Çok merak edilen AKP Müslümanlığı
Yazıdan Fethiye'de oturan, çok sevdiğim bir akademisyenin babası arayınca haberim oldu.
Dedi ki “Halk TV'de Şimdiki Zaman'ı izliyordum. Konuşmacılardan biri bir yazarın yazdığı Anadolu Müslümanları yazısından bir bölüm okudu. Bu yazarın kim olduğunu ve nerede yazdığını biliyor musun?”
Derken ertesi gün bir başka arkadaşım “Halk TV'de Ahmet Karaevli Anadolu ve AKP Müslümanlarını anlatan bir yazıdan bölümler okudu, müthişti, mutlaka bunu oku” dedi.
Aynı konuda birkaç kişi daha benzer şeyler söyleyince yazıyı buldum.
İhsan Yılmaz Meydan Gazetesi'nde yazmış. “Halk ATM'yi (AKP ya da Anadolu tipi Müslümanlık) sevdi” başlıklı bir yazı.
İhsan Yılmaz “cemaatçi” olarak tanınan bir akademisyen. Yazısında AKP ve seçmeninin çok iyi bir anlayış ve işbirliği içinde olduğunu vurgulayarak toplumun nasıl oportünist bir şekilde varoluşsal içgüdülerle muktedirlere boyun eğme ve devlete itaat etme duygusunun yerleşmiş olduğunu gerçekten çok çarpıcı biçimde anlatıyor.
Madem bu kadar ilgi görmüş, ben de bugünkü yazılarımdan birini İhsan Yılmaz'ın yazdığı yazıdan ilginç bölümlerine ayırmak istedim.
Buyrun okuyalım;
……Bu pragmatiklikteki bir toplumun din anlayışı da böyledir. Gayet eklektiktir. Fala inanmaz ama falsız da kalmaz! Cuma gecesi asla içki içmediğini söyleyen kişi kendini dindar görür. Faiz yiyen ama camideki çocukları kovalamayı sevap zanneden pek çok hacı amca vardır. Bol bol abdest alan ama hijyenden habersiz ve terli dindarlar istisna değildir. Kızına ve karısına hayatları boyunca ikinci sınıf muamelesi yapıp sonra hiç de öyle yapmamış Hz. Peygamber'in herşeyini taklit etmenin sevap olduğunu söyleyen pek çok ataerkil dindar doludur ülke.
Kaçak elektrik kullanan, komşunun bakkalı iş yapıyor diye hemen karşısına bakkal konduran, kul hakkı kavramına pek yabancı, işçisini zalimce ve dibine kadar sömüren, cami çıkışı attığı 5-10 lira ile hayırseverlik yaptığını zanneden dindarların çoğunlukta olduğu bir ülkemiz var. Kadının, bir erkekle konuşmasının bile onun erkek ve kadın yakınlarınca “o….pu” olarak ilan edilmesinin yaygın olduğu ama baldızını yoldan çıkaran erkeğin yaptığı bu iğrenç şeyin “elinin kiri” olarak görüldüğü bir dindarlık…
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” atasözünü icat edebilmiş ve binlerce yıldır muktedirlerin zulmettiklerine sessiz kalıp yardıma koşmamış bir dindarlık… Tanımadıkları insanlara, elinde hiçbir delil ve hatta emare olmadan, sırf birileri öyle diyor diye “mum söndürücü” vs. diyecek kadar zalim; Yahudilerin ille de kötü insanlar olduğuna inanmanın İslam'ın şartlarından biri olduğunu zannedecek kadar cahil, başka dinlerdeki insanları insan olarak görmeyen, onların malına mülküne devletin çökmesini ve sonra sevdikleri ile paylaşmasını normal karşılayacak kadar şeytani bir dindarlık… Bütün atalarının mükemmel olduğunu iddia eden, onların Hristiyan ailelerin çocuklarını küçücükken anne-babalarından ayırıp devletin devşirmesi yapmasını, hem aileye hem de çocuklara iyilik diye pazarlayan ecdad fetişisti bir dindarlık…
Daha evvel de defalarca yazmıştım. AKP bu toprakların kültürünün sonucudur, çocuğudur. Yapıp ettiklerinde bir liderlik yoktur. Sabah akşam anket yapmakta ve bu halkın %40-50'si neyi seviyorsa onu yapmaktadır. Sonuçları itibari ile ne bir orijinallik ne de sürpriz vardır. Belki tek fark, az zamanda çok iş yaparak, bu kadar net ve pervasızca Anadolu Tipi Müslümanlığı (çoğunluğuna bakarak söylüyorum) devlet eli ile ve çok büyük oranda dar bir mafyatik örgütlenme lehine uygulamaya geçirmiş olmasıdır!
