Tekmeci Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel rüyasında bir gazeteciye röportaj verdiğini görmüş. Çok etkilendiğinden kâğıda dökmüş. Biz de araştırmacı gazetecilikle bu “belgeyi” bulduk, yayınlıyoruz:
Neden tekme atmış?
Gazeteci “Bay Yerkel niçin tekme attınız?” Yerkel “Bağırıp çağırıyordu! Sinirlendim. Ankara’dan rahatımızı bozup gelmişiz. Burada her yer toz duman. Elbiselerim battı, ayakkabılarımın tabanları parçalandı. Hepsine binlerce para harcıyoruz. Takım taklavat ziyaretteyiz. Hoş geldiniz diyeceklerine ‘defolun!’ diyorlar...” “Ama o insanların acısı, yası var. Anlayışlı olamaz mıydınız?” “Olamam! Koskoca ülkenin 0002’si Soma’ya onur vermişler. Hürmet edecekler. Uzun Adam, öyle kolay kolay kargaşanın vuku bulduğu yerlere gitmez. Büyük Usta, ahalinin arasına karışmaz. Doğrusu Soma’nın onun ayağına gitmesiydi!” Bu arada Yusuf Yerkel elleriyle kafasının iki yanını ovmaya başlar. Gazeteci “N’oldu?” Yerkel “Tepemde şiddetli kaşıntı başladı.” “Neden?” Yerkel “Bilmiyorum” diyerek kaşımaya devam eder. Gazeteci aldırmaz, sorularını sürdürür: “Bay Yerkel, gazetelerdeki saldırgan fotoğraflarınıza dair ne düşünüyorsunuz?” “Gayet fotojenik çıkmışım. Çekenlerden Allah razı olsun. Gerçi daha hoş açılar bulabilirlerdi. Bilseydim daha artistik tekmeler atardım. Havaya zıplayarak döner, aşağıya inince ayağımı hayalarına indirip patlatırdım.” Gazeteci hayretle bağırır “Aaa! Şunlar ne?!” Yerkel yerinden sıçrayarak “Ne ne?!” “Başınızın iki yanında kemiğimsi, uzun şeyler çıkmış!” Yerkel panikle parmaklarını iki kemikte gezdirerek “Allah! Allah! Çok garip!” der.
Yerkel’in gizli kişiliği
Gazeteci “N’oldu?” “Bu kemiklere dokunmak hoşuma gidiyor.” Gazeteci “Hımmm... Olaya geri dönersek: Başbakan’ı neden protesto ettiler sizce?” Yerkel poposunu kaşıyarak “Bunlar kadrolu protestocular. Siyasi rant peşinde koşuyorlar. Güya madencilerin yakınlarıymışlar. Geziciler bunlar. Darbe yapacaklar. Kömür madenini mahsustan patlattılar. Uzun Başbakanımız daha uzayıp cumhurbaşkanı olmasın diye... Gazeteci tekrar ünler “Aaa! Gözlerime inanamıyorum!” Yerkel “Ne var yine?” “Ar... Ar... Arkanızdan ucu ok biçiminde bir kuyruk çıktı!” “Cidden mi? Bakayım...” Kuyruğu eline alıp ucuna kadar dokunur. Ardından Gazeteciye dönüp “Yakışmış mı?” Gazeteci “Bilemiyorum...” der oturduğu koltukta korkuyla titremeye başlar. Yerkel aldırmadan “Başka sualiniz?” Gazeteci “Özelleştirme yüzünden katledilen madencilerimize üzüldünüz mü?” Yerkel gözlerini kırpıştırarak “Neden üzüleyim. Tatlı tatlı, güzel güzel öldüler. Ben asıl dokunmayı ibadet saydığımız Başbakanımıza üzüldüm. Öylesine yüce şahsiyet hiç o durumlara düşürülür mü?” Gazeteci ayağa kalkarak “Gözleriniz!?” diye çığlık atar. Yerkel “Gözlerim mi?!” Gazeteci “Kıpkırmızı!” “Uykusuzluktandır.” Gazeteci burnunu tutarak gerisin geri gitmeye başlar. Yerkel “N’oldu?” Gazeteci “Suratınızda beliren kocaman çıbanlar fena kokuyor.” Yerkel “Yorgunluktandır...” derken ağzından alevler çıkar. Gazeteci kapıya doğru koşar...
Yerkel’in rüyası burada bitiyor. Bilinçaltının dışavurumunu gösteriyor. AK’ların rüyaları bizim kâbuslarımıza dönüşüyor. Şehit madencilerimize rahmet, yakınlarına sabır, vatanımıza birlik-beraberlik, halkımıza acil devrim diliyorum.
https://twitter.com/FILIZCEMSU