İTTİFAK veya SİYASETİN SEFALETİ

Aylardan beri AKP ve MHP arasında gerek liderler, gerekse heyetler düzeyinde yapılan görüşmeler anlaşmayla sonuçlanmış, hazırlanan ortak metin TBMM’ye sunularak yasalaşmıştır.

Bu iki partiyi günümüzde bir araya getiren ortak neden, çaresizlikleridir. Çünkü AKP iktidardan, MHP ise muhalefetten düşmüştür artık.

AKP, 16 yıllık iktidarında terörle mücadelede başarısız olmuştur; yargıyı siyasallaştırmış; eğitimi çağın - bilimin dışına itmiş; ekonomiyi batırmış; sağlığı tıkamış; uygar dünyadan kopmuş, uzaklaşmış; özgür basını, hür düşünceyi susturmuş; bilim insanlarını, gazetecileri hapse atmıştır. Buna bir de çocuk istismarını, kadın cinayetlerini, işçi ölümlerini, yok olan tarım arazilerini, biten hayvancılığı, kapanan işyerlerini vs. ilave edin, 16 yılın sonundaki iktidar fotoğrafı ortaya çıkar.

Bugün her yaştan, her meslekten, her sınıftan vatandaşımız yurt dışına çıkıp, oralarda yaşamanın yollarını aramaktadır. İktidar uyguladığı yanlış politikalarla, geçmişte huzur, denge ve güven ülkesi olan ülkemizi bugün tüm dünyayla gerilim yaşar hale getirmiştir. Ne Ortadoğu’da, ne Avrupa’da, ne Amerika kıtasında dost ülke kalmıştır,  Arap ülkeleri arasında bile.

Bugün iktidar her kademede metal yorgunluğu ve obezite ile maluldür. Bu gerçeği iktidarın yetkilileri de görmüş, sonunda ittifak arayışına girmiş, MHP’ye başvurmuştur. Geçmişte koalisyon sözcüğünden müthiş tedirgin oldukları için, “yerli ve milli” olsun diye ittifaka sığınmışlardır.

MHP’ye gelince… Siyasal, toplumsal, ekonomik hiçbir proje ortaya koyamamıştır. 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden sonra iktidar ortağı olma şansını elinin tersiyle ittikten sonra siyasi kimliğini de büyük ölçüde yitirmiştir. O günden beri de muhalefete muhalefet etmeyi muhalefet sayan cılız, etkisiz bir partidir. Dahası yıkılmış, parçalanmış, dağılmıştır. Baraj sorunu da kapıya dayanınca, MHP yönetimi iktidara dayanmış, yamanmıştır.

Bu ittifak ve müttefikler, bilhassa iktidar partisini tatmin etmemiştir. Geçmişte, birlikte hareket ettiği bazı partilerin peşine düşmüştür. Kabul eden de vardır, reddeden de.  

Görünen odur ki, iktidarın düşü kâbusa dönmüştür. Yandaş basında bile yer yer isyanlar, sadık kamuoyu araştırmacılarında bile kaygılar vardır. İktidar şimdi sadakat, itaat, menfaat ekseninde iltihaklar aramaktadır.

Bütün bu çarpıklıklar ve olumsuzluklar ortamında ülkemiz önümüzde ne zaman ve nasıl yapılacağı belirsiz bir seçime gidecektir. Olağanüstü Hal (OHAL) çerçevesinde Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetilen ülkemizde bunalım yaşanmaktadır. Yurttaş, günün 24 saati, 40 kanalda nutuk dinlemekten yorgun düşmüş, enerjisini kaybetmiştir. Yaşama dair güzellikler aramaktadır. 

Ülkemizin müttefik değil, muktedir yönetime ihtiyacı vardır.