SON YAPRAK!

Başlık O. Henry takma adıyla ünlü Amerikalı öykü yazarının eserlerinden birinin adı. Hacmi küçük, sayfaları az, fakat anlamı, etkisi büyük ve derin beş öykü var o kitapçıkta.

Yıllar önce o öykülerin filmini görmüştüm. İlginçtir her öykünün başlangıcında uzun boyu, kısa kesilmiş saçı, sağlıklı görünümüyle büyük bir kitaplığın önünde filmleri ünlü yazar J. Steinbeck tanıtıyordu. Filmlerin birinde nişan yüzüğü alabilmek için saçlarını kesip satan bir sevgili, bir başkasında ise çok kısa bir rolle M. Monroe vardı. Etkileyici filmlerdi unutamam…

Son Yaprak adlı öykünün konusu ise kısaca şöyle; hasta yatağından bahçedeki kocaman bir ağacı izleyen genç bir kız var. Hemen hemen her gün, günün ışımasından akşamın karanlığına kadar o kocaman ağacın iri iri yapraklarını seyretmektedir odasının penceresinden. Hayata bağlılığı, şifa umudu, gelecekten beklentisi o ağacın yapraklarındadır adeta. Hayallerini süslüyor, yakınmalarını azaltıyordu sanki o yapraklar…

Bir sabah karlı fırtınalı bir tipiyle uyanır. O koca ağaç sallanmakta, o iri yapraklar üçer beşer savrulmaktadır. Saatler kısalıyor, düşen yapraklar çoğalıyor, sonunda tek bir iri yaprak kalmıştır yaşlı ağacın bir dalında kocaman. SON YAPRAK…

Akşamın aydınlığı bitmiş, geçinin karanlığı başlamıştır. O gece bir duyarlı yürek, bir usta el kar yığınlarına bata çıka geceleyin düşüveren o son yaprağı da bulmuş, o yaşlı ağacını kırılan dallarına tırmanarak aynı dala iliştirmiştir canı pahasına…

Genç kız ertesi gün perdeleri açtırdığında o son yaprak o ağacın dalında idi yine. Mutluydu…

Sözcü Gazetesi’nin 29 Ekim 2018 günkü sayısında Deniz Ayhan yazdı. Ankara’da Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bahçesinin 5 bin dönümlük alanına 2500 kişilik camii yapılacakmış. 10 milyon TL maliyet bedeli ödenerek!

Hastane hekimiyle ve bütün çalışanlarıyla hastalarını tedavi eden, teskin eden, teselli eden, onlara umut telkin eden bir sağlık kurumudur. Yaşamı, sağlığı amaç edinir. Ölümü, ahireti değil!

Ülkemiz en çok camii olan Müslüman ülkedir sanırım. Hastane bahçelerini güllerle, çiçeklerle, lalelerle ve de iri asla yapraklarıyla süsleyelim. Hastalara umut aşılayalım, yaşama sevinci verelim. Hastanenin bahçesini havuzlar yapalım, fıskiyeler yerleştirelim, nilüferler yayılsın oralara. Banklarda oturan hastalar, huzurla keyifle izlesinler çevreyi kuş sesleri arasında…

O yeşillikler, o çiçekler, o yapraklar yaşamın umudu, hayallerin süsüdür. Hastane bahçeleri camii yapılacak en son mekândır diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum?