ÖFKELİ ADAM

BU KÖŞEYE CEVAP VERSELER BİLE DARBE GİRİŞİMİ OLMAZDI

Kimse kendini kandırmasın.
Yok Genelkurmay Başkanı rehin alınmış da, boynuna kement bağlanmış da, diğer darbe karşıtı komutanlar silahla tehdit edilmişler de, falan da filan da.
Geçin bunları.
Bir kere koca ordunun en başındaki kişi rehin alınamaz. Son kurşununa kadar direnir. Askerlik budur.
Bu darbe bağıra bağıra geldi.
Ama çok işe yaradığı kesin.
Sarayın gücü kat be kat arttı.
Türkiye, tek kişi yönetimine “yüzbinlerin sokağa dökülmesi ve sanki bir demokrasi şöleni yaşanıyormuş havası” içinde zor kullanılmadan razı getiriliyor.
Bunda şimdiki ordu yönetiminin bilinçli katkısını görmezden gelemeyiz.
Nasıl oluyor da, bu kadar sert ve kararlı biçimde bunları yazabiliyorum.
Çok basit;
Bugün orduyu yönettiğini söyleyen, o 20 yaşındaki hiçbir şeyden haberi olmayan Mehmetçikleri IŞİD kafasına linç ettirenlere defalarca sordum.
“Bir” dedim “F-16 pilotlarının yarısının Fethullahçı olduğu iddia ediliyor, üstelik bunu yandaş medya yazıyor. Bunlar doğru mu?”
Sonra “iki” dedim “Rus uçağını Fethullahçı pilotun düşürdüğü iddiası doğru mu?”
Ardından “Üç” diye yazdım “Fethullahçı 600 subay ilk Askeri Şura'da tasfiye edilecek mi?”
Ve en sonunda “Dört” dedim “Genelkurmay Başkanı buna karşı çıkarsa emekli edilecekmiş.”
Bunu bir kere iki kere değil tam beş kere yazdım. Televizyon ekranlarında ısrarla tekrarladım.
Cevap vermediler.
Anladık ciddiye almadılar, alınmam darılmam.
Ama başımıza geleni de gördük işte.
Bu kadar ciddi iddialar varsa o Fethullahçılar kendilerini kurtarmak için bir çılgınlığa yeltenebilirdi.
Tamam, cevap vermediniz de, bari uyanık olsaydınız. Bunların bir şeyler yapabileceğini görseydiniz.
Meclis'e gelip sanki kahraman gibi el sallamak iyi de “Paşam nasıl oldu da ülkeyi kana bulayacak faşist darbeci subayları fark edemediniz, bir önlem alamadınız?” sorusuna ne cevap vereceksiniz?
Bastırılmış olsa bile bir darbeyi göremeyip, mağduru oynamak ve hiçbir şey olmamış gibi göreve devam etmek mümkün mü?
Normali görevden alınmak olmalıdır ama onurlu bir Türk subayı görevden alınmayı beklemeden istifa etmelidir.
Bu kişilerin siciline bir bakalım;
Ergenekon Balyoz döneminde de “darbecileri” fark edememişler.
Bu nedenle hiç ses etmeyip ordunun tarumar edilmesini beklemişler.
Sonra bunun kumpas olduğu ortaya çıkmış, meğer bunu da bilmiyorlarmış.
Sonra ordudaki dinci yapılanmayı da görememişler.
Bu dinci faşist çetenin darbe hazırlığında olduğunu da anlamamışlar.
Darbe girişimi başlayınca da askerliği filan unutup kuzu kuzu teslim olmuşlar.
Darbe başkaları tarafından bastırılınca da “kahraman” gibi ortaya çıkmışlar.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

