FİRUZE!..
“Acılı bir bakış yerleşirse eğer/ Kirpiğinin ucundan göz bebeğine/ Her şeyin bedeli var güzelliğinin de/ Bir gün gelir ödenir öde Firuze.”
“Acaba?” diye düşündüm, on milyonların yüreğine sızmış dizeleri yazarken, “acaba kaç kişi bu şarkıyı dinlememiş, kaç kişi ıslıkla çalmamış ya da bir kadehin derinliğinde kaybolurken mırıldanmamıştır bu şarkıyı...”
Firuze aslında yüzlerce şarkıdan, sözden, besteden yalnızca bir tek örnek... Kim unutabilir “Sevda, Hasret, Yara, Eskidendi çok eskiden” gibi aşklarımızı, sevgilerimizi, terkedilmişliklerimizi anlatan o şarkıları...
Kim hayatından çıkarıp atabilir Arkadaş, Endişe, Fahriye Abla, Adı Vasfiye, Züğürt Ağa, Teyzem, Afife Jale, Muhsin Bey, Arabesk, Ağır Roman gibi dev filmlerin parlamasına en az oyuncuları kadar etki eden film müziklerini?..
Kim acımadan tozlu raflara kaldırabilir Eurovision ‘da milyonları ekrana kilitleyen Cici Kızlar’ın “delisin”, Ajda Pekkan’ın “Petrol”gibi yarışma şarkılarını?..
Peki ya o tiyatro tarihimize kazınmış “Yedi Kocalı Hürmüz”, “Beyoğlu Beyoğlu”, “Fosforlu Cevriye” gibi dev oyunların unutulmaz müziklerini?..
-Bütün bu unutulmazların tek adı vardı: Atilla Özdemiroğlu!..
Artık yok!.. Ve sevgili Atilla benim için yalnızca dünya çapında bir müzisyen, büyük bir besteci değildi... O aynı zamanda kızım Ümit Su’nun çok sevgili amcası, Lidya’nın, Lara’nın, Yaprak’ın, Sarp’ın sevgili babası, benim her seferinde yeni bir şey öğrendiğim, her defasında hayran kaldığım, dostum, arkadaşım, ağabeyimdi...
-O da diğer yıldızlar gibi, büyük bir tevazu ile kaydı, gitti..
Biliyorum, çok “faşistçe” gelecek belki ama, Aziz Nesin’i, İlhan Selçuk’u, Demirtaş Ceyhun’u, Oktay Akbal’ı, Fikret Kızılok’u,Fikret Otyam’ı ülkenin zaten hep örselenmiş, hep anlaşılamamış bir avuç büyük ustasını bir bir, hangi yaşta olursa olsun yitirdiğimizde hep aynı şeyi düşünürüm:
-Dünyanın başına bela olmuş, insan suretinde pisliklerin hayatlarını, dünyayı güzelleştirenler arasında paylaştıracaksın...
Binyıl yaşayacaklar, kurak iklimlere güzellik aşılayacaklar...
Çok üzgünüm...
Kumarcıyı bile “ak”ladılar ya pes valla!..
Ulaştırma bakanı Binali Bey’in mahdumu, 30 gemi, 17 şirket sahibi Erkan Yıldırım, Singapur’da kumar oynarken yakalandı ya, muhterem yalaka medyada bir telaş, bir panik, o kadar olur yani!.. Bilin bakalım tescilli yanaşmalar önce hangi orijinal fikri ileri sürdü?.
-Sözcü muhabirine bu haberi Cemaat sızdırdı!..
Mumları yatsıya kadar bile yanamadı maalesef; OdaTv gerçeği “şak” diye açıklayıverdi... Sözcü’nün ekonomi muhabiri Taylan Büyükşahin, bir fuar nedeniyle Singapur’daydı. Kaldığı otelin kumarhanesinde mahdum Erkan’ın kumar oynadığı haberini alınca yıldırım gibi gitti deklanşöre bastı ve yılın haberini fotoğrafladı!..
Haa, orada olaya tanıklık eden bir başka muhabir daha vardı; Hürriyet muhabiri Burak Coşan. O da tıpkı arkadaşı gibi aynı fotoğrafı çekti, haberi yaptı ve gazetesine gönderdi... Peki ne oldu? Hürriyet’in bu haberi yayınlamaya yüreği yetmedi!..
Gazetecilikten başka hiç bir alana girmeyen Sözcü gazetesi ile “Sarı Öküzü” feda ettikten sonra gazete olmaktan son sürat uzaklaşan, yazarlarını birer birer “aç kurtların” önüne atmakta beis görmeyen, yandaş gazetecilere sütun açıp Saray’ın ve iktidarın hışmından kurtulabileceği hesaplarına kadar gerileyen Hürriyet arasında bu kadar fark olacaktı tabii...
Hiç sıkılmaları da yok!..
Gelelim yanaşma takımının akıllara seza savunmalarına...
Öncelikle şunu belirtmekte yarar var; kumar oynamak suç değil, ancak her fırsatta kumarın, içkinin ne denli ahlak dışı olduğundan dem vurup, sonrasında bu şekilde yakalanırsanız o takdirde ödenecek bir bedel olacaktır tabii!..
Mahdum Erkan’da işte bu bedeli ödedi. Ancak bizim muhterem yalaka medya mensupları o “cin akıllarıyla” bu durumun üstesinden gelebilmek için neler yazdılar neler... Örneğin “en büyük Türk yazarlarından” Mehmet Barlas’ın televizyon dehası oğlu Cemil aynen şu mesajı attı:
-Binali Yıldırım’a yapılan saldırının asıl hedefi Erdoğan’dır... Türkiye’nin yatırım projeleridir.
Sonra herhalde “yok artık, biraz fazla atmışım” diye düşündü ki, ardından bir mesaj daha attı.:
-Resim doğru mu bilmem.. ama her kumarhaneye giden kumarbaz, her içki içen alkolik değildir...
Tanrı ıslah etsin deyip, Taraf gazetesinin kumpas zamanlarında kullandığı Kurtuluş Tayiz’e bakalım. Muhterem 17-25 aralık üzerinden dahice bir mesaj yazdı:
-Bakan çocukları üzerinden yapılan operasyonların 17-25 Aralık’ta kaldığını sanıyorduk ama meğer devam ediyormuş...
Utanç verici değil mi? Böylece bakan çocuklarının kasalarla, para sayma makinaları ile yakalanmış bile olsa “dokunulmaz” olduğunu da bu muhterem vasıtasıyla öğrenmiş olduk!..
Fatih Şahin isimli zat ise bu türden yıpratmaya yönelik dizayn(ne demekse?) çabalarına karşı birlik mesajı verdi:
-Siyasetin gazete manşetleri ile, mahkeme kararları ile dizayn çabalarının karşısında dimdik durmalıyız.
Cingöz ya, MHP’yi de oyunun içine çekmeye yönelik cinliği mesajın içine yerleştirmeyi ihmal etmiyor!..
Ömer Turan nam şahıs da haberin arkasındaki “operasyonu” anında paylaştı:
-AK partinin en önemli isimlerinden biri olan Binali Yıldırım’a operasyon çekiliyor. Troller görmezlikten geliyor, hatta seviniyorlar...
İktidarın elindeki devasa olanaklarla dahi şöyle ele gelen, doğru dürüst bir adam yetiştirememesinin nedeni gayet net ortada...
-Acıdım valla!..
https://twitter.com/umit_zileli