BUNU YAZMAK GEREK
Fetih günü törenleri olunca MİT bir ihbarda bulunmadı
Milli bayramlar söz konusu olduğunda “provokasyon olabilir, IŞİD bomba patlatma hazırlığında, PKK canlı bomba göndermiş” türü istihbaratları hemen açıklayan MİT ve Emniyet, sıra Fetih günü kutlamalarına gelince henüz benzer bir açıklama yapmadı.
İstanbul Yenikapı'da günlerdir yüzlerce işçi gece gündüz çalışıyor ve Fetih günü için görsel ekipmanı kuruyor.
AKP'liler Fetih günü töreninin tıpkı AKP mitingleri gibi en az 2 milyon kişinin katılımıyla yapılacağını ileri sürüyorlar.
Polis törenler için olağanüstü güvenlik önlemleri alıyor.
Peki bu törenler için hiç “terör ihbarı” yapıldı mı?
Bunu bilmiyoruz. Yapılmış olabilir.
Ama sanmıyorum ki böyle bir ihbar varsa bile açıklasınlar. Çünkü böyle bir büyük gösteri öncesi yapılacak ihbarlar katılımı düşürür.
Milli bayramlarda bu yöntem uygulanıyor. MİT, Emniyet terör alarmı veriyor ki bayram nedeniyle yürümek isteyen Anıtkabir'e gitmek isteyenlerin sayısında azalma olsun.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Yeniden diriliş, yeniden yükseliş
Saray bugün İstanbul'da son dönemlerin en görkemli şovunu yapacak.
Milyonlarca lira harcanarak hazırlanan Fetih günü şölenlerinin ana sloganı “yeniden diriliş yeniden yükseliş” olarak belirlenmiş.
İyi de nedir bu yeniden diriliş ve yeniden yükseliş?
AKP 14 yıldır iktidarda. Bugüne kadar ne kadar büyük işler yaptıklarını anlattılar sürekli.
Yollar, köprüler, metrolar falan filan. Hepsi inşaat bildiğiniz gibi.
Sanat, kültür, bilim alanında tek bir adım var mı? Yok.
Her neyse, 14 yıldır müthiş bir ilerleme, dünyayı kıskandıran gelişme anlatanların bir anda “yeniden diriliş, yeniden yükseliş” demeleri aslında şu ana kadar hiçbir şey yapmamış olmalarının da itirafı değil midir?
Tabii biz o diriliş ve yükselişin ne anlama geldiğini biliyoruz. Ama çok beklersiniz.
Bİ SORALIM BAKALIM
Vali bey; Ayasofya'nın önü gösteri alanı mıdır?
Ayasofya Camii'nin önü dün sabah çok ilginç bir gösteriye sahne oldu.
Kendilerine “Anadolu Gençlik Birliği” adını veren bir dernek Ayasofya'nın cami olarak hizmete girmesi için başlattığı kampanyaya destek olması amacıyla binlerce kişiyle Sultanahmet Meydanı'nda namaz kıldı.
Kimilerinin Ayasofya'yı yeniden cami olarak ibadete açmayı isteme hakkı elbette var.
Bana göre gereksiz.