DARBE BAHANESİYLE MUHALEFETE AĞIR BASKILAR GELİYOR

Darbeyi atlattık çok şükür.
Bugüne kadar demokrasiyi “Erdoğan'a biat etmek” olarak algılayan büyük bir kitle yine Erdoğan'ın talimatıyla sokaklara döküldü.
Demokrasi adına deniyor bu gösteriler ama ne gariptir ki bu gösterilerde tek özgürlük şarkısı duymadık, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne vurgu yapan sözler de çıkmadı kimsenin ağzından, insan hakları, fikir ve ifade özgürlüğü de dillerde yoktu.
Ne vardı; Ezan, Sâla, zikir, bol bol Allahüekber nidaları. Ama adı demokrasi şahlanması.
Geçelim.
Sonuçta öyle ya da böyle, zaten başarıya ulaşmayacağı çok belli olan bir darbe girişimi bastırıldı.
Kötü olan çok sayıda sivil kişinin de can vermesi. Ama bu sayede zaten sonuçsuz kalacak darbe girişimi Erdoğan'a aşırı güçlenme ve artık her şeyi tek başına yapma yetkisi sağladı.
Bundan sonrası AKP'ye biat etmeyenler için çok zordur.
Şimdi darbe bahanesiyle “öncelikli” düşman olarak tanımlanan Fethullahçıların mahvedileceği kesindir de arkasından sıranın asıl muhalefete geleceğini görmemek de safdillik olur.
İşte ilk örnek; muhalif tavrıyla dikkat çeken ve kısa sürede çok yüksek izlenme oranına kavuşan ABC internet haber sitesine erişim TİB tarafından engellendi.
Ne mahkeme kararı ne bir soruşturma ne de suçlama yok.
Ama TİB “inisiyatif” kullanarak ABC'yi engelledi.
Duyumlarıma göre gerekçe çok komik; “Bu site Fethullahçı yayın yapıyor.”
Bazı kendini bilmezler nasıl beni de Fethullahçı olmakla suçluyorsa, gazetecilik hayatı boyunca gericilik ve özellikle Fethullahçı dinci faşizmle mücadele etmiş ABC'nin kurucusu Merdan Yanardağ'a da “Fethullahçı” diyebiliyor.
Merdan Yanardağ'ın Fethullahla ilgisi yok ama iktidarı şiddetle eleştiriyor, darbe girişiminin iktidar tarafından planlanmış bir senaryo olduğunu ilk andan itibaren yazıyor.
Kamuoyu “demokrasi sarhoşu” olmuşken bir muhalif siteyi çaktırmadan kapatmanın nasıl olsa bir ters etkisi olmayacağını düşündüler herhalde.

KOMİK

YILLARCA “DARBE YAPILACAK” DİYE DARBEYE KARŞI ÇIKANLAR KENDİLERİ DARBEYE KALKIŞTI

Bir zamanlar bu Fethullahçı dinci faşist çete iktidar ile kucak kucağa idi.
Bütün kirli işleri birlikte yapıyorlar, bu ülkenin gerçek vatanseverlerine, demokratlarına, hukuka saygılı, insan hak ve özgülüklerine yürekten bağlı insanlarına her türlü çamuru atmaktan çekinmiyor, onları hapishanelerde çürütmekten garip bir haz alıyorlardı.
O tarihlerde ellerindeki en büyük slogan darbe idi.
Çünkü kendileri su katılmamış demokratlardı, muhalif olanların ise tek beslenme kaynağı darbeler, vesayetçi rejimlerdi.
Bu nedenle demokrasi savaşı veriyorlar ve darbelere karşı darbecileri avlıyorlardı.
Sonra gün değişti, devran değişti, neredeyse peygamber sıfatı bile layık görülen Fethullah Gülen'le para konusunda ters düşüldü.
Fethullah Gülen ve adamları tu kaka ilan edildi, Müslüman olmadıkları, şeytana taptıkları bile söylendi.
O Fethullahçı dinçi faşist çete bir baktık ki, “darbe karşıtı” olduğunu söylerken darbeye kalkışıverdi.
İlahi adalet dedikleri belki de budur.
Bu ülkenin vatanseverlerine çok çektirdiler. Ne göründükleri gibi olmuşlar ne de oldukları gibi görünmüşler.
Sadece rezillermiş.

Bİ SORALIM BAKALI
M

PAŞALAR, VİCDANINIZ RAHAT MI, HUZURLU MUSUNUZ?

Darbe girişiminden çok kısa sonra ordunun tamamının buna katılmadığı ortaya çıktı.
Darbeye katılanların gücünün ordunun yüzde beşi bile olmadığı anlaşıldı.
Ama yüzde 5 ortalığı neredeyse kan gölüne çevirirken geri kalan yüzde 95 kılını bile kıpırdatmadı.
“Ben darbeye karşıyım” diyen ve Erdoğan'ı arayarak “Sizin güvenliğinizi ben sağlayacağım” dediği söylenen 1. Ordu komutanı olan paşaya sormak isterim; Cumhurbaşkanı'nı çok iyi korudunuz, iyi yaptınız da, hiçbir şeyden haberi olmayan, 20 yaşındaki masum Mehmetçikleriniz güya demokrasi şölenine katılan IŞİD militanlarının elinde linç edilirken neredeydiniz?
O Mehmetçiklerin sorumluluğu sizde değil miydi?
Madem darbeye karşı açıklamanızı medyaya yaptınız, hemen arkasından neden Boğaz Köprüsü'ne gidip o askerleri kendiniz teslim almadınız?
Çengelköy'de sabaha kadar çatışan askerlere neden engel olmadınız? Polis, askerlerin kaçıp sığındıkları Kuleli Askeri Lisesini basarken neredeydiniz?
Evet Paşam, ekranlara çıkıp medeni olduğunuz izlenimi veren yüzünüzle “Darbeyi nasıl önlediğinizi” anlatırken yüreğimizi soğuttunuz da, siz gece yatağa başınızı koyduğunuzda o linç edilen kafası kesilen Mehmetçiler rüyanıza giriyor mu?
Siz ve diğer “darbeci olmayan” paşaların vicdanı rahat mı, huzurlular mı?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

