ACAİP YAZILAR

Cehape’dir o Cehape inanma sakın…

Neymiş efendim;

Ekonomi batmış..

İşsizlik artmış..

Dolar tavan yapmış..

128 milyar $ kayıpmış..

Hazine iradı varlık fonuna aktarılmış..

Enflasyon zirve yapmış..

Fabrikalar kapanmış..

Esnaf perişanmış…

Köylünün traktörüne haciz gelmiş…

Her şey zamlanmış…

Onur intiharları ve boşanmalar artmış…

İcra ve haciz dosyaları 20 milyonu aşmış…

İflaslar artmış…

Sınırlar kalbura dönmüş…

Mülteci sayısı 5 milyonu aşmış…

Ülke gizli işgale uğramış…

EYT mağduru zordaymış…

KYK’lı sayısı 5 milyonu bulmuş…

Denklik mağdurları işsiz kalmış…

Beyin göçü başlamış…

Korona can almış…

TSK tahrip edilmiş…

Yunan adaları işgal etmiş…

Milli onurumuz kalmamış…

S-400 füzeleri depoya kaldırılmış…

Ülke yandaşa peşkeş çekilmiş…

Devlet madalyası Atatürk’süz kalmış…

T.C. kullanılmayacakmış…

Andımız temelli kalkmış…

Tarikatlar dört bir yanı sarmış…

Cehalet tavan yapmış…

Sübyan evlilikleri artmış…

Çocuklar tecavüze uğramış..

İstanbul Sözleşmesi ile yollar ayrılmış…

Kadının adı kalmış…

Her şey yerle yeksan olmuş…

Sakın ha inanmayın.!

Hepsi CeHaPe uydurması…

İşte gerçek;

Elektrikli traktör tarlada…

Yerli otomobil yollarda…

Yerli tank sınırda…

Yerli uçak havada…

Yerli aşı sahada…

Enflasyon yerlerde…

Milyarlar kasada…

Millet sefada…

Aya gidiyoruz aya…

Çatlasın Almanya…

Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz’den aldım bu yazıyı. Teşekkürler…

ÇOK GÜLDÜM

Bu Pazar dört fıkramız var…

Giderek soğuyan havalarda işte size içimizi ısıtacak dört güzel fıkra

Tabii ki Yıldırım Tuna’dan geldi.

HAYLI AZİMLİ AVCI

Hayli kilolu ve yaşlı zengin avcı ve kılavuzu, av yapmak için kilometrelerce yürüyerek bir vadiden başlayıp dağların ulaşılması çok zor derinliklerine kadar inmişler, dinlenmek için mola verdiklerinde, “Biliyor musun ben çok yaşlıyım” demiş yaşlı avcı nefes nefese, “Bir kalp krizi geçirsem, ya da maazallah ayağım falan kırılsa ayvayı yedik… Beni buradan geri nasıl çıkaracaksın?”

“Çok azimliyimdir. Geçen sene 250 kiloluk geyik vurdum ve onu tek başıma vadinin giriş noktasına getirdim efendim!” diye cevap vermiş kılavuz…

“Hadi ya? Peki, nasıl yaptın?”

“Gide gele tam dokuz seferde efendim!”

HAVA BÜKÜCÜ KIZILDERİLİ

Film ekibi Arizona Çölünün derinliklerinde bir sahneyi çekerken yüzü, vücudu boyalı bir Kızılderili ortaya çıkmış, iki elini yumruk yapıp göğsünde çapraz tutarak ufka bakmış ve “Yarın yağmur yağmak” demiş…

Ertesi gün gerçekten bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağmış…

Bir hafta sonra aynı Kızılderili tekrar sete gelmiş, yerden aldığı bir avuç toprağı havaya atmış, havada dağılan toza dikkatlice bakıp “Yarın fırtına olmak” demiş, ertesi gün gerçekten her şeyi uçurmuş deli bir rüzgar…

“Bu Kızılderili inanılmaz” demiş yapımcı, “Yüklü para verip kadroda tutun, çekimlerden önce bize hava durumunu söylesin.”

Birkaç başarılı tahminden sonra hayli de para alan Kızılderili haftalarca ortada görünmemiş, bir gün yapımcı onu dağlarda buldurup karavanına getirtmiş, “Nerelerdesin yahu? Yarın büyük çekim var, söyle bakalım hava nasıl olacak?” diye sormuş,

“Bilemiyorum” demiş Kızılderili omuzlarını kaldırıp başını öne eğerek, “Benim radyo kırılmak..!”

ANAÇ ÖĞRETMEN

16 yaşındakilerin sınıf öğretmeni okul bahçesinde bir sürü delikanlının bir topun etrafında denize atılan ekmeğe üşüşen balıklar gibi koşuşturup topa vurmaya çalışırken, kenarda tek başına duran çocuğu fark etmiş.

Onun o yalnız haline çok üzülmüş, şefkat duygusuyla yanına gitmiş, “İyi misin yavrum?” diye sormuş..

“Evet?”

“İstersen diğerleriyle gidip oynayabileceğini biliyorsun değil mi tatlım?”

“Burada dursam daha iyi efendim..”

“Neden bir tanem, neden ama?..”

Çok şaşırarak bakmış çocuk, “Ben kaleciyim efendim..!”

DEDEMİN BARUT KÜRÜ

Dedeme bir gün “Böyle nasıl uzun ve sağlıklı yaşadığını” sordum, güldü,

“Her öğün yemeklerime bir çimdik barut serperim…” diye cevap verdi..

Cevabı tuhaf geldi tabii… Uzun yaşadı, yüklüce bir miras, çalışan bir fabrika, seven bir eş, 6 torun ve krematoryumun duvarında dev bir delik bıraktı!

YENİ ÖĞRENDİM

Büyük Kulüp’te bugün seçim heyecanı var

İstanbul’un en eski ve köklü “sosyal” kulüplerinden büyük Kulüp bugün yeni yönetimini belirleyecek.

Yıllardır Büyük Kulüp Başkanlığını sürdüren Gündüz Kaptanoğlu’na karşı bu yıl Mehmet Kuriş aday olarak çıktı.

Kuriş “Gelenekten geleceğe” sloganı ile başkanlık için iddialı olduğunu ortaya koydu.

Ara sıra davetli ile gittiğim; (Üye olmayanlar giremiyor) Büyük Kulüp’te kimin kazanacağını sordum tanıdıklarıma.

“Önceden pek belli olmaz, ancak pek çok üye artık bir yenilik, bir değişim istiyor, Mehmet Kuriş çok uzun yıllardır Kulüp üyesi, çok yararlı faaliyetleri oldu bugüne kadar, kazanması sürpriz olmaz” dediler.

Mehmet Kuriş’e de sordum.

40 yıldır büyük kulüp üyesi olduğunu, aile olarak 4 kuşaktır bu geleneği sürdürdüklerini söyledi ve “Bugüne kadar pek çok kez büyük Kulüp yönetiminde görev aldım, görev almadığımda da canla başla çalıştım. Şimdi başkan olarak Büyük Kulüp’e daha yararlı olmak istiyorum” dedi.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Yemek faturası diye işte ben buna derim…

Adından en çok söz ettiren “et şefi” kuşkusuz Nusret.

İstanbul’un en pahalı restoranını işletiyor, millet girmek için kuyrukta bekliyor.

Hani kimileri “kimsede para yok diyorlar ama her taraf tıklım tıklım dolu” diyor ya Nusret’e bakınca insanın buna hak vereceği geliyor.

Ama İstanbul ne ki?

Siz bir de gidin Nusret’in Londra’daki, New York’taki, Dubai’deki restoranlarında yemek yiyin.

Sonra önünüze bir hesap gelsin.

İşte ben hesap diye bu hesaba derim.

Ama kim ödediyse pek de zevkliymiş.

Dünyanın en iyi şaraplarından biri olarak bilinen Petrus’tan tam üç şişe içmişler.

Sonra da hesap gelmiş 37 bin Sterlin.

Bir İngiliz Sterlin’i dün akşam itibarıyla 13 lira 21 kuruştu.

Yani 488 bin türkiş lira.

Yanlış anlaşılmasın sakın, bu hesap üç kişilik.

Valla ödeyene de helal olsun ne diyeyim.

https://twitter.com/can_atakli_