Yalnızca dört gün sonra, 9 Temmuz’da “Tek adam” rejimi resmen başlayacak...
O gün Cumhurbaşkanı Erdoğan yemin edecek, daha sonra tamamen kendisine bağlı, Meclis kontrol ve denetiminden muaf kabinesini açıklayacak... Aslına bakarsanız Cumhurbaşkanı’nın ilk Kanun Hükmünde Kararnamesi(KHK) ile yeni sistemin inşası başladı bile!..
Öncelikle tüm yasalardaki bakanlar kurulu, başbakan ibareleri “Cumhurbaşkanı” olarak değiştirildi. Yasalardaki “Bakanlık görüşü” uygulaması tarihe karıştı. Artık her konuda tek kişinin verdiği karar “kanun hükmünde” olacak!.. Sözcü gazetesinin dünkü manşetinde gayet güzel anlatılmıştı; aklınıza ne gelirse Cumhurbaşkanı’nın denetimine geçti:
-Fizyoterapistlerden maden hurdalarına, denizlerdeki müsadereden içki tekeline, su baskınlarına karşı korunmadan işçilere ek ödenek yapılmasına, afet yardımına, zeytinciliğin ıslahına kadar tüm yetkiler artık onun elinde!..
Taa, 2007’de ABD İstihbarat Örgütü CIA’nın, zamanın ABD Başkanı’na sunduğu raporda şöyle deniyordu:
-Türkiye’den isteklerimizde sürekli engellerle karşılaşıyoruz. Meclis, yargı, bürokrasi sürekli engel çıkarıyor. Bu ülkenin “Başkanlık sistemine” geçmesi bizi de çok rahatlatacak. Birden fazla odakla uğraşmak yerine bir kişi ile yürütülecek ilişkiler ABD’nin yararına olacak!..
İşte, birkaç güne kadar, yıllar önceki bu dilek hayata geçmiş olacak... Ancak ortalıkta dolaşan iddialar bu devasa yetkilerin bile yetmeyeceği, yeni planlar yapıldığı yönünde... üzerinde çalışma yapılan en önemli plan ise şöyle:
-Halifeliğin geri getirilmesi!..
Halifelik makamı ne işe yarar?..
Halifelik, kaldırıldığı 1924 yılına dek Osmanlı sultanlarının tekelindeydi...
Yavuz Sultan Selim’in 1517 yılında Mısır’ı fethinden sonra Osmanlı’ya geçen halifelik, 407 yıl sonra İkinci Abdülmecid zamanında 3 Mart 1924’te TBMM tarafından kanunla kaldırıldı. 30 Osmanlı padişahi sultan ve halife olarak hüküm sürdü. Yalnızca son halife Abdülmecid padişah değildi...
Halifelik makamı Osmanlı’ya ne kattı sorusu önemli; devlet güçlüyken zaten padişahlık makamı her türlü sorunu çözüyordu. zayıfladığı andan sonra da hiçbir işe yaramadığını tarih bize anlatıyor!..
Örneğin 1. Dünya Savaşı esnasında Almanya safında savaşa katılan Osmanlı’nın sultanı halife olarak Müslüman dünyasına İngilizlere, Fransızlara karşı cihat çağrısında bulunmuş, onlar da cihat bayrağını açmışlardı...
-Ancak gösterilen hedefe değil, bizzat Osmanlı’ya karşı!..
Arap Yarımada’sında, Mısır’da, Kuzey Afrika’da, Yemen’de Türk askeri İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların yanında yer alan Müslüman askerlerle de çarpışmıştı. Ünlü İngiliz casus Lawrence’in anılarını okumanızı hararetle tavsiye ederim!.. Unutmayın Çanakkale’de, İstanbul’u işgal eden sömürgeci birliklerin içinde Müslüman taburları bulunuyordu!..
-İşte, neredeyse yüz yıl sonra getirileceği iddia edilen Halifelik makamı ancak bu kadar işe yarıyordu!..
Tüm ümmetin lideri!..
Geçen gün, bir televizyon programına katılan Liberal Demokrat Parti eski Genel Başkanı Cem Toker, çok ilginç bir iddia ortaya attı:
-Halifeliğin kaldırılmasının 100. yılında “Halifelik Referandumu” yapılacak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan halife olarak ilan edilecek!..
Siyasal İslamcı çevrelerin halifelik makamına duyduğu özlem, geri getirilmesine dair çok sayıda makale, kitap, televizyon programı anımsıyorum yıllar içinde. Ancak parlamenter demokrasinin bitirildiği şu günlerde durumun çok daha ciddi olarak ele alındığı ortada. Hatta çok öncesinden hazırlanıp, müsait zaman beklendiği de çok daha büyük olasılık!.. Cem Toker sözlerini daha da açarak, “Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bitmediğini, bu proje kapsamında İsrail karşıtı İslami hareketleri kontrol altına almak için İsrail’in desteğinde Türkiye’de referandum hazırlıklarının sürdüğünü de” iddia etti!..
-Kısacası Erdoğan İslam ümmetinin yeni halifesi olacak!..
Hesap bu!.. Halifelik 1924’te kaldırıldı... Yüzüncü yıl 2024’te... Yani Erdoğan’ın ilk başkanlık süresinin sona erişinden bir yıl sonra!.. Bu durumda 5 yıllık süreçte “İkinci Başkanlık” meselesinin de gayet uygun kıvama getirileceği, 2023’te Cumhuriyet rejiminin iyice gömüleceği, Erdoğan’ın taa 2003’te Malezya’da bir gazeteciye söylediği “Türkiye zaten bir İslam Cumhuriyetidir!” sözlerinin hayata geçirileceği öngörülüyor...
Kısacası senaryo hazır, destekçiler hazır, planlar hazır; geriye yalnızca Türk halkının durumu kabullenmesi kalıyor... Aynen 100 yıl önce olduğu gibi!.. Bakalım güçlü destekçilerin sponsorluğunda bu iş nerelere uzanacak?
-O zaman kursaklarında kalmıştı; bu kez Cumhuriyet’e olan100 yıllık hınç alınabilecek mi?!
https://twitter.com/umit_zileli