CENAZELER DİNİ GÖREV YERİ OLMAKTAN ÇIKIP MİTİNG ALANINA DÖNÜŞTÜ

Cumhurbaşkanı bunu ilk kez yapmıyor.
Bir keresinde de tabuta kolunu dayayıp mikrofonu eline almış ve konuşma yapmıştı.
Ancak bu tür konuşmalar kısacık oluyordu.
Oysa dünkü cenaze töreni tam bir AKP mitingi şölenine dönüştürüldü.
Cumhurbaşkanı eline aldı mikrofonu törene katılanlara karşı hem uzun hem de tamamı siyasi içerikli bir konuşma yaptı.
Cenaze törenleri dini vecibelerin yerine getirilmesidir, ölene son saygı duruşudur, öyle değil mi?
İktidar Müslümanlığına göre böyle değil demek ki.
Bu iktidardan yana olmayan birinin cenazesinde tamamen safiyene duygularla alkışlayanları bile “Dinimizde böyle şeylere yer yoktur” diye eleştiren ve hatta katılanları “Fatiha okumayı bile bilmezler” diyerek güya aşağılamaya çalışanların dün sanki bir bayram havası içinde coşkun sloganlar atmaları, cenaze törenini bir siyasi şova döndürmeleri dinimize uygun mudur?
Benim inancımda bu yok ama ne bileyim, belki Yeni Türkiye dediklerinde artık böyle oluyordur.

ÜZÜLDÜM

HÜRRİYET YAZARI ERDOĞAN'A KARŞI ÇIKMAYI DARBECİLİK İLAN ETMİŞ

Fethullahçı dinci faşist darbe girişiminin en kârlısı Doğan Grubu oldu.
Tamamen tesadüfler ve darbeci çetenin şaşkınlığı sayesinde bir anda “demokrasinin yılmaz bekçisi” gibi algılandılar.
Dün Hürriyet binasını basarak herkesi öldürmeye kalkanlar şimdi Hürriyet'i darbecilerden kurtarmak için koştular.
Bu sayede Doğan Grubu belki iktidarın baskılarından bir parça kurtulur. Tabii akıllı davranıp tam biat ederse bilemem.
İşe bakın ki bu biat konusunun ipuçları ortaya çıkmaya başladı.
Örneğin Hürriyet'in Gezi olayları sırasında Kabataş'ta türbanlı kadının üzerine işendiği anların kamera kayıtlarını gördüğünü söyleyen yazarı Erdoğan rejimine itaat etmeyen herkesi “darbeci” ilan etti.
Bu yazara göre örneğin “Bu darbe senaryo” diyen darbeci. Darbeye karşı olmasına rağmen son olayın Erdoğan'a çok yaradığını söyleyen de darbeci. Bitmedi; darbenin önlenmesine rağmen gelenin şeriat olduğunu söyleyen de darbeci.
En önemlisini ise sona saklamış Hürriyet yazarı. “Artık demokratikleşme için ortaklaşa davranma zamanı” imiş. Bunun yerine kavga etmeyi seçen de darbeciymiş.
Ayıp ama. Erdoğan'a biat ettiğini söylemek için bu kadar alçalmaya gerek yok ki.
Demokrasi için elbette kavga edilir. Ayrıca Türkiye'deki kavga da değil, demokrasi mücadelesine karşı bir kişi tek adam olma savaşı veriyor ve bunu da demokrasi diye yutturmaya çalışıyor.
Yılların gazetecisi bunları bilmiyormuş gibi hedef şaşırtıyor.
Tek ve en kibar söylemle “çok üzüldüm” gazetecinin düştüğü bu hale.


https://twitter.com/can_atakli_