ÇATIDAKİ MONŞER, TAYYİP'İN BALKONUNA İNER Mİ?

Çatıların adayı Ekmeleddin "AK Partililerden oy alacağımı biliyorum. Ben AK Parti'nin aleyhinde değilim. AK Parti'nin adayının da aleyhinde değilim" demiiişşş. Merak etme Ekmelim, Kılıçdaroğlu ile Bahçeli de AK adayın karşısında değiller. Eşsultanımız RTE artık depresyon ilaçlarını azaltmıştır. Hatta, tahminimizce Ekmel'i arayıp telefonda hasbihal etmeyi içinden geçiriyordur. Biz dedik ki belki Eşsultanımız RTE'nin zamanı yoktur. Onun yerine telefon sohbetinin hayalini tatlı tatlı kuralım:

ÇATIDAKİ MONŞER


Telefon çalar, "Zııırrrrrr...." Ekmel "Alo?" diyerek açar. Karşıdaki ses gevrek gevrek gülerek "N'aber Monşer? Çatıda havalar nasıl?" diye sorar. Ekmel'in korkudan Arapçası Türkçesine, İngilizcesi Tarzancası'na karışır "Ayvaaa El Sultan, El Tayyip, El Majeste. Hav du yu duuu? Havalar çatıda, nasıl diyor siz, biraz kaynıyor." Eşsultan kahkahayı patlatarak "Kaynar haaa! Nasıl duruyorsun orada, o halde?" "Kah tek ayak üzerinde kah hoplayıp zıplayarak..." Eşsultan kıkırdayarak "Dikkat et! Sen bize lazımsın! Kanka, bu arada sağol yaaa... Hakkımda güzel şeyler söylemişsin. Açıp bir kutlayayım, dedim. Bizim Bülent bile nicedir böölee şeyler söylemiyordu bana." Eşsultan'ın samimi üslubundan etkilenen Ekmel rahatlayarak "Ayıp etmiş Abi... Güzel şeyler söyleyerek birbirimiz desteklemeliyiz" der. Eşsultan içini çekerek "Di mi? Di mi? Ne demişler paylaştıkça çoğalır sevgiler. Benim PKK, Ermeni açılımlarıma destek vererek başardın bunu. Şu anda hepimiz evrene pozitif enerji gönderiyoruz. İsrail de Gazze'yi bombalıyor. Haahaaa... Bak aramızda nasıl sinerji yarattın" karşılığını verir.

RTE'DEN EKMEL'E NOBEL ÖDÜLÜ

Ekmel gülümseyerek "Abi, istersen sana, PKK'ya, Ermeni diasporasına reiki yollayayım. Ya da istersen çatıya gel. Sen, ben, Devlet, Kemal, PKK, Sem Amca hep birlikte meditasyon yapalım, 'ommm' diyelim." "Oluuummm vakit yok, vakit. Hepsini nakite çevirmek için uğraşıyorum. Basın toplantısında ne konuştun bakiyim?" Ekmel yutkunarak "28 Şubat'ta kız çocuklarımıza sıkma baş diye bağıranlara karşı kızlarımızın yanında durduğumdan makamım, o sevgili makamım elimden alındı, dedim." Eşsultan'ın da sesi kırılmaya başlar "Ahhh canıııımmm... Üzülme kanka hangi makamdı o? Geri verelim."Ekmel hüngürdemeye başlayarak "Ahaaa.. Ahaaa... Artık geçti gitti!" diye yanıtlar. "Ağlama. Bak beni de ağlatacaksın. Biz bu yola kefenimizi giyip çıktık." Ekmel burnunu çekerek "Ama ben ölmek istemiyorum. İkinci baharımı yaşıyorum!" "Tamam kardeşim. Tamam. Sil gözyaşlarını. İpek mendil yollayayım mı?" "Yooo... Hayır! Bana dokunan başka bir şey daha var." "Söyle!" "Sadece Orhan Pamuk'la Nobel Ödülü kazandık. Başka yok!" "Deme! Ciğerimi yaktın be! Sen cumhurbaşkanı seçilmemi sağla. Sana hemen bir tane yaptırır yollarım." Ekmel hıçkırarak "Sahi mi?" diye sorar. "Sahi tabii..." "E, zaten biz sadece bunun için çalışıyoruz, Abi. Gönlün ferah olsun! Ama balkon konuşmana beni de çağır." "Kurban olurum ben sana! Sen yeter ki çatıdan atla gel. Hatta Kemal ile Devlet'i de al gel." "Tamamdır Hacı." Eşsultan, "Tamam kanka. Kendine iyi bak" diyerek ahizeyi kapatır. Ekmel neşelenip türkü söylemeye başlar "Duriyemin güğümleri galaylı ah galaylı, fistan giymiş bakışları alaylı ah alaylı..."

Bakalım balkon hepsini taşıyabilecek mi? Hayırlı Pazarlar.



https://twitter.com/FILIZCEMSU