“KARINIZI ÇOCUKLARINIZI NASIL KORUYACAKSINIZ BİZDEN?”

Bu ülkede korona virüsünden çok daha vahim, çok daha korkutucu, çok daha vahşi bir oyun oynanıyor…

Ekonomide kötü gidişin, yönetimdeki fahiş hataların, günahların ortalığa dökülmesini önlemek adına akılalmaz hayali senaryolar yaratıyor iktidar ve küçük ortağı!.. “Dolar uçuyor” diyorsunuz, “Milli birlik” diyorlar, “insanlar aç, yoksul, perişan” diyorsunuz, “darbeci, hain” diye koro halinde haykırıyorlar, “Merkez Bankası’nda döviz kalmadı” diyorsunuz, “Bayrak inmez, ezan susmaz” sloganına sarılıyorlar…

Milli birlik diye haykıran iktidar ve kuyrukçuları, en ayrımcı, ötekileştirici, düşmanlaştırıcı itham ve iftiraları kullanmaktan zerre kadar çekinmiyorlar!

Öyle olunca ne oluyor peki? Ne kadar habis ruhlu, boğazına dek zifire batmış karanlık tip varsa, ortalığa dökülüp, en vahşi tehditleri hiç çekinmeden yapabiliyor; sosyal medyadan, televizyonlardan, hangi mecrayı bulurlarsa oradan “konu, komşu, çoluk, çocuk” demeden ölüm naraları atabiliyorlar! “O zaman ne oluyor peki?” diye bir soru aklınıza gelebilir…

Koca bir hiç!..

Söyleyen söylediğiyle de kalmıyor, bir de gayet fütursuz bir şekilde tekrarlıyor iğrenç tehditlerini! Bazıları şöyle bir savcılığa çağrılıyor, ifade veriyor, serbest bırakılıyor işte o kadar!

Komşularını bile ölüm listesine alan habis ruh!..

Bunlardan biri, geçenlerde yandaş Ülke TV ekranında, bir programın konuğuydu…

Sevda Noyan isimli bu kadın, “Arafta Sorular” programının sunucusu Esra Elönü’nün bir sorusunu bakın nasıl yanıtladı:

15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediğimizi yapamadık. Boş bulunduk. Ayaklarını denk alsınlar. Biz ailece hazırız.  Bizim sitede hala üç, beş var. Benim listem hazır!

Maalesef “yazar” sıfatını kullanan bu kadın, hazırladığı “ölüm listesini” anlatıyor, o listede kendi oturduğu siteden insanların da bulunduğunu hiç utanıp sıkılmadan açıklıyor, sunucu sıfatlı diğer kadın ise sırıtkan bir ifadeyle “Dört ayaklarını da denk alsınlar!” diyerek bu durumu adeta kutsuyordu…

Bu şahsiyet, sözleri büyük tepki çekince, “Kimi üzdüysem özür dilerim” diye yalandan bir açıklama yaptıktan sonra Cüneyt Özdemir’in kişisel YouTube programında bu ölüm listesini nasıl gerçekleştireceğini ise şöyle anlatıyordu:

İlla ki silahtan bahsetmiyoruz, ruhen hazırlıklıyız, silah da gerekir, silah da olur gerekirse!

Ulusal yayın yapan bir TV kanalında iki kadın, adeta sinek öldürmekten söz eder gibi insanları yok etmeyi konuşuyordu!..

Şu bayağılığa, şu zifiri ruhlara bakar mısınız?!.

Bir aşağılık provokatörün kapkara tehditleri!

Maalesef bayağının da bayağısı, zifirin de zifiri var!

Adı Fatih Tezcan, sabıka kaydında yok yok! Atatürk’e, Cumhuriyete en ağır hakaretleri yapan, yakın tarihle ilgili en alçakça yalanları uyduran, deyim yerindeyse “herif-i naşerif”in teki!.. Üstelik korkak zibidinin de biri; daha geçenlerde sosyal medya hesabından Atatürk’e hakaret ettiği için hakim karşısına çıkarıldı ve duruşmada hakiminin gözlerinin içine baka baka ne dedi biliyor musunuz? Buyrun okuyun:

Atatürk’e hakaret edene kadar bana hakaret edin, daha iyidir, kabulümdür. Mustafa Kemal’e küfür veya hakaret etmek Müslümanın öncelikle kendi davasına ihanetidir!

İşte bu nesebi bozuk, haysiyetsiz herif, YouTube kanalında paylaştığı videoda aynen şu cümleyi kurdu:

Biz bir daha sokağa çıkarsak eğer kimleri toplayacağız, listelerden haberiniz var mı sizin, ailenizi nasıl koruyacaksınız?..

Nasıl, müthiş değil mi! Daha bitmedi, kötü gidişatı gözlerden uzak tutmak için iktidarın ortaya attığı “sözde darbe” senaryosunu bir “kılıç” gibi kullanarak şu tehdidi de yapıştırdı:

Tayyip Erdoğan’ı devireceğiz, idam edeceğiz diyosunuz. Karınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız bizden? Erdoğan’ın bir damla kanına milyonlarca kan dökülür bu ülkede!..

İşte böyle; bu habis ruhların, toplumun korku içine sokulması, baskı altına alınması için tasarlanan senaryoda gördükleri işlevin fotoğrafıdır bu…

Gerçekten elem verici, gerçekten çok yazık!

https://twitter.com/umit_zileli