AKILLARDA KALACAK ve UNUTULMAYACAKLAR…

Merkezi hükümetin, kriz sorunlarına etkili ve akılcı çözümler üreten yerel yönetimleri baskılayarak, yardımlarını engelleyerek, farklı yollardan önlerini tıkayarak attığı adımlara rağmen;

Başkentten Mansur Başkanın; “Büyük ailem Ankara! Belediye Başkanı kentin dert babasıdır. Bağış kampanyamız durdurulsa bile; Vatandaşlarımızın, esnafımızın, çalışanlarımızın işinden, emeğinden, aşından, gelirinden mahrum olan herkesin yanında olacağız. Milli Mücadele’nin kenti burası! Bu yüzden üzerimizdeki ağır sorumluluğu unutmuyoruz. 100 bin kişinin veresiye defteri silindi, binlerce aile gıda ve nakit desteği ile ayakta kaldı” şeklindeki sözleri ve “İyilik bulaşıcıdır” “Bir iftar da benden!”, “Bakkal defterlerini kapatalım”, “Başkent market”, “Çiftçiye 5 milyon fide”  kampanyaları unutulmayacak.

İstanbul’dan Ekrem Başkanın; “374 milyon lira olan sosyal yardım bütçesini 775 milyon liraya çıkaracağız. Biz 16 milyondan sorumluyuz. Binlerce gıda kolisi, maske, alışveriş kartı dağıttık, doğalgaz ve su kesilmiyor. Mersin’deki çiftçiden satın aldığımız 20 ton limonu ailelere teslim ettik.” sözleri akıllarda kalacak.

İzmir’den Tunç Soyer Başkanın; “Belediyemiz tüm olanaklarıyla halkın yanındadır. Biz büyük bir aileyiz. Binlerce eve “direnç paketi”, “iftar paketi” ile gıda ulaştırıldı” açıklaması, “Halkın Bakkalı”, “Maskematik” uygulaması, “Biz Varız” dayanışması ile hayırseverleri ihtiyaç sahipleriyle buluşturma çabası unutulmayacak.

Eskişehir’den Yılmaz Büyükerşen Başkanın; Sıcak yemek, dezenfektan, siperlik, maske, sağlıkçılara konuk ev tahsisi, nöbetten çıkanlara ücretsiz ulaşım, kırsalda yaşayanlara yerli tohum dağıtması, işyeri kapatan lokantacı, berber ve kuaförlere erzak yardımı unutulmayacak.

Adana’dan Zeydan Karalar Başkanın; Suya yaptığı indirim, taksicilere yakıt desteği, nakdi ve erzak yardımları, sahra hastanesi girişimi unutulmayacak.

Aydın’dan “Topuklu Efe” Özlem Başkanın; “Anneleri üretime katıyoruz, aile bütçelerine yardımcı olan anneler çocuklarını okutuyor. Aydın’da adı gibi aydın gençler yetişiyor. Bu beni çok mutlu ediyor.” Şeklindeki sözleri ve evinde aşı kaynamayan, yemek yapacak kimsesi olmayan tüm Aydın halkına her gün sıcak yemek desteği, odun kömür, hasta bezi desteği unutulmayacak.

Muğla’dan Osman Gürün Başkanın; Su faturalarını ötelemesi, belediyeye ait işyerlerinden kira alınmasını ertelemesi, sağlık çalışanlarına ücretsiz servis hizmeti unutulmayacak.

Mersin’den Vahap Seçer Başkanın; Sokağa çıkamayan yaşlı ve engelli yurttaşların alışverişlerinin tek tek yapılarak evlerine teslimi, yeni doğum yapan annelere bebek bezi ve mama desteği unutulmayacak.

Antalya’dan Muhittin Böcek Başkanın; Hemen kriz masası oluşturarak binlerce aileye erzak kolisi, ekmek ve maske dağıtımı, sokak ve caddelerin sık sık dezenfektanlarla temizlenmesi unutulmayacak.

Hatay’dan Lütfi Savaş Başkanın; Temel ihtiyaçları esas alan “Hatay Halk Kartları” hizmeti, maske dağıtımı unutulmayacak.

Tekirdağ’dan Kadir Albayrak Başkanın; “Toplu taşıma araçlarında, otogarlarda, duraklarda, park ve bahçelerde düzenli olarak dezenfeksiyon işlemleri yaptık. Pazar ve sokaklarda hijyen paketi ve maske dağıttık, sokağa çıkamayanların alışverişlerini yaptık” sözleri unutulmayacak.

