CUMHURİYET ARTIK SELÇUK'LARIN, MUMCU'LARIN, KIŞLALI'LARIN GAZETESİ DEĞİL

Demek ki işler böyle yürüyormuş...

Demek ki, en büyük, en alçakça operasyonlarda ön saflara sürülen “kullanışlı aptallar”, gün gelip, “hesap döndüğünde” zaten zerre kadar bile kalmamış haysiyetlerini hiç utanmadan mezata çıkarabiliyorlarmış...

Bir “proje” olduğu, daha yayına çıkmadan, koca koca reklamları dakikada bilmem kaç kez ekranlarda, billboardlarda, gazete sayfalarında adeta gözümüze sokulurken bilinen gazetenin “işler kotarılana”, hedeftekiler içeri tıkılana dek genel yayın yönetmenliğini yürüten zat, her türlü herzeyi beraber yediği, atılan her türlü iğrenç manşet için sırtlarını sıvazladığı “kumpas arkadaşları” için yıllar sonra bakın ne diyor:

“...şimdi itirafçı olmuş çoluk çocuğu bir kenara bırakın. O itirafçılar kendilerinin “kullanışlı aptal” olduklarını söyledikten sonra bizim de “kullanışlı aptal” olduğumuzu söylüyorlarmış. O zavallı çocuklar, bir kaç kuruş için bir hırsız çetesinin oda hizmetçiliğine soyundukları için hayat onlara alçaklıkla aptallıktan başka bir seçenek bırakmadı. Daha yaşları kırka varmadan, alçaklıklarını itiraf etmemek için aptal olduklarını söylemek zorunda kaldılar. Aptal olduklarını kabul etmezlerse, alçak olduklarını söylemek zorunda kalacaklar çünkü. Zavallı çocuklar. Onlarla uğraşmayın, onlar zaten sizin adamınız olmuş...”

Alçak, zavallı, oda hizmetçisi... Gazetenin misyonu sona erdikten sonra, ilk fırsatta kayıplara karışan yayın yönetmeninin, aradan yıllar geçtikten, kumpas olanca kahpeliği ile ortalığa döküldükten, çorbada tuzu olanların “yanıltılmışız, kullanışlı aptalmışız” itirafını yaptıktan çok sonra, “bavulcu” tetikçisinin tutuklanmasının hemen ardından ortaya çıkıp eski arkadaşlarına biçtiği değer bu!.. Bu öncelikle, aynı kullanılmışlığı birlikte yaşadığı Yıldıray Ogurların, Kurtuluş Tayizlerin, Rasim Ozan Kütahyalıların ve diğer Tarafçıların sorunu tabii... “Kullanışlı aptalmışız” diyerek nedamet getirenler, yayın yönetmenleriyle birlikte gazete manşetine çıkardıkları kumpasın ayrıntılarını da anlattıkları zaman öğreneceğiz kimin alçak, kimin oda hizmetçisi olduğunu...

Cumhuriyet gazetesinin “meydan okudu” başlığıyla sütunlarını açtığı gerçekten pespaye ve de pek zavallı bu mektubun baştan sona ipliğini pazara çıkarmama gerek kalmadı. Hayatlarını kararttıkları insanlar ve avukatları gereken yanıtları gayet net bir şekilde verdiler. Yalnızca bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:

-Mehmet Baransu, “Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme ve açıklama” suçlamasıyla tutuklandı. Daha açık bir ifadeyle “kamuoyunu inandırmak için, sahte Balyoz belgelerinin arasına karıştırıldığı Yunanistan ve Ege ile ilgili belgeler” nedeniyle... Bunu gayet iyi bilen yayın yönetmeni, kendini temize çıkartabilmek için göz göre göre sahte belgeler için “böyle gizli belge mi olurmuş” yalanına sarılıyor. Gerçekten mide bulandırıcı...

Üstelik aktarılan belgeleri neredeyse hiç okumadığı da, Engin Alan a atfettiği konuşmalardan belli!.. Tüm belgelerin sahte olduğu, alçakça bir kumpas için oluşturulmuş kağıt ve cd yığını olduğu defalarca belgelenmişken, davalar art arda çökmüşken, ucuz kahramanlığa soyunuyor... Diğerleri “kullanışlı aptal” olduklarını epey önce itiraf ettiler...

-Bu zata hangi sıfat çok yakışır acaba?..

* * *

Aslında Cumhuriyet gazetesini yazmak için oturmuştum bilgisayarın başına...

Cumhuriyet’te 16 küsur sene çalıştım... “Düz Çizgi” köşesinde binlerce yazı kaleme aldım. Radyo Cumhuriyet’i kurdum ve yönettim. Bir çok haber ve röportaja imza attım. 2013 ağustos ayında ise ayrıldım. Bu konu ile ilgili hiç bir yerde en ufak bir açıklama da yapmadım.

Gazetenin bugün geldiği noktada, niçin ayrılmaya karar verdiğim gayet açık bir şekilde anlaşılıyor sanırım... Cumhuriyet ne yazık ki artık o eski Cumhuriyet değil... Uzaklara gitmeye hiç gerek yok, dün Ahmet Altan’ın mektubunu, “meydan okuyor” başlığıyla veren gazete, nereye savrulduğunu çok net biçimde ilan etti.

Bu gazete artık İlhan Selçukların, Uğur Mumcuların, Ahmet Taner Kışlalıların gazetesi değil maalesef... O “meydan okuyor” dedikleri adamın Taraf’ı, İlhan Abi, Mustafa Balbay gözaltına alındığında zil takıp oynuyordu!.. Bugün yönetimi ele geçirmiş olanlar, Ergenekon Davası’na müdahil olup cumhuriyetçileri şoke eden tavırlar içine girdiğinde nereye doğru evrileceği zaten belli olmuştu.

Rotasından çıkmış bu gazetede hala son derece değerli, pırıl pırıl yazarlar köşe yazmayı sürdürüyorlar. Ancak bu gidişle ortada Cumhuriyet denebilecek bir gazete kalmayacak ne yazık ki... Umudum; 1970’lerin ve 1990’ların başlarında olduğu gibi, gazetenin asıl sahibi olan okurların, Cumhuriyeti bir kez daha gerçek rotasına oturtması...

-Gerisi laf- güzaf!!!

https://twitter.com/umit_zileli