ÇOK GÜLDÜM
İşin iyice suyunu çıkardılar
Tarikatçı Türkiye gazetesinin dünkü manşetini hatırlıyorsunuz değil mi?
Zaten burada da yazmıştım, güya iş varmış ama bizim şımarık millet iş beğenmiyormuş.
Öyle ki bir tersane 8 bin lira maaşla adam arıyormuş ama millet burun kıvırıp gelmiyormuş.
Bir de ayakkabıcı bulmuşlardı o da 8 bin lira maaş veriyormuş ama giden yokmuş.
Bu yüzden ihracat yapanlar zordaymış, mal yetiştiremiyorlarmış ama elaman sıkıntısı yüzünden ülkemizin döviz kazancı azalıyormuş.
Okuyan da zanneder ki bu gazete, çalışanlarına 10 bin 15 bin lira maaş ödüyor.
O manşeti attığı sırada acaba kendi gazetesinde kaç kişi var 8 bin lira ve üstü maaş alan.
Yalan dolan haber yapınca böyle oluyor.
O gazetede çalışanların bile haberi gördükleri an koşup o 8 bin liralık maaş için başvuruda bulunmaları gerek aslında.
Ancak bu neyi gösteriyor biliyor musunuz?
Yandaş medyada pil bitti artık.
Atacak kurşunları kalmadı.
Aldıkları paraları hak etmek için iktidara yalakalık yapmak zorundalar ama artık beyinleri de durdu.
Bakın dün Yeni Şafak Gazetesi de evlere şenlik bir başlıkla çıktı.
Erdoğan’ın 19 yıllık iktidarı sırasında, dolar 6.5 kat artmış.
Oysa Erdoğan önceki 20 yılda 11 bin 822 kat artmış.
Ekonomi mi bilmiyorlar?
Aritmetikten mi anlamıyorlar?
Hiç mi dolar hesabı yapmadılar?
Paradan 6 tane sıfır atıldığını da unutuyorlar.
Aslında unutmuyorlar.
Hep yapılan bir numarayı yine yapıyorlar.
Hani iktidar verdiğini anlatırken 6 sıfırlı eski para birimini kullanıyor ya, işte aynısı.
Erdoğan bazen meydanlarda esip gürler;
“Biiiz” der “Bu şehre tam 5 trilyon liralık yaktırıp yaptık.”
Millet ne bilsen “Yaşa, var ol” sesleri birbirine karışır.
Oysa 6 sıfır atıldığında yapılan hizmet beş milyon liralıktır.
Olsun, millet o sırada anlamadı ya, varsın beş trilyon sansın, ayrıca zaten o avuçlarını patlatıncaya kadar alkışlayanların para hesabı bildikleri de yok, çünkü ceplerinde para yok.
Dolardaki 11 bin kat artış da bu hesap işte.
Yaşı tutanlar biliyor ne olduğunu.
12 Eylül darbesinin iktidara taşıdığı Turgut Özal, “enflasyonla büyüme” yolunu seçmişti.
Yüksek enflasyon yüksek döviz kuru ile kalkınma modeli oluşturmuş ve “Türkiye’yi çağ atlatmakla” övünmüştü.
Ancak bu ekonomik yöntem tıpkı saadet zinciri gibiydi ve sonunda duvara toslamıştı.
Şimdi bu iktidar 19 yılda, doların 6.5 kat değerlendiğini söylüyor ve eskisi için de anormal ve rakam sunuyor kamuoyuna.
O halde o 6.5’in yanına koyalım bakalım 6 tane sıfır.
Ne oldu o zaman?
İsterseniz daha anlaşılır biçimde anlatayım. Erdoğan geldiğinde; dolar, 1 milyon 600 bin liraydı. 6 tane sıfır attık, oldu sana 1.6 lira. Şimdi dolar 11 lira. Koyun yanına 6 tane sıfır.
Oldu mu canım?
Hem milleti salak yerine koşuyorlar hem de cehaletlerini (çaresizliklerini) sergiliyorlar.
YENİ ÖĞRENDİM
Zaten o işte çalışanlar 8 binin üzerinde kazanırmış
Türkiye isimli tarikat gazetesinin dünkü manşetini eleştirmiştim dünkü yazımda.
Gazetenin dediği gibi, millet iş beğenmediği için bu maaşı kabul etmiyor değil, ortalıkta bu tür işler için nitelikli eleman bulunmadığını için eleman sıkıntısı çekildiğini belirtmiştim.
Ama sorun sadece bu da değilmiş.
Bir mühendis dostum aradı dün sabah. “Can Kardeşim, sen o 8 bin liralık işin ne olduğunu biliyor musun?” diye sordu.
Elbette bilmiyorum, tersane işinden ne anların.
“Anlatayım o zaman” dedi.
Tersanelerin aradığı işçiler, “sertifikalı” işçilermiş.
Mühendis dostum, “Bu kaynakçılar özel eğitimden sonra sınavdan geçer.
Röntgeni çekilip kalite kontrolü yapılan garantili kaynak yaparlar. Doğalgaz ana hatlarında sanayi buhar ve kimyasal tesislerde de çalışırlar. Çok zor koşullar altında yaparlar işleri” dedi.
Sonra da “Bu işçiler bizden bile fazla kazanırlar. Genelde kaynak başı ücret ile çalışırlar. 8 bin sabit maaşla kaynakçı bulamazsınız. Sallasan kolun mühendise çarpar ama yeteri kadar sertifikalı kaynakçı yok. O nedenle aranan meslektir. Sertifikasız kaynakçı bile 8 bin liraya çalışmaz.”
