BİR SERGİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…

Sizin hiç doğum günlerinizi atlamayan, her yeni yılı sevdiğiniz pasta ve çiçeklerle kutlayan, yazdığınız her kitaba çok katılımlı imza günleri -toplantılar düzenleyen, gittiği her yerden size özel armağanlar getiren bir dostunuz oldu mu? Benim oldu…

Sizin hiç insanın yüreğini ısıtan bakışlarıyla, gözlerinin içi gülen sevecenliğiyle, alçakgönüllülüğü ve zarafeti firesiz ve ödünsüz buluşturmasıyla yaşamınıza renk katan bir arkadaşınız oldu mu? Benim oldu…

Sizin hiç ABD’den girip Uzakdoğu’dan çıkarken hiç boş durmayan, elini fotoğraf makinesinden gözünü deklanşörden ayırmayan sonra da; “Açarım sergimi/ Sunarım çektiklerimi/ dönüştürürüm öğrenci burslarına/ tutarım birkaç el daha” diye yola çıkan bir ahbabınız oldu mu? Benim oldu…

Sizin hiç San Dieoga’dan San Lucas’a, Los Angeles’ten Nevada’ya, California’dan Napa’ya, Tokyo’dan Japonya’ya, Vietnam’dan Saigon’a, Taiwan’dan Thailand’a, Kamboçya’yadan Mekong River’e, SeamReap’tan Angkor kayıp şehre ve Koh Samui Adası’dan Kars’a kadar uzanan bir fotoğraf sergisinde tüm dostlarını bir araya getirme başarısı gösteren bir yakınınız oldu mu? Benim oldu…

Sizin hiç Kars’tan Kastamonu’ya, İstanbul’dan Anadolu’ya dünyayı ve ülkemizi adım adım gezerken profesyonellere taş çıkartırcasına ışık ve açı ayarı, renk huzmeleri, gece- gündüz ayrıntısı, en iyi kareyi yakalama, farklı mercek kullanma gibi teknik ayrıntıya son derece vakıf, güzel ve çarpıcı kareleri 12’den vuran usta bir fotoğrafçı tanıdığınız oldu mu? Benim oldu...

Sizin hiç çektiği resimleri doğum gününe denk getirip, tüm dostlarına çağrı yapıp; “Sevgili dostlarım! Doğum günümde bana armağan almayın. Gelin buluşalım, konuşalım, çayımız, kahvemiz, ikramlarımız, pastamız eşliğinde sergimi gezin, bana not verin(!) çektiğim fotoğrafları beğenirseniz alın, bağışlarınız ÇYDD’ne burs olarak gitsin” diyecek kadar sosyal sorumluluk sahibi bir tanışınız oldu mu? Benim oldu…

Buraya kadar ne var bunda diyebilirsiniz? Aslında Çok şey var…

“Sizler bugün hem bana unutulmaz bir doğum günü yaşattınız, hem de yüreğimi koyduğum bir projeye katkı sağladınız, hepinize ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.” Bu sözler heyecan ve duygusallığını mutluluğuyla birleştiren Sevgi Turanlı’nın salonu tümüyle dolduran dost ve arkadaşlarına yaptığı konuşmadan…

“Bizler tek eşlilik, resmi nikâh kız ve erkek çocuklara eşit miras, hâkim kararıyla boşanabilme gibi haklar ve kadın erkek eşitliğini öngören Medeni Kanunla büyüdük. Bu kanunla günümüz gerçeklerine uygun olarak ilerlemeye çalışırken bir de bakıyoruz ki müftülere nikâh kıyma hak ve yetkisi veriliyor. Buna tüm kadınların karşı çıkması gerekir.” Bu sözler salona seslenen Avukat Nazan Moroğlu’na ait...

“Muş- Varto’da doğdum. Bizim oralarda görev yapan kadın yargıçtan etkilendiğimde çok küçüktüm. Onun yolunu gözler, konuşmanın yollarını arardım. Daha o yıllarda hukuk okumaya karar verdim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandığımda hayallerimin gerçekleşeceğine inandım. Kaydımı yaptırmak üzere İzmir’den otobüsle İstanbul’a gelirken işin parasal boyutunu nasıl çözeceğimi düşünüp durdum. Karşıma önce ÇYDD, sonra da Sevgi Turanlı çıktı. Bana burs verdi, üzerimde hakkı çoktur, okulu dereceyle bitirdim, iki yıllık avukatım. Bugün benim de doğum günüm, hem ona hem derneğe teşekkür etmek için geldim.” Bu sözler genç avukat Helin Ballıkaya’ya ait…

“Bizler ve bizim kuşak eğitimin eğitim olduğu zamanlarda, Cumhuriyet kürsülerinden seslenen çok iyi hocaların ve oturmuş bir sistemin elinde şekillendik. Cumhuriyete gözü gibi sahip çıkan, Atatürk sevgisini kutsal ve ulusal bir emanet gibi taşıyan ellerde büyüdük. Son yıllarda eğitim adına atılan gerici adımları, yapılan değişiklikleri, yaşanılanları görünce derinden üzülüyoruz. O nedenle yüreklerin aynı amaç uğruna toplandığı anlamlı buluşmalara koşarak geliyoruz.” Bu sözler bana ait…

O gün o salonu coşkuyla ve ilgiyle dolduranlar; Duvarlara özenle yerleştirilen, gücünü doğallığından alan, sade, şık, abartılmamış, etkileyici, gösterişten uzak bir ortamda, mantık dokusu sağlam konuşmalarla gözlerinin bulutlanmasına engel olamadılar…

O gün o buluşmada olanlar; Eğitimin yerle bir edildiği günümüzde bu saran, kucaklayan, sahip çıkan davetin sonunda duvarlarda resim bırakmamacasına, çorbada benim de tuzum olsun dercesine, bu vefa ve sorumluluk kokan projeye yürekten destek verdiler…

O gün o salonda yer alanlar; Ağırlamadan uğurlamaya, ilgiden ikrama amacına ulaşan bu güzel ve farklı doğum günü ve sergiden ayrılırken toplantının ev sahibine teşekkürlerini ve takdirlerini ilettiler.

O gün o davete koşanlar; İlginç, öğretici, yararlı bir buluşmanın sonunda gönül huzuruyla salondan ayrılırken kucaklarında emek kokan resimlerle evlerinin yolunu tuttular…

Çünkü yüreğe, zihne, en çok da ruha iyi gelen bu buluşma yeni Helin Ballıkaya’ların yolunu aydınlatacak ve hayallerini gerçekleştirecekti…

Not: Sevgili okurlarımdan bilgi- görgü amaçlı bir gezi için 4 gün izin istiyorum. Esenlik dileyerek…