Böylece başkanların, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1921 yılında söylediği; “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” sözünü 2020 yılında bir kez daha haklı çıkardıkları asla unutulmayacak…

Şimdi önümüze ve dilimize gelenleri soralım!

Nerede sorun, orada çözüm varken, ihtiyaçlar arttıkça istismarların da arttığını çok iyi bildiğimiz ülkemizde(!) bunca insani yardım kampanyalarına bu yasaklama ve engelleme neden! Sorunun cevabını çok iyi biliyoruz da yine de soruyoruz işte NEDEN? Başkanlar baştan beri yardımlarda ayırım yapılmaz diye söylemedi mi? Söyledi. Yardım kolilerini işi aşı olmayan her eve yollayacağız demedi mi? Dedi. Çok önceden duyurmadı mı? Duyurdu. O halde yasaklayarak, hesaplara el koyarak, herkes kendi fakirine yardımcı olsun diyerek amaçlanan ne? Atılan yanlış bir adım bunca doğruyu götürür mü?

11 büyükşehir belediyesinin toplam nüfusu 35 milyona yakınsa, bu başkanların yardım çağrılarına, çözüm önerilerine, emek ve gönül birliği dağıtımlarına, gıda yardımlarına engel olmak niye? Bağışları durdurmak, hesapları dondurmak, yardımlara kulak tıkamak neden? Teşekkür etmek varken…

İnsanlığı tehdit eden ama herkes eşit vurmayan bu süreçte CHP’li belediyelerin krizi yönetmek için buldukları çarelere neden hayır denilip, karşı çıkılıyor? İnsanlığı tehdit eden ağır bir krizle yüz yüze iken, hele de bu koşullarda böyle bir şey olur mu, olmaz, olmamalı. Önce bir farkını ve faydasını görelim sonra eleştiririz dersiniz. Hem yapmamak, hem yapamamak, hem de yaptırmamak niye? Ekmek dağıtımı engellemenin nasıl bir açıklaması olabilir? O vebal çok ağır olmaz mı? Yoksula, ihtiyacı olana, aşı- ekmeği olmayana yardım niye yasaklanır? Bu hangi hak ve hakkaniyetle izah edilebilir? Alkışlamak varken…

Ortada somut olarak görülen yapısal, dönemsel, fiziksel dinamikler varken, işe siyasal ego açıdan bakmanın kime ne yararı olur ki? Ya da iyilikle yarışmanın ne kötülüğü olabilir ki? Fazla mesai yapmaya kararlı, çıtayı daha da yükseltmeye yeminli olan korona tarafından dört bir yanımız çevriliyken, dört koldan mücadele etmemize rağmen biz bize yetemiyoruz Türkiye’m!

Kovid salgını her yerde toplumsal, ulusal, yerel, genel, küresel aksaklıklara yol açacak, neredeyse hayatımızın bir parçası olacak, hayatı geniş anlamda felce uğratacak ancak yönetim belediyelere “gözüm üzerinizde!” deyip gözdağı verecek. 60 ülkeye yardım kolileri yollanacak, kendi halkımıza yapılanlara engel olunacak. En doğrusunu erbabı bilir ama!

Gün gelir tüm bunlar sicile yazılır, siyasi tarihin değişmeyen ve mümtaz(!) sayfalarında madde madde yerini alır. İyiyle, doğruyla, güzelle araya düşünsel ve siyasal mesafe koyarak arşivlere kazınmak nerede görülmüş? Bilginin gücünü arkasına almadan, herkesi kucaklayıp sarıp sarmalamadan, kararlılık, tutarlılık, inandırıcılık sergilemeden yarınlara kalındığı nerede görülmüş?  Halktan yana olmadan, olanlara da; “Siz benden iyi mi bileceksiniz, ya da sizin aklınıza ihtiyacım yok” diyerek sorunların çözüldüğü nerede görülmüş?

Gün o gün değil. Toplumsal kriz başka nasıl aşılır? Sosyal belediyecilik anlayışı yerleşmezse sorun nasıl çözülür? Köylüyü ve yoksulu korumayarak, vatandaşı aç- açık bırakarak, iş yerini kapatanı yok sayarak yerli ve milli nasıl olunur? Gündelik atışmalar, ayaküstü laf sokmalar unutulmalı ve halktan yana siyaset günlük konuşma diline ve verilen mesajlara yansımalı. Başka çare yok COVİD-19 yeryüzündeki tüm kahramanları, kahramanlıkları silip yok etti malum! Ancak Korona virüsün kahramanlarını halkımız unutmayacak…