikta rejiminin arka bahçesi yapacaktır Kemal Bey, uyanın!..


Bakın, daha dünkü “yalama olmamış” gazetelerde gazeteci Levent Gültekin’in, insanın kanını donduran iddiası yer aldı; Saray’ın yapmayı planladığı şeyleri anlattığı bir yüksek bürokratın “bunların yarısını yapın iç savaş çıkar”sözlerine Saray’daki muhterem ne yanıt vermiş biliyor musunuz:


-Çıksın, ezer geçeriz!..


O kadar çok “hatanız”, o kadar çok “yanlışınız” var ki, hangi birini anlatsam; siz ya kiminle “dans ettiğinizin” farkında değilsiniz ya da... Söylemeye dilim varmıyor... En iyisi Büyük Şair Nazım’ın dizelerine sığınmak:


“...Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende/ Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer/ Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin/ -Demeye de dilim varmıyor ama- Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.”


https://twitter.com/umit_zileli