HDP SAMİMİ DEĞİL

Türkiye 24 Temmuz'dan bu yana süren operasyonları tartışıyor.

Hükümet, operasyonların süreceğini belirterek PKK'ya karşı tavır koyuyor.

Bir başka kesim operasyonları desteklerken, terörün bu boyuta gelmesinin sorumlusunun hükümet olduğunu belirtiyor.

İçinde çözüm sürecinin destekçisi ve hatta planlayıcıları da dahil olmak üzere bir kesim HDP ile aynı söylemde, operasyonların sorumlusunun Cumhurbaşkanı olduğunu, bir an önce masaya dönülmesini istiyor.

İlginçtir 7 Kasım'da ateşkesi bitiriyoruz deyip de 24 Temmuz'daki operasyonlarla birlikte fena tokatlanınca “ABD bizi yeniden masaya otursun” diyen terör örgütü PKK yöneticileri de aynı söylem içinde.

Tablo böyleyken HDP'nin samimiyetini ele almak isterim.

Çünkü 7 Haziran'dan sonra “cici çocuk” havaları sona eren, sözü Kandil'e bırakan, ancak TSK vurmaya başlayınca yeniden sahne alan HDP “barış” çağrısında samimi mi, bunu anlamak gerekir diye düşünüyorum.

Aydınlık'ın yayımladığı yazı dizisinde Çözüm Süreci'nde PKK'nın çok sayıda saldırısı olduğu, bu saldırılarda 22'si asker olmak üzere 40'a yakın güvenlik görevlisinin şehit olduğu bilgisi paylaşılıyordu.

Arşivleri taradım.

HDP hiçbir zaman bu saldırılarla ilgili tavır koymamış.

Tam tersine, “Devlet PKK'nın taleplerini kabul etsin” yönünde açıklamalar yer alıyor. Yani saldırıları haklı görüyor.

Örneğin Emre As denen gencecik Teğmen'in şehit edildiğinde HDP yöneticileri PKK'yı eleştirmemiş.

Korucu Nihat Çaprak direğe bağlanıp şehit edilirken HDP “Masadayken bu da yapılmaz” dememiş.

Bitlis'in Tatvan ilçesinde HDP'li siyasetçilerin yolsuzluğunu belgeleyen 75 yaşındaki Tello Uçak'ın PKK tarafından katledilmesi çok demokratik HDP'liler tarafından eleştirilmemiş.

Yüksekova'da 3 tane gencecik asker sokak ortasında adeta vahşice ve alçakça infaz edilirken HDP'lilerden yine ses çıkarmamış.

16 yaşında bir genç Yasin Börü, kurban eti dağıtırken yine alçakça, vahşice katledilirken Selahattin Demirtaş “PKK sen napıyorsun. Bodrum ile Cizre uzak değil. Bunun hesabı sorulur” dememiş.

Yani siz, ben, biz yani Türküyle Kürdüyle millet katledilirken Selehattin Demirtaş'ın ve bilimum hempalarının sesi hiç mi hiç çıkmamış.

Şimdi PKK'lılar darbe yemeye başlayınca “Barış masası yeniden kurulsun” demeye başlamışlar.

Aslında Selahattin Demirtaş beni şaşırtmıyor.

Öcalan'dan tehdidi yiyince susan, Güneydoğu'daki mitinglerde “Alışın, biz daha Önder Apo'nun heykelini dikeceğiz heykelini” diye konuşan ama seçim öncesi “Cici, sazcı çocuk” havalarında propagandası yapan bir Selahattin Demirtaş var.

Yine de soralım derim:

Yazık değil mi size oy veren insanlara.

Yazık değil mi, size gönül verenlere.

O insanlar size oylarını siz kanlı bir terörü savunasınız diye mi verdi?

Sizin savunduğunuz teröristler yüzünden bizler Ceylan Önkolların, Uğur Kaymazların yasını tutamadık, yanlış olanı eleştiremedik.

HDP içindeki samimi insanlara da sesleniyorum.

Eleştirilecek bir uygulama, baskı varsa sonuna kadar gelin beraber ses verelim.

Ama terörün safında yer alırsanız, yarın sizler de yalnız kalırsınız.