ANALİZ

Demek ki isteyen güçlü olunca Amerika suçlu takası yapıyormuş

Bir hafta önce Türkiye’deki bir havalimanı çok ilginç bir takasa sahne oldu biliyorsunuz.

Rusya’da işlediği bir suçtan dolayı tutuklu olan bir Amerika askerle, Amerika’daki bir uyuşturucu operasyonunda tutuklanan bir Rus mafya üyesi takas edildi.

Saray medyası olayı “film gibi” başlıklarıyla sundu okurlarına.

Önce takasın nerede olduğu bile söylenmedi.

Sadece bir Rus ile bir Amerikalının takas edileceği ve bunun Türkiye sayesinde başarılacağı anlatıldı. Tabii asıl amaç AKP genel başkanının yine bir dünya lideri gibi sunulması çabasıydı.

Erdoğan yine güçlü liderliğini göstermiş ve iki dünya devi Rusya ve Amerika arasındaki bir sorunun çözümüne aracı olmuş, üstün diplomasi ve devlet adamı yeteneği sayesinde olayın tatlıya bağlanmasını sağlamıştı.

Saray medyası bu tür güzellemeleri yaparken sanıyorum üzerinde fazla düşünmediği için bazı gerçekleri görmüyor.

AKP genel başkanı, 15 Temmuz olayından bu yana başta Amerika olmak üzere birçok Avrupa ülkesine “FETÖ’cüleri verin” diye çağrılar yapıyor.

Ancak şu ana kadar ne Amerika ne de bir başka ülke Erdoğan’ın bu talebini yerine getirdi.

Hatta öyle ki Amerika başta Fethullah Gülen olmak üzere bir tek cemaatçiyi bile iade etmedi.

Ancak buna karşı Amerika ve Almanya bizde tutuklu olan kendi vatandaşlarını takas yapmadan alıverdiler. Hatırlayın 15 Temmuz olayından sonra, iktidar darbe denilen eylemin Amerika tarafından planlandığını ve yönetildiğini ileri sürmüştü.

Bunu kanıtlamak için bazı Amerikalılar da gözaltına alınmış hatta tutuklanmışlardı.

Tutuklanan Amerikalılardan biri İzmirli rahip Brunson’du.

Bu rahip cemaatle iş birliği yapmak, darbeye zemin hazırlamak ve darbeye fiilen katılmakla suçlanıyordu.

Sonra ne oldu?

Amerika başkanı Trump rahibin serbest bırakılmasını istemeye başladı. Erdoğan önce çok üst perdeden konuştu. Her zaman olduğu gibi Türkiye’de yargının bağımsız olduğunu bu nedenle ne kendisinin ne de başkasının yargıya müdahale edemeyeceğini, rahibin eğer suçsuzsa elbette aklanacağını söyledi.

Derken akıllarına “takas” geldi ve Erdoğan “yargının bağımsız olduğunu” unutup Trump’a “Ver papazı, al papazı” çağrısında bulundu.

Bu belli ki Trump’ı çok öfkelendirdi ve Erdoğan’a çok sert biçimde “Rahip Brunson’u hemen serbest bırak” dedi.

Erdoğan durumun ciddi olduğunu görünce Bruson’ı ev hapsine aldırdı.

Ancak bu Trump’a yetmedi.

Amerikan başkanı bu kez “Türkiye’nin ekonomisini dümdüz ederim, ona göre, rahip Brunson’u hemen serbest bırak, oyun oynama akıllı ol” dedi.

Brunson birkaç gün sonra serbest bırakıldı, başkanın gönderdiği özel uçakla ülkesine döndü.

Demek ki neymiş?

Eğer karşı taraf güçlüyse Amerika elindeki bir suçluyu takas ediyormuş, tersi ise kendi istediğini yaptırıyormuş.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

O fotoğraf hiç iyi olmadı

Saray ve çevresi bayram havasında.

Tabii bugün bayram, ama sadece bundan ötürü bayram havası içinde değiller.

Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’den sonra Suudi Arabistan’la da ilişkileri düzelterek rahat bir nefes aldılar.