KOMİK
Salaklık diyeceğim ama ayıp olacak
Dolar neden yükselmiş biliyor musunuz?
Amerika’nın sözünü dinlemediğimiz içinmiş.
Amerika “Doğu Akdeniz’den çık” diyormuş ama Erdoğan dinlemiyormuş.
Amerika “Libya’ya girme sakın” demiş Erdoğan “Önce bizim güvenliğimiz” demiş ve girmiş Libya’ya.
Amerika “Sakın Katar’da üs kurma, burada bir tek ben olacağım” demiş “Erdoğan “Ben de süper gücüm” demiş.
Amerika “Karadeniz’de doğalgaz aramaya kalkma” demiş “Erdoğan “Benim milletim neyle ısınacak?” diyerek Karadeniz’den doğalgaz çıkarmış.
Amerika “Suriye’ye girme” demiş, ama Erdoğan “Sana ne?” diyerek girmiş Suriye’ye.
Vallahi aynen böyle söylüyorlar.
Oysa yukarıda sayılan ne varsa Amerika talimatıyla yapıldı.
Buna karşı artık iyice çığırından çıkan yandaş medya çaresizlik için ne yapacağını bilemez halde çırpınıyor ve birbirinden aptalca, birbirinden komik ekonomik önerilerde bulunuyor.
İşte bunlardan biri aynen şunu yazmış;
Doğu Akdeniz’den çekiliyoruz açıklaması yaparsak; Dolar 9.50 TL…
Libya’dan çekiliyoruz dersek; Dolar 9 TL…
Katar’dan ve Afrika’dan çekiliyoruz desek; Dolar 8.75 TL…
Karadeniz’de doğalgaz aramasını durduruyoruz açıklamasını yaparsak; Dolar 8.50 TL…
Suriye’den çekiliyoruz dersek; Dolar 8.25 TL…
Dikkat ettiniz değil mi, düşüre düşüre ancak 8.25’e kadar düşürebilmiş.
Neden?
Nedenini etkili bir AKP’liden dinledim.
Aynen şunu söyledi; “Doların gerçek fiyatı 8-8.5 lira arası. Üstü bizimkilerin iş bilmezliğinden ve komplekslerinden oluştu.”
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Bir gariban vatandaşın aylar süren mücadelesi ve hüsranı
Trabzon’da çok başarılı gazetecilik yapan Kenan Aydoğdu dostum aradı, “Bir vatandaşın çilesini sana aktarmak isterim, ilgilenir misin?” diye sordu.
Kendi bölgelerinde yayın yapmışlar ama sonuç çıkmıyormuş bir türlü.
Ali Aydın adlı vatandaş Trabzon Düzköy’de evinin yolu olmadığını belirterek bu yılın şubat ayında Büyükşehir Belediyesi’ne, Valiliğe ve kendi İlçe Kaymakamlığı’na başvurmuş.
Üçü de “Bu bizim işimiz değil, İlçe Belediyesi’ne gidin” demişler.
Ancak Kaymakamlık iyi niyetli çıkıp Düzköy Belediyesi’ne resmi bir yazı yazmış.
Sonuç yok.
Bu kez AKP Düzköy İlçe Başkanlığı’na gitmiş.
Biraz dinlemişler sonra başlarından savmışlar.
Ama gariban vatandaş Ali Aydın yılmamış, mücadelesini sürdürmüş.
Bakmış olmuyor karayollarına gitmiş.
Yetkililer “Buraya çok sık gelme biz seni ararız” demişler.
Üstelik “O kadar yere gitmene de gerek yoktu” diye uyarmışlar.
Sonuç yine yok.
Şimdi bu vatandaş isyan ediyor; “Bir vatandaş olarak sorumlu davrandım, her yere gittim, dilekçelerimi yazdım verdim, ama gariban olunca kimse dönüp yüzüne bakmıyor insanın, bu hak mı şimdi, bari bir cevap alabilsem.”
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Gül Erda’dan “Kadına şiddeti farkındalık günü” konseri
Televizyonların yıldızıydı bir dönem.
Hem sesiyle hem fiziğiyle milleti ekrana kitlerdi.
Sonra çekildi bir kenara.
Kendini daha çok müzik çalışmalarına verdi.
Albümler hazırlıyor yine.
Gül Erda’dan söz ediyorum.
Uzun yıllara dayanan dostluğumuz ve arkadaşlığımız hiç bitmedi.
Geçen hafta aradı, “Çok özel bir günde konser veriyorum” dedi.
25 Kasım günü, yani bu çarşamba Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde sahne alacakmış.
25 Kasım’ın özelliği şu; Tüm dünya bu günü “kadına şiddeti farkındalık günü” olarak kabul etti.
Konser saat 20.00’de başlayacakmış.
İBB’nin düzenlediği konsere giriş ücretsiz.
Gül Erda, 2011 yılında da sahneye yüzü sanki dayak yemiş gibi makyajlı olarak çıkmıştı.
Kadına şiddet konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyordu.
Belli ki o yöndeki çalışmaları ve idealleri hiç değişmemiş.
“Kadınlardan çok erkeklerin bu konsere gelmesini istiyorum” dedi Gül Erda, “Çünkü farkındalık onlardan başlayacak.”
Vakti olanlar ve Gül Erda’yı özleyenlere “Buyurun gidin” diyorum.
https://twitter.com/can_atakli_