BİZ BU İŞİN İÇİNDEN ÇIKARIZ! DOĞRUDAN ve DOLAYLI da OLSA…
Düşünüyorum da ne kadar konforlu bir çocukluğumuz ve gençliğimiz olmuş. Sözüne güvenilir, ciddi ve inandırıcı büyüklerimiz, değişmeyen değişmesi teklif dahi edilemeyen ve uymak zorunda olduğumuz baba yasalar, anne ilkeler, güvendiğimiz dostlar, içte ve dışta itibarımız olmuş. Bir yerlerde olamasak da yerlerde olmadığımız günler görmüşüz.
Gelelim bugüne birileri iyiyiz dese de, sorun yok deseler de toplum iyi değil, biz iyi değiliz diyerek bir göz atalım mı çevreye? Anlatamadığımız, anlayamadığımız, dinletemediğimiz ne çok sorunla yüz yüze, baş başa, iç içeyiz. Diplomatik yol haritamıza bakın, kavrayanı az, göreni daha az, umursayanı çok çok az olan yönetim kadrolarına bakın. Acıdır ve gerçektir ama ağız tadı var mı derseniz, o eskidendi der geçeriz.
Şimdi derin bir nefes alın ve düşünün. İftiradan kumpasa, talimattan taarruza, savunmadan bağırmaya her türlü enstrümana sahipseniz iş kolay da! Dahası şu;
Ünümüze ün, şöhretimize şöhret, bilgimize bilgi katan ve İrlanda ile İskoçya’nın tam ortasındaki Man Adası’ndan Zarrap dosyasına uzanan kirli süreç bir yanda! Betonlaşmış kıyılar, kuruyan göller, çölleşen ovalar, yaşanamaz hale getirilen kentler, rant uğruna bitirilen yeşil, imara açılan tarım arazileri, HES’e kurban verilen dereler, CB’nın deyimiyle “beton beton beton” bir yanda.
Kapitalist vahşetin, çürümenin gözle görülür elle tutulur kanıtları bir yanda. Çalacağı minarenin kılıfını baştan hazırlayanlar, kendilerini amaca götürecek yolların taşlarını başarıyla döşeyenler bir yanda.
Günde 8 kişinin intihar edip, 137 kişinin denediği ülkemizin intihar haritası bir yanda. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 1567, yoksulluk sınırının 5105 TL olduğu gerçeği bir yanda.
Okul terkinde Avrupa birincisi oluşumuzun ayıbı bir yanda! TBMM kürsüsünde bir zamanlar Fetö için; F. G bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir” sözüyle dilimize yeni bir deyim kazandıran B. Bozdağ bir yanda!
Yargıda; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’da savcıların sadece yüzde 6’sının kadın olduğu ülkemiz bir yanda. Büyük olasılıkla ve her zaman olduğu gibi pek çok önemli konunun Man Adası ve Rıza Sarraf dosyası arasında yine güme gideceği gerçeği bir yanda.
Konu kırıntısının bile istenmediği ya da korkulduğu TV’lerde ifade yerine Zarrab’ın giysilerinin anlatıldığı haber bültenleri bir yanda. Masum, sempatik, parlak zekâlarını durup durup konuşturanlar ve gündeme bomba gibi düşenler(!) bir yanda!
Erken seçimin ayak sesleri bir yanda! Türkiye’nin cari açığını tek başına kapatan hayırseverlerin, ihracat şampiyonlarının, değerli vatandaşlıktan vatan hainliğine terfi edenlerin geldiği nokta bir yanda! Ne haftaydı ama…
Yeniden derin bir nefes alın ve düşünün neden mi? Çünkü “Önemli görevdeki kişinin yanıldım deme hakkı yoktur” dedi B. Bozdağ.
Bu sözü duyunca yüzüme yerleşen gülümseme ve rahatlama beni günlerdir terk etmiyor. Budur işte, düşünerek, hesap ederek, bu işin ucu nereye varır diye kıl kırk yararak konuşmak buna denir…