Saray medyası dilden dudağa getirmiyor ama muhalefet “Katil dediğinin ayağına gitti, Türkiye’nin onurunu ayaklar altına aldı” eleştirileri yapıyor.

İşin aslına bakarsanız Erdoğan bu gezi ile çark etmedi Suudi Arabistan konusunda.

AKP genel başkanı Kaşıkçı cinayeti işlendikten hemen sonra öfke içinde prens Salman’ı suçlamış ve adını vermese de bu kişiyi katil ilan etmişti.

Muhtemelen Amerika “Sen ne yaptın?” diye tepki gösterince Erdoğan önce 3 Kasım 2018’de Washington Post gazetesine bir açıklama göndermiş ve “Cinayeti kraliyet ailesinin işlettiğini düşünmüyorum” demişti.

Ancak bu yeterli gelmedi ve Erdoğan 2019’un Eylül ayında Washington Post gazetesine bir makale yazarak “Biz bu cinayeti Suudi devleti içinde güç kazanmaya çalışan derin güçlerin işlediğine inanıyoruz” ifadesini kullanmıştı.

Tabii baştaki öfke ile başlatılan davalar devam ediyordu.

Bundan 15 gün önce o konuda da çark edildi, Türk mahkemesi davayı Suudi Adalet Bakanlığı’na devretti ve böylelikle Suudi kralından tam anlamıyla özür dilenmiş oldu.

Ardından bu gezi geldi.

Prens Salman’la o sarılma fotoğrafı olmasa belki daha iyi olacaktı.

Ama sanıyorum Suudilerden çok para bekliyorlar ve bu ayrıntıya dikkat bile etmediler.

ÇOK GÜLDÜM

En çok güldüğüm iki ramazan fıkrası

Ramazan fıkrası deyince tabii akla ilk Bektaşi Babası geliyor.

Çok bilinen ama her dinlediğimde güldüğüm iki fıkrayı bayram şerefine tekrar yazayım;

Çok mu seversiniz?

Ramazan’ın gelmesine birkaç gün kala softalar cami kapısında oruç tutmanın ne kadar iyi bir şey olduğunu anlatıyorlarmış.

“Ramazan şöyle iyidir, oruç tutmak böyle sevaptır, oruç tutarsan günahlarından kurtulursun” gibi sözleri dikkatle takip eden Bektaşi Babası sormuş “Erenler pek seversiniz Ramazan’ı değil mi?” diye.

Softalar “O nasıl söz, tabii ki çok severiz” demişler.

Bektaşi Babası yinelemiş; “Gelsin diye de sabırsızlanırsınız, coşkuyla karşılarsınız değil mi?” Softalardan biri “Bre zındık, sen anlarsın oruçtan Ramazan’dan eyleniyor musun bizle?” diye gürleyince Baba erenler “Yok be evladım” demiş “Bu kadar seviyorsunuz, gelsin diye sabırsızlanıyorsunuz da bitince niye bayram yapıyorsun, onu merak ettim.”

Onu da ben tuttum

Bektaşi babası iftara yakın saatte nasıl olsa kendine de azık çıkar umuduyla cami önünde softaların yanına çömelmiş bekliyor. Softalar aralarında konuşurken biri “Ah, ah” demiş “Bu Ramazan sadece bir gün ateşlenince oruç tutamadım” demiş. Bunu duyan Bektaşi babası atılmış hemen: “Sen hiç merak etme senin kaçırdığın o bir günü ben tuttum.”

ŞAŞIRDIM

Biri şaka diye anlatsa davalık olur

Haberi bir internet sitesinde okuyunca “Yok artık daha neler” dedim kendi kendime.

Öyle bir haberdi ki bu, hani biri şaka diye anlatsa “Cumhurbaşkanına hakaret etti” diyerek hakkında dava bile açılabilir.

Bakın ne olmuş?

Erdoğan’ın gezilerinde çocuklara dağıttığı oyuncaklar, saray arazisi içindeki Millet Camii’nin altındaki depodan çalınmış.

Hem de öyle böyle değil.

Hırsızlık tam beş yıldır yapılıyormuş.

Sarayda çalışan 6 görevli, beş yıl içinde milyonlarca lira değerinde binlerce oyuncağı çalıp oyuncakçılara satmışlar.

Hırsızlık yapanların yakalanması üzerine yapılan ilk çalışmada sadece son 1 ayda çalınan oyuncakların piyasa değerinin 920 bin lira olduğu anlaşılmış.

Siz düşünün artık beş yılda ne götürdüklerini.

Gerçekten şaka gibi bir olay.

İşin tuhaf tarafı şu: Milyonlarca lira değerinde binlerce oyuncak çalınıyor ama kimse fark etmiyor.

Erdoğan çocuklara versin diye satın alınan ve depolanan oyuncaklar ne kadar çokmuş ki bunca çalınmasına rağmen eksikler hiç belli bile olmuyor.

Ben işin o tarafına da takıldım açıkçası.

BUNU YAZMAK GEREK

Demek İmamoğlu’nun başına yine çorap örülecek

İktidar beğenmediği herkesin başına bir iş açıyor, bunu biliyoruz.

Ama eğer bizzat Erdoğan işaret ederse, işte o zaman pek kurtuluş olmuyor.

Çünkü Erdoğan hangi konuda olursa olsun birini işaret ederek konuştuğunda devletin ilgili tüm birimleri hemen harekete geçiyor.

AKP genel başkanı en son İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef gösterdi.

Geçmiş yıllarda teröristlerle elde silah fotoğrafı ortaya çıkan bir kişinin geçici görevle İBB’de çalıştığının öğrenilmesi ve kurulan kumpasla yakalanması üzerine saray medyası birkaç gündür linç kampanya yapıyor.

İşte Erdoğan konuya girerek adeta son noktayı koydu ve “Her şeyden önce tabi bu fotoğraf bir delildir, bir ispattır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bunun hesabını vermesi lazım. Neden böyle bir teröristi istihdam ettiği, neden teröristlerin müracaat ettiği kapı olduğu ve neden onlara mali imkanlar sağlandığı sorularının cevabının verilmesi lazım. Şu an itibarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi de eminim yargı önünde bunun hesabını verecektir” dedi.

O halde yargı belki bayram geçmesini bile beklemeden gerekeni yapmaya başlayacaktır mutlaka.

İmamoğlu ise Erdoğan’ın bu sözlerine hayli alaycı bir cevap vermiş; “Cumhurbaşkanı’nın İBB’ye yönelik suçlamalarını dinledim. Belli ki yapamadıkları metroları yapmak, altyapı yatırımlarını tamamlamak yetmemiş. Cumhurbaşkanı, hükümetinin sorumluluğundaki terörist yakalama işini de bize havale etmiş. İBB’ye güveni için kendisine teşekkürler” demiş.

İmamoğlu’nun Soylu’nun “İBB’ye işe aldığı teröristi, yakalamamızdan şikayetçi yüzsüz! Türk Polis Teşkilatı’na teröristi yakaladığı için iftira atan cahil; sana haber verselerdi de, ortakların HDPKK’ya ispiyonlayıp, teröristi kaçırtsa mıydın?” sözlerine verdiği yanıt efsane olacak nitelikte.

İmamoğlu Soylu’ya şu cevabı vermiş; “Eğer bu ülkede suçlu birisi var ise ve suçlu biri olduğunu düşünüyorlarsa, tutuklamışlarsa Sayın Bakan’ın fotoğraf albümüne baksınlar. Mutlaka onunla bir fotoğrafı vardır. Ben hukuki haklarımı sonuna kadar arayacağım.”

YOU TUBE GÜNLÜĞÜ

Değerli okurlarım;

Belki çoğunuz biliyorsunuz, her gün YouTube’da günlük sohbetler yapıyorum.

Bugünden itibaren bu sohbetlerim konusunda sizlere bilgi vermek istiyorum.

Bugün bayram sohbetimde biraz eski bayramlardan söz ederken Erdoğan’ın Suudi Arabistan gezisine, ekonomideki son gelişmelere değineceğim.

Sohbetimde ayrıca dev gemileri ağırlamaya başlayan Galataport’la ilgili bilgiler de veriyorum.

Her gün izlemeniz ve destek vermeniz dileğiyle.

Bayram, güzel günlerin habercisi olsun

https://twitter.com/can_atakli_