Hem dünyaya mal olmuş bir kültür şaheserinin korunması gerekir hem de sadece 50 metre ileride İstanbul'un en büyük camilerinden Sultanahmet Camii orada duruyor.
Benim merakım binlerce kişiyle Ayasofya önünde nasıl gösteri yapılabildiği.
İstanbul Valiliği özellikle Gezi direnişinden bu yana muhalefetten üç beş kişi bir araya gelse bile üzerine Toma'ları gönderiyor, gaz ve su sıkıyor.
Kim bir gösteri yapmak istese “Valiliğimizin gösterdiği yerler dışında gösteri yapılamaz” engeli çıkarılıyor.
Bu nedenle İstanbul Valisi'ne sormak istiyorum;
1- Ayasofya'nın önü önceden belirlenmiş gösteri alanı mıdır?
2- Eğer değilse burada toplanılmasını ve açıkta namaz kılınmasına nasıl izin verdiniz?
3- Benzer bir eylem muhalefetten geldiğinde ilk önlem olarak gaz ve suyla dağıtma yöntemini seçiyorsunuz, Ayasofya önündeki gösteriye niçin müdahale etmediniz?
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Erdoğan muhtarlara konuşuyor Kılıçdaroğlu ise dinliyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün İstanbul'da muhtarlarla bir toplantı yaptı.
Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde İstanbullu çok sayıda muhtar bir araya geldi.
Haberi gördüğümde “Saray muhtarları topluyor, demek ki Kılıçdaroğlu da aynısını yapmaya karar vermiş” diye düşündüm.
Ancak toplantıyı izleyince durum değişti.
Çünkü Kılıçdaroğlu bir saati aşkın süre hiç konuşmadan muhtarları dinledi.
Muhtarlar tek tek kürsüye çıktılar, sorunlarını ve taleplerini anlattılar.
CHP lideri bunları dikkatle dinledi ve notlarını aldı. Ondan sonra kürsüye çıktı ve konuştu.
Oysa aylardır muhtarlarla toplantı yapan Erdoğan hangi muhtarı dinliyor?
O muhtarlar Erdoğan'ın televizyonlarda canlı konuşma yapmasını sağlamak için figüranlık yapıyorlar aslında.
Otel ve bilet paraları ödeniyor, ceplerine para konuyor, sarayda yiyip içiyorlar üstüne de hediyeler alıp memleketlerine dönüyorlar.
Fark bu işte.
ÇOK GÜLDÜM
Son anda Binali Yıldırım'a jest yaptılar
Bugün milyonlarca lira harcanarak yapılacak olan İstanbul'un Fethi törenleri için bütün İstanbul Tayyip Erdoğan fotoğraflarıyla donatıldı biliyorsunuz.
Dün sabah fark ettim bazı yerlere alel acele Erdoğan'la Binali Yıldırım'ın birlikte fotoğraflarını asmışlar.
Sanıyorum bu kampanya başladığında Davutoğlu'nun azledileceği biliniyordu ama yerine kimin konacağı henüz belli değildi. Bu nedenle bütün fotoğraflarda sadece Erdoğan kullanıldı.
Son anda herhalde “ayıp olmasın” diyerek Binali Yıldırım eklendi.
Bu arada yine son anda dikkatimi çekti.
Fetih afişlerinde Erdoğan'ın fotoğrafının üstünde “Sayın cumhurbaşkanının katılımıyla” yazıyor.
Bir de afişlerin sol tarafında Cumhurbaşkanlığı forsu var ve altında “himayelerinde” ibaresi var.
“Himayesinde” demek aynı zamanda “maddi katkı sağlandığı” anlamına da gelir.
Cumhurbaşkanlığı hangi sıfatla Fetih törenlerine para aktarıyor acaba?
Cumhurbaşkanlığının artık örtülü ödeneği var. Para buradan ödenmiş olabilir.
Amaç “padişah” gibi görünmek ve halkın beynine “başkanlık” sistemini kazımak olunca “halkın cebinden” her türlü fedakârlık yapılabiliyor tabii.
https://twitter.com/can_atakli_