BASKETBOL LİGİ NEREYE GİDİYOR?

Giderek kalitesi artan ve fakat giderek yabancılaşan bir basketbol ligi. Hedeflenen bu muydu bilemiyoruz? Hangisi doğru? Gençlere daha çok fırsat tanımak amacıyla yabancı sınırlamasına devam ederek Türk oyunculara yer açmak mı? Yoksa klas oyuncu yerini bulur kardeşim tembelliğe prim vermeyelim deyip yerli yabancı herkesi eşit konumda görmek mi?
 
Sorunun cevabı sanıldığı kadar basit değil. Kestirip atmak işi çözmüyor.
 
Bu işin yönetim, seyirci, oyuncu, organizasyon, medya, altyapı gibi çok sayıda yönü var. Üstelik marifet bunları tek tek değil birbiriyle uyumlu biçimde çözümlere kavuşturmak.
 
Aslında seçilen yöntem ne olursa olsun çabaların boşa gitmemesi için planlı olmak, süreklilik gerekiyor. Yoksa doğru hedeflere bile ulaşmak mümkün görünmüyor. Kötü planlama ve hatta plansızlık, dahası kötü organizasyon ile rastlantısal başarılardan ileri gidemiyoruz. Bu da bir başka sorunumuz olan süreklilik konusunda bizi bir kısır döngüye sokuyor. Başarısızlıklar bizi kesintilere uğratıyor, kesintili yol haritası da tabii ki başarısızlıklara...

BASKETBOL SEYİRCİSİ NEREDE?

Bugün lig artık iki takımın çekiştiği, diğerlerinden ise pek bir sürpriz bile beklemediğiniz zamanlara benzemiyor. Hepsi değilse de takımlar daha iyi yönetiliyor. Know-how sahibi basketbol insanı sayısı artıyor.
 
Peki seyirci? Seyirci sayısı artıyor mu? O çok kaliteli ve bilgili olduğu efsanesi anlatılıp duran basketbol seyircisi nerede? Ya da bundan 10-15 yıl önce basketbol içerikli dergi ve gazete yayınlanırken şimdi buna cesaret eden yayıncı var mı?
 
Aslında 3 büyüklerin takım fanatizmini işin içinden çıkarınca basketbolun gerçek bir ekonomisi olmadığının farkındayız. Sadece açıkça ifade edemiyoruz. Dördüncü büyük Trabzon'u işin içine sokma çabasının ise yapaylığı henüz aşılabilmiş değil.
 
Bir de tedavi olmaz hamaset hastalığı mevcut. Plansız programsız spot paralar harcamak ve başarı gelmeyince "ruhsuzlar" "yüreksizler" vesaire. Ne doğru dürüst bir analiz, ne alternatifli bir karşılaştırma. Salla gitsin. Ya da küs ve uzaklaş.
 
Oysa son 20 yılda önceki dönemlere göre bir kıpırdanma bir gelişme var. Sorun istikrar olmayışında. Ve gelsin analizden uzak bol bahane soslu laf salataları. Oysa basketbol sayısal ifade tarzına çok uygun. Palavra değerlendirmelere net yanıtlar vermek zor olmasa gerek. Keşke bu özelliği daha fazla kullansak ve ortak bir tartışma dili geliştirsek.
 
Sonuç olarak hangi yöntem hangi sistem tartışması gereksiz değilse de modern analitik bir süreç yönetimi uygulamadıktan sonra tek tük başarılarla teselli bulup duracağız...

Sağlıkla kalın...