ENFLASYON İNMEYE NİYETLİ DEĞİL

Hayat pahalılığı denilen enflasyonun ineceğini beklemenin artık hayal olduğunu anlıyoruz. Hükümetin orta vadeli programda yıl sonu enflasyon hedefi olarak aldığı yüzde 6.5 neredeyse gerçekleşmiş durumda. Nisan ayı TÜFE enflasyonu piyasa beklentisine paralel yüzde 1.31 seviyesinde gerçekleşirken, yıllık bazda TÜFE enflasyonu yüzde 11.3’den yüzde 11.9’a yükseldi.

NİYE YÜKSELDİ?

* Aylık gıda enflasyonu yüzde 1.2’lik bir gerçekleşmeyle manşet TÜFE enflasyonuna yaklaşık yüzde 0.3’lük bir katkı yaptı.

* Gıda enflasyonunu etkileyen en önemli ürün olarak domates fiyatlarındaki yüzde 60’ın üzerindeki artışın tek başına enflasyona yüzde 0.4’ün biraz üzerinde bir etkisi var.

* Dayanıklı, yarı-dayanıklı mal grubunda kurlardaki dalgalanma enflasyonu yukarı çekmeye devam ettiği görülüyor dayanıklı mal grubu enflasyonunun yüzde 10.2’den yüzde 11.0’e yükselmiş durumda.

* Hizmet enflasyonu yıllık bazda yüzde 8.6’dan yüzde 8.9’a yükselerek bu sektörde de fiyat bozulmalarının kurların etkisi ile devam ettiğini gösteriyor.

* Dolardaki artışların etkisi şimdilerde kendini gösteriyor.

GİYİM FİYATLARININ ETKİSİ

Enflasyonun daha da yükselmesini önleyen giyim fiyatlarının mevsimsel ortalamasının çok altında kalması oldu. Giyim enflasyonu yüzde 9.1 olarak gerçekleşirken geçen yılın Nisan ayındaki yüzde 12.6 rakamının çok altında kalmış durumda. 5 yılın Nisan ayı ortalaması de yüzde 12.8.

Hizmet enflasyonu ve dayanıklı mal grubu enflasyonundaki bozulmaya karşın, giyim enflasyonundaki bu düşüş çekirdek enflasyonun (C grubu) yüzde 9.4’te sabit kalmasına yol açtı.

Ama bu düşüşün asıl sebebinin TÜİK’in enflasyon hesaplamasında sene başında “değişken ağırlık” sisteminden “sabit ağırlık” sistemine geçmesi olduğunu söyleyebiliriz. Zaten Merkez Bankası son enflasyon raporunda bu sistem değişikliği nedeniyle giyim kaleminin enflasyona Nisan-Mayıs aylarında aşağı yönlü, Eylül-Ekim aylarında da yukarı yönlü (yüzde 0.3-0.5 puanlık) etki yapabileceği belirtiliyordu

PARA POLİTİKASI DEĞİŞMEYECEK(MİŞ)

Enflasyonun yüksekliğine ve baz etkili değişimlere Merkez Bankası’nın tepki vermeyeceğini MB Başkanı Çetinkaya açıklamış durumda. Bu da para politikasında bir gevşeme olmayacağı şeklinde yorumlanıyor.

ENFLASYON NASIL İNSİN?

17 Nisan’dan itibaren yeni bir rejimin taşları döşenmeye başlıyor. Partili Cumhurbaşkanı, bürokraside atalet, siyasi faaliyetlerin gündemin büyük bölümünü oluşturmaya devam etmesi, makro ekonomik göstergelerin olumlu düşünmemizi sağlayacak duruma gelmemesi, gelemeyecek olması, reel sektörün hâlâ nefes alacak durumda olmaması gibi birçok gelişmelere bakıp eğilimleri gözlemlediğimizde enflasyonun çift hanelerde dolaşacağı ve cebimizdeki paranın çalınmasına sebep olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Zaten erken seçim veya normal seçim farketmez; şimdiden seçim ekonomisine girilecek. Mali disiplin yine kurulamayacak.

OHAL İLE EKONOMİ

OHAL kararnameleri ile bu ülke ekonomisi yönetilemez. Ekonominin normal mecrasına dönmesi ve ülkenin gündeminin başına oturması gerekiyor.

Terörün önlenmesi amacına yönelik olması gereken OHAL her türlü amaç için kullanılıyor. Ekonomiyle ilgili en önemli kararlar kanun hükmünde kararnamelerle alınıyor. Bu bile ekonominde ileride büyük bir yıkımın bizi beklediğine kanıt.

ARAPLARIN İŞGALİ!

Bugün Türkiye ekonomisini Araplar ayakta tutuyor. Geçen gün Ünalan mahallesindeki EMAR AVM’ye gittik. Büyük Arap sermayesinin yatırımına şaşırıp kalıyorsunuz. Körfez sermayesi İstanbul’a akıyor.

İnşaat sektöründe Araplar ahtapot gibi. Her bölgede Araplar gayrimenkul edinmiş durumda.

Yiyecek-içecek sektörü “Allah Araplardan razı olsun. İşlerimiz Araplar sayesinde iyi” diyor.

Otellerde Araplardan başka yabancı yok. Giyim mağazalarının en bonkör müşterileri Araplar.

İstanbul’un en güzel caddeleri ve mekânlarında Arapların hakimiyeti var.

Bu şunu gösteriyor: yıllardan beri uygulanan yanlış ekonomi politikaları bizi zengin Araplara muhtaç duruma düşürdü. Bu sorunu çözmezsek memleketimizin tapusunu parayla Araplara vermiş oluruz. Unutmayalım, tarih Arapların Türkleri ne kadar sevdiğini(!) gösteren örneklerle doludur.

Bu nedenle esas tehlikenin enflasyon değil, Arapların ekonomik işgali olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.


https://twitter.com/MPamukoglu
https://www.facebook.com/mustafa.pamukoglu.90