ANALİZ

Bu tam bir hukuk tanımazlıktır

Saray medyası, günlerdir bir kampanya yürütüyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Meclis’te yaptığı konuşmada söylediği sözleri takip ediyor güya.

Haberlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe alınan teröristler ifşa ediliyor.

Tam bir çaresizlik örneğidir bu saray medyası için.

Bu medyada, günlerdir bu iktidarın Türkiye’yi düşürdüğü ekonomik krizden söz bile edilmiyor.

Sadece döviz fiyatlarını yayınlamaya devam ediyorlar ama her gün bir rekor kırıldığını daha bir tek gün bile getirmediler.

Ekmek kuyruklarını, işsizliği, insanların feryadını da duymuyorlar.

Ana gündemleri İBB’de güya çalışan teröristler.

Türkiye’nin en önemli olayı gibi sunuyorlar.

Gerçi çok belli yapılan haberlerin hepsinin yalan, düzmece olduğu.

Soylu mantığına göre kendi beğenmediği bir eyleme katılan, Tweet atan, sosyal medyada paylaşan herkes terörist, herkes hain, herkes casus.

Ancak burada üzerinde hiç durulmayan bir başka skandal var.

O da Süleyman Soylu’nun sık sık dile getirdiği “Ben hukuka uymam, hukuk da devlet de benim” mantığının burada da geçerli olması.

Bakın; Soylu, Meclis’te aynen şunları söylemişti;

“İstanbul’a yaklaşık 33 bin kişi alındı ve bu 33 bin kişiden ancak 14 bin kişinin bilgisi bize intikal ettirildi ve 33 bin kişiden 12 bin kişiye ancak bakıldı, 455’inin PKK ve KCK kaydı var, 80’inin DHKP-C kaydı var, 20’sinin de MLKP kaydı var, 2’sini MKP kaydı var ve diğerlerinin de kayıtlarını her birinize gönderebilirim.”

Bu sözlerden şunu anlıyoruz.

İçişleri Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe alınan herkesi fişlemiş ve haklarında araştırma yapmış.

O halde bazı soruları sormamız gerek.

 İBB’de işe alınan personelin ancak 15 bini hakkında araştırma yapılmış, diğerleri ile ilgili araştırma devam ediyor mu?

 İçişleri Bakanlığı’nın belediyelerde çalışan personelle ilgili araştırma yapması hukuka uygun mu?

 Soylu, İBB ışında hangi belediyelerde bu tür araştırmalar yaptırıyor?

 Ankara ve İzmir belediyelerinde bu araştırma yapıldı mı?

 AKP’li belediyeler bu araştırmaya tabii tutuldu mu?

 Tutulduysa AKP’li belediyelerde de bu tür isimler var mı?

 Çalışanların sadece terör bağlantıları mı araştırılıyor?

 Hırsızlık, tecavüz, dolandırıcılık, yaralama, gibi suçlarla ilişkisi saptanmış olanlar
var mı?

 PKK ile DHKP-C ile ilişkin olmak ne anlama geliyor?

– Herhangi bir mitingde yer almak, bir Tweet atmak, Facebook hesabında bir şey yazmak terörle bağlantı için yeterli mi?

– Soylu; bu araştırmaları hangi gerekçeye dayandırarak yaptırıyor, bu konuda mahkemelerden alınmış izin var mı?

– Medyaya İBB’de çalışanların fotoğraflarını kim, nasıl veriyor?

Kısacası bugün saray medyasının kurtarıcı gibi sarıldığı bu fişleme operasyonu tam bir skandaldır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuda suç duyurusunda bulunması ve konuyu sonuna kadar takip etmesi gerekir.

YENİ ÖĞRENDİM

Ermenistan’la ilişki kurulması da Biden’ın talimatıymış

Daha önceki yazılarımda size aktarmıştım.

Saray iktidarının bazı dış ilişkileri geliştirme veya yeniden kurma çalışmaları aslında Amerikan Başkanı Biden’in talimatıyla oluyor.

Biden hazirandaki görüşmede Erdoğan’a bazı ev ödevleri vermişti.

Hamas’la ilişkiyi keseceksin.

İhvan sevdasından vaz geçeceksin.

Birleşik Arap Emirlikleri ile iyi ilişkiler kuracaksın.

Suudi Arabistan’la iyi geçineceksin.

İsrail’le düşman olmayacaksın.

Nitekim bunların neredeyse hepsi geçekleşti.

Bir tek Suudi Arabistan konusu kaldı, o da Dubai ziyareti sırasında gerçekleşecekti ama Veliaht Salman, “Burada yapmayalım, bana gelsin” deyince ertelenmişti.

Biden’ın verdiği talimatlardan birini ise yeni öğrendik.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; Meclis’te bütçesi için konuşurken, Ermenistan’la yeniden ilişki kurulacağını, karşılıklı uçak seferlerinin başlayacağını açıklamıştı.

Bu sürpriz kararın da aslında Biden’in talimatlarından biri olduğu ortaya çıktı.

Dünyanın önemli ekonomi kanallarından biri olan Bloomberg bir Türk yetkilinin kendilerine açıklama yaptığını ve “Bu hamle ABD Başkanı Biden’ın Roma’daki G20 Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan Ermenistan’la kapalı olan sınırları açması talebi doğrultusunda atıldı” dediğini duyurdu.

