CANIMI SIKAN ŞEYLER

AKILLARA ZARAR FİYATLAR

Bizim manava girdiğimde “Aliiii” diye hayretler içinde feryat ettim “Bu ne böyle?”
Hayretler içinde sorduğum şey patlıcanın fiyatı.
Cep telefonuna not atmış eşim “Gelirken üç dört tane patlıcan al” diye.
Normalde 4 patlıcan alıp çıkardım, şeytan mı dürttü nedir, fiyat etiketine takıldı gözüm.
“Antalya taze patlıcan 20 lira” yazıyordu.
Diyeceksiniz ki “Yahu sen bir şey alırken fiyatına bakmaz mısınız?”
Bakmaz olur muyum, ama fiyatları aşağı yukarı biliyorum, iki hafta önce pazara gittiğimde patlıcan 5 lira değildi.
Bu nedenle aklıma bile gelmedi etikete bakmak.
Sonra diğer fiyatlara da göz attım.
Aman Allah'ım, ne oluyoruz yahu, batmakta mıyız, bize mi öyle geliyor yoksa?
Kırmızı biber 20 lira.
Çarliston biber 15 lira.
Domates 16 lira.

Ali dedi ki, “Can abi, vallahi yandık bittik, bu fiyatları yazmaya utanıyorum ama vallahi de billahi de kendi kâr marjımızı bile en aza indirdik, müşterinin yüzüne bakamıyorum.”
Tanımaz mıyım Ali'yi, yıllardır alışveriş yapıyorum.
O hepimizden dertli çünkü hem fiyatlar anormal hale gelmiş hem de satabilmek için zaten az olan kâr oranlarını aşağı çekmek zorunda kalmış.
Tabii bu anormal fiyatlar biraz da Akdeniz sahillerini vuran hortum ve seller nedeniyle oluşmuş.
Ancak iktidar şimdi bu durumu bence iyi kullanıyor.
Erdoğan, marketler üzerinden müthiş bir popülist siyaset geliştirdi.
Sanki 16 yıldır iktidarda değilmiş gibi marketlerin fahiş fiyat uyguladıklarını söylüyor, denetim yapılması emri veriyor.
Bu arada sıfır gümrükle bazı gıda maddelerinin ithalatına da izin verildi.
Böylelikle pirinç, fasulye, kuru bakla, mercimek vergisiz olduğu için çok ucuza getirilecek, yerlisiyle paçal edilecek, bir hafta içinde fiyatlar neredeyse yarıya inecek.
Böylelikle seçime giderken iktidar, “halkın yanında olduğunu, fahiş fiyatlarla halkı kazıklamaya kalkanlara engel olduğunu, fakir fukaranın evine de daha rahat ekmek götürebildiği” propagandası yapabilecek.Kitleler, psikolojik olarak çabuk unutur.
İki ay önce 3 liraya aldığı patlıcanın 20 liraya çıktığında şaşkına dönenler, fiyat 10 liraya indiğinde sevinecektir.
Ne derseniz deyin, “at bilenin kılıç kuşananın” dememişler boşuna. İktidar bir yandan kendi yarattığı pahalılığı, gümrük vergilerinde oynayarak sözde düşürmüş gibi yaparken doğa olayından bile yararlanmayı beceriyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

CÜNEYT ÖZDEMİR'e BRAVO TABİİ de…

Uzun süredir yurtdışında yaşayan gazeteci Cüneyt Özdemir bütün dünyanın gözünü diktiği Venezuela'ya giderek Maduro ile röportaj yapan tek gazeteci oldu.
Elbette mesleğimiz adına çok başarılı bir çalışma bu.
Kıskanmamak elde değil, itiraf etmeliyim.
Tabii bu röportaj yapılınca Özdemir'in çalıştığı medya grubu da bundan övgüyle söz ediyor.
Buna da kabul.
Ancak küçük bir hatırlatmam olacak.
Cüneyt Özdemir röportajı CNN Türk adına yaptı.
Maduro herhangi bir Amerikan televizyonuna röportaj veremezdi.
Ama bana göre çok akıllı bir hareketle son zamanlarda hem en çok sevdiği ülkenin gazetecisine röportaj vermiş oldu hem de bunun dünyanın en önemli Amerikan haber kanalı CNN'e verilmiş gibi olmasını sağladı.
Cüneyt Özdemir bu röportajı bağlı olduğu medya grubunun asıl televizyonu Kanal D adına istese, acaba aynı kabulü görür müydü bilemiyorum.
Yine tekrarlayayım, bu röportaj gerçekten çok önemli gazetecilik olayıdır, altında bir şey aramıyorum ve kutluyorum.

BUNU YAZMAK GEREK

HDP ÜÇ BÜYÜK İLDE AKP'yi DESTEKLEMEK İÇİN ADAY GÖSTERMEDİ

Yazımın başlığındaki cümle tamamen bana aittir.
Ne bir HDP yetkilisi tarafından söylenmiştir ne de rakip partilerin açıklamasıdır.
Sadece “CHP-HDP ittifakı resmileşti” başlıkları atan yandaş yalaka medyaya yönelik bir empatidir.
HDP, bazı büyükşehirlerde aday göstermeme kararı aldı.
AKP tarafı bunu CHP-İYİ Parti ortak eylemine destek olarak sunuyor kamuoyuna.
Diyorlar ki “İşte görüyorsunuz, bu ittifak iyice açığa çıktı.”
Birincisi, deyin ki HDP, CHP ve İYİ Parti adaylarına destek verecek.
Bundan kime ne?
İkincisi HDP Anayasa tarafından da korunan yasal bir parti. Bu durumda HDP'ye yönelik “terörist” suçlaması sübjektif bir ithamdır. Bu partiye terörist demek de bu parti ile ilişki kuran herkesi de bu kapsamda görmek de hem yanlış hem de ahlak dışıdır.
Üçüncüsü HDP'nin bazı illerde büyükşehir adayı göstermemesinin CHP-İYİ Parti işbirliğine destek olarak nitelemek sadece niyet okumaktır.
Çünkü ortada açıklanmış bir beyan yoktur.
HDP'yi CHP ile ittifak halindeymiş gibi gösterenler bunun tersini de kabul etmek durumundadır.
Seçimde kimi destekleyeceği konusunda herhangi bir açıklama yapmamış olan HDP'nin, bu seçimlerde aday göstermediği yerlerde AKP'ye destek olacağını söylemek hiç de yanlış olmaz.
Hatta mantıklı olarak düşünüldüğünde HDP'nin muhalefet partileri yerine AKP ile iş birliği yapması ve Erdoğan'a destek vermesi daha akılcıdır.
HDP, Güneydoğu'da ve Suriye'nin kuzeyinde bir yapılanma arzuluyorsa bunu yerine getirmek herhalde muhalefetin boyunu çok aşacaktır.
Bu konuda Erdoğan iktidarı çok daha yetkin ve Amerika'ya olan yakınlık nedeniyle çok da yatkındır.

https://twitter.com/can_atakli_