DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

CHP'de “EREN ERDEM VAKASI”

Üç yıl önce yapılan genel seçimlerde CHP başta büyük kentler olmak üzere pek çok yerde adaylarını ön seçimle belirlemişti.
Bu kez baskın seçim olunca ön seçim fiilen yetişemeyeceği için CHP'de adayları Kemal Kılıçdaroğlu seçti.
Genel başkan liste yapsa da ön seçim olsa da mutlaka tartışma çıkar. Bu kez de çıktı tabii. İddialı ve ünlü bazı adayların listelerde yer almaması şaşırtıcı oldu.
Ancak buna rağmen listeye giremeyen iddialı adayların hepsi fazla ses çıkarmadan partinin seçim başarısı için çalışacaklarını açıkladılar.
Bir kişi hariç.
İstanbul Milletvekili Eren Erdem önceki gece yurtdışından yayın yapan bir TV kanalına bağlanarak CHP'lileri kızdıran bazı açıklamalar yaptı.
Enis Berberoğlu'nun hapis yatmasına neden olan MİT belgelerinin kendisine Bülent Tezcan  tarafından verildiğini söyledi örneğin. Zaman Gazetesi'nin önündeki protestoya da genel başkanın bizzat verdiği talimat üzerine gittiğini söyledi.
Yani bir anlamda partisini zora sokan ifşaatlarda bulunmuş gibi oldu.
Şimdi CHP tabanında Eren Erdem'e karşı bir tepki var. Eren Erdem ihanet etmekle bile suçlanıyor.
Ama anlamadığım şu; Eren Erdem gökten zembille inmedi. Genel merkez seçmedi kendisini bizzat CHP'li taban bağrına bastı ve Eren Erdem'i Meclis'e taşıdı.
2015 seçimlerinden önce yapılan ön seçim sonuçlarına baktım.
Üçüncü bölgede ilk beş şöyleydi;
1-İlhan Cihaner: 21.843
2-Ali Şeker: 16.969
3-Eren Erdem: 15.528
4-Zeynel Emre: 14.674
5-Sibel Özdemir: 14.098
Eren Erdem genel merkezin tercihi olarak milletvekili yapılmış olsa tepkileri anlarım. Ama CHP tabanının seçtiği birine şimdi “ihanet ediyorsun” demek bana tuhaf geliyor.
Tabii üçüncü bölgedeki delegelerin de seçtikleri kişilere sahip çıkmaması bundan tuhaf orası da ayrı.
Bu bölgede açık farkla birinci olan İlhan Cihaner de listede yok. Ali Şeker de yoktu, son anda ne olduysa oldu tekrar listeye girdi.
CHP'de delegelerin de kendine gelmesi gerek. Seçtikleri adamlar harcanıyor gıkları bile çıkmıyor.
Gerçi bu yeni değil. Daha önce de Beşiktaş ve Ataşehir Belediye başkanları da görevden alındığında kimsenin gıkı çıkmamıştı.
Üç beş protestodan sonra herkes susup oturdu.
Oysa Beşiktaş Belediye Başkanı tarihi bir rekorla seçilmişti. Nerede o rekor kıran Beşiktaş halkı acaba?
Bu partinin tabanı seçtiklerine neden sahip çıkmaz ki?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

VATANDAŞ DEYİNCE NEDEN HEP YER SOFRASI AKLA GELİYOR?

Bir taraftan “dünyanın süper ülkesi olduğumuzu” söylüyor iktidar temsilcileri ve tabii ki başkanı Erdoğan.
Diğer taraftan ise ilkellik, gerilik bir erdem, bir üstünlük gibi sunuluyor topluma.
Her yıl gördüğümüz manzara bu yıl da tekrarlandı.
AKP genel başkanı bir vatandaşın evinde açtı orucunu.
Bu yılda bir kere oluyor. Bunun dışındaki bütün iftarlar biliyorsunuz büyük kalabalıklarla yapılıyor. Sonra Erdoğan konuşma yapıyor. Bilmem kaç televizyon da bunu canlı yayınlıyor.
Bu ev ziyaretlerinin en belirgin özelliği konukların “yer sofrasında” ağırlanması.
Popülist politikacıların aklına “vatandaş” deyince hep yer sofrasında oturan, aynı tencereden yemek yiyen insanlar geliyor.
Siyasetçiler de yer sofrasında yemek yemenin kendilerini daha halkçı yaptığına inanıyor olsa gerek bu pozu hep veriyorlar.
Sonuçta bir ramazan ayı daha kandırmacalarla, sulu popülistliklerle geçiriliyor.
NOT: Benzer görüntüyü bir süre önce Kemal Kılıçdaroğlu da vermişti. O zaman da eleştirmiştim. Dikkatli okurlar hatırlayıp “Kılıçdaroğlu'na laf yok mu” diye sormadan yazayım istedim.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