Yani bu şaşırtıcı gelişmenin arkasında da Amerika varmış.

KOMİK

İnsan Meclis’te bunu gösterirken, “Acaba bizim reis, zamanında ne demişti?” diye bir merak eder yahu.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Bu saçmalıklarla milleti kandırmaya çalışıyorlar

Saray da sarayın çevresi de saray medyası da ciddi bir panik içinde.

Ne yapacaklarını bilemiyorlar.

Türkiye’yi içine düşürdükleri korkunç durumu elbette görüyorlar ve biliyorlar, ayrıca bunun kendi sonlarına neden olacağını da biliyorlar.

Kurtulmak için akıl dışı çırpınışlarla batağa daha da saplanıyorlar.

Saray medyası da halkı kandırmak için saçma sapan haberler yaparak algı oluşturmaya çalışıyor.

Birkaç yıl öncesine kadar bunda hayli başarılıydılar ama şimdi sorun o kadar büyüdü ve iktidarı içine aldı ki, çaresizlikten aptalca operasyonlara kalkışıyorlar.

Sarayın militanlarından Yeni Şafak, dün ekonomideki kötü girişin suçlularını bulmuş.

Bankalarmış, tefecilermiş ve bankerlermiş.

“Bazı” bankalar halktan topladıkları mevduatı piyasaya sunmak yerine döviz hesaplarında değerlendiriyormuş.

Böylelikle yatırımcı cezalandırılıyormuş çünkü bankalar kredi vermiyorlarmış ya da çok yüksek faizler talep ediyorlarmış.

Bir savcı çıksa da bu aptal haberleri suç duyurusu kabul edip “Bunu yapanlar hangi bankalar?” diye sorsa şapa oturacaklar aslında.

“Bazı” bankalar deyince kurtulduklarını sanıyorlar zavallılar.

Madem öyle, o halde hükümet bu bankaların üzerine neden gitmiyor, neden bunları deşifre edip bankacılık lisanslarını iptal etmiyor acaba?

Yine bu gazetenin haberine göre bankalardaki 5 trilyon liralık mevduatın 1.9 trilyon lirası; TL cinsi hesaplarda, geri kalan 3.1 trilyon lira ise döviz hesaplarında tutuluyormuş.

Gazete bunu büyük bir oyun olarak nitelemiş.

Oysa vatandaş sarayın ekonomisine güvenmediği için bankalardaki parasını dövize geçiriyor, böylelikle parasının değerini korumaya çalışıyor, başka bir amacı yok.

Ama şaşkın saray medyası halkın bu kadar basit bir önlemini bile büyük bir komplo, dış güçlerin oyunu, Türkiye’ye alçakça saldırı gibi sunmaya çalışıyor.

Durumları çok acıklı artık.

Ama bu aynı zamanda büyük tehlike.

Bu zihniyetin ahlaki, vicdani, insanı değerleri pek güçlü olmadığı için kendilerini kurtarmak için akla gelecek gelmeyecek her türlü şeyi yapabilirler artık.

ŞAŞIRDIM

Vay canına; ordu, Erdoğan’ı kızdırma pahasına 56 paralı askeri işten attı

Neler oluyor neler?

Gerekten şaşırdım

Uzun zamandır hiç duymadığımız türde bir haber vardı dün haber sitelerinde.

Şöyle diyordu haberde; “TSK bünyesinde Libya’da görevlendirilen 56 uzman çavuş, komutanlarını mobbing yapmakla suçlayarak CİMER’e şikâyette bulundu. Görevlerine son verilen askerlerin sözleşmeleri feshedildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) bağlı Libya Görev Grubu Komutanlığı’nda görevlendirilen 56 uzman çavuş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na (CİMER) toplu şikayet dilekçesi verdi. Komutanlarının kendilerine psikolojik ve fiziksel mobbing yaptığını ileri süren askerler, Libyalı askerlerin çöplerini dahi kendilerinin topladığını iddia etti. Bunun üzerine haklarında disiplin soruşturması başlatılan askerlerin görevlerine son verildi. Türkiye’ye dönen askerler, daha sonra TSK’den atıldı. Ayrıca haklarında adli soruşturma da başlatıldı.”

Okuyunca ister istemez “Vay canına, komutanlar nasıl cesaret etmişler buna?” dedim kendi kendime.

Ordudan atılan kişiler paralı askerler.

Hemen hepsi ya AKP’li ya da MHP’li.

Zaten başka türlüsü orduya alınmıyor.

Bunlardan 56 tanesi; komutanlarını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şikayet ediyorlar.

Tam bir disiplinsizlik ve terbiyesizlik aslında.

Ordu geleneklerini alt üst eden bir davranış bu.

Ordu yönetimi gereğini yerine getirmiş.

Ama bunu yaparken Erdoğan’dan ilk kez hiç korkmamış olmaları çok dikkatimi çekti.

Bravo vallahi.

Ama yine de temkinli olmakta yarar var, bu kararı veren komutanların başına yakında bir iş gelirse hiç şaşırmam.

https://twitter.com/can_atakli_