CHP CAMİLERİ AHIR YAPMADI ama AKP LOKANTAYA ÇEVİRDİ

Büyük bir yalan ne yazık ki toplumun bir kesiminde doğru kabul ediliyor.
Şaşkınlıkla gözlemliyorum ki özellikle genç AKP'liler CHP'nin camileri sattığına, bazılarını ahır bazıları da genelev yaptığına ciddi ciddi inanıyor.
Üstelik bunların AKP'nin iktidara gelmesinden hemen önce yaşandığını zannediyor.
Aslına bakarsanız böyle bir kesime doğruyu anlatmak da çok zordur artık, bir kere inanmışlar Nuh diyorlar peygamber demiyorlar.
Peki, bu yalana inananlar acaba Konya'nın Ilgın İlçesi'ndeki Kurşunlu Camii'nin lokantaya çevrilmesine ne derler?
Ilgın AKP teşkilatı tarihi camide iftar veriyor. Bu nedenle caminin içi yer sofralarından oluşan lokantaya dönüştürülmüş.
Bedava iftara gelenler oruçlarını caminin halıları üzerinde açıyorlar.
İyi de aynı anda akşam namazının da kılınması gerekmiyor mu?
AKP'liler herhalde “olsun, yemekler bittikten sonra ortalığı toplar kılarız” rahatlığı içindeler.
Camide iftar yapılmaz mı? Yapılır elbette, ki örneğin Eyüp Camii'nde benim de iftar yaptığım çok oldu.
Ama bu caminin içine yer sofraları kurarak olmaz, avluda sofra falan kurmadan yapılır.
Herşeyin içini boşaltan AKP zihniyeti dini ritüellerin de içini boşalttı aslında.

ŞAŞIRDIM

BORSA HÜKÜMET YANLISI EYLEM YAPAMAZ

Dolar bir türlü tutulamıyor.
Ama iktidara sorarsanız hiç sorun yok. Çünkü dolardaki yükselme tamamen spekülasyon, dış güçler bizi çok kıskandıkları için oluyor bu yükseliş.
Dış güçler ya da değil dolar tarihinin en yüksek noktasında mı değil mi, siz ona bakın.
Ama anladığım kadarıyla AKP'nin en dipteki ama en kalabalık kesimi doların yükselmesine aldırmıyor bile. Bunun dış güçlerin oyunu olduğuna inanmış bir kere.
Ayrıca “Benim dolarla ne ilgim var ki, simiti dolarla mı alıyoruz” türü akla ziyan sorularla haklı çıkıyorlar da üstüne.
Bu konuyla ilgili bilgisi olmayan, maddi durumu da zaten hayli kötü olanlar böyle düşünebilir de koskoca Borsa hükümetin imdadına yetişmek için akıl ve mantık dışı eyleme kalkışır mı?
Bizde olunca oluyor işte.
İstanbul Borsası “Seçim öncesi ülke ekonomisinin olumsuz gösterilmesine yönelik spekülatif yaklaşımların, mevcut ekonomik göstergelerle desteklenmediği görülmekte olup Borsa İstanbul Grubu olarak ekonomimize ve Türk Lirası'na olan güvenimizi tüm şirketlerimiz ve paydaşlarımıza tekrar vurgulamak isteriz” açıklaması yaparak ellerindeki döviz cinsinden varlıkları TL'ye çevirdi.
Hükümet rahat bir nefes alsın istediler mutlaka ama kararın alınmasından beş dakika sonra dolar üç beş kuruş düştü sonra yeniden yükseldi.
Borsa da elindeki dövizi sattığı ile kaldı.
Eee, yalakalığın sonu böyle olur.

KOMİK

SABREDECEK ve SEÇİMİ BEKLEYECEKMİŞİZ, SONRA EKONOMİ DÜZELECEKMİŞ

Artık komik mi traji komik mi bilemiyorum.
AKP'nin bütün akıldaneleri ekonominin kötü olduğunu söylemeden edemiyor.
Ama lafa “dış güçlerin oyunu” sözüyle girince sanki akan sular duruyormuş gibi olduğunu sanıyorlar galiba.
Tabii milletin bir bölümünün buna inandığı da bir gerçek. İktidarın ve yandaşlarının beyin yıkama saldırıları karşısında bunalanlar “ekonomi çok iyi aslında, şu dış güçler olmasa daha da iyi olacak” diye kendilerini kandırmaya devam ediyor.
İktidar da “her nedense” sorunu şimdi çözmek yerine “hele şu seçim geçsin bakın göreceksiniz” havasında. Bunu söyleyen parti Meclis'te açık ara üstün durumda, genel başkanları ülkedeki her şeyin tek sahibi konumunda, askerinden polisine, yargısından bankalarına kadar herkes önünde el pençe divan vaziyette.
Ama nedense ekonomideki kötü gidişi durdurmak için seçimi bekleyeceğiz.
Neden? İktidarın elini tutan ne?
Aslında yok böyle bir şey tabii. Çaresizlik içinde son bir hamle ile “hele bir seçim geçsin” diyerek kendilerini de kandırıyorlar.
Bu kervana katılanlardan biri de görevinden atılan Ankara eski belediye başkanı Gökçek.
Dün bir tweet atmış. O da “Seçimi bekleyin” diyor ve ekonominin düzelmesi için “dahiyane bir fikri” sunuyor halka.
Şöyle demiş Gökçek tweette; “Doları ABD yükseltiyor. 24 Haziran'daki seçime kadar sabredin. 24 Haziran'dan sonra piyasaya 30 milyar dolar pompalayınca seyreyleyin gümbürtüyü. Dolar tepetaklak düşecek inşallah. O dolar tüccarlarının halini birlikte göreceğiz. Hele cumhurbaşkanımızı yüzde 55-60'la seçelim göreceksiniz sonuçları inşallah.”
Ne diyeyim, Allah akıl fikir ihsan eylesin.

https://twitter.com/can_atakli_