Yıllardan beri ülkede olup biten her şeyi batılıların hazımsızlığına bağlama modası ve düşüncesi var ya! İşte o yargı ve suçlama hız kesmeden devam ediyor. 14 yıldır ülkeyi, 22 yıldır İstanbul’u yöneten ekip bazen özür dileyerek, sık sık helalleşerek, en çok da bağırarak gemisini yüzdürüyor!
Ancak lafla peynir gemisi yürüyor mu, ya da yüzüyor mu? Şimdi ona bakalım!
Erdoğan; “2018’de dünyanın 1 numaralı hava limanının ilk etabının açılışını yapacağız. Bundan dolayı çatlıyorlar, patlıyorlar!” diyor.
Başbakan; “14 yılda Türkiye’yi üçe katladık. Darbe girişimlerini yerle bir ettik” diyor.
Adalet Bakanı “Türkiye, huzur adası olma vasfını koruyor” diyor.
Milli Eğitim Bakanı; “15 Temmuz’larda hadi sokağa çıkıyoruz denilince, sokağa çıkacak nesiller yetiştirmenin gayreti içindeyiz” diyor.
Eee bu tabloyu, bu Türkiye’yi ve bu ekibi batılı kıskanır, yetinmez patlar ve çatlar tabii!
Ölüm, savaş, darbe, terör, patlama, şehit haberleriyle geçen bir ömür. Mırın kırın, kem küm, ebelek gübelek ve lafı eğip bükerek yapılan klişe açıklamalarla yönetilen bir ülke. Aklıselimin; “Tüm enerjisini, zamanını, bütçesini, işgücünü FETÖ’ye ayıranlara, ülke buraya nasıl sürüklendi” sorusuna yanıt alamadığı bir süreç. Üçe katlanan Türkiye’de, 70 bin kişinin açığa alındığı, 32 bin kişinin tutuklandığı bir ortam.
“Bizi viraneye çevirdiler” diyen Bekir Coşkun’dan ilham alıp yürürsek, kimyası bozulan, genetiğiyle oynanan, virüs bulaştırılan, fabrika ayarları bozulan bir ülkeyi kıskanırlar tabii!
Günün her saati nefret, kin, hiddet, dehşetle yatıp kalkan bir ülke, konuları devamlı masaya yatırıp ama bir türlü kaldıramayan bir ülke, batıyı kıskançlıktan çatlatır da patlatır da!
Biraz Suriye, az biraz PKK, yok hükmündeki ülke sorunları, durmadan FETÖ! Sorunlar kaynayıp gidiyor, günler geçiyor, enerji bitiyor, ekonomik kriz, işsizlik büyüyor, eğitimli eğitimsiz kuyruklar uzuyor, toplum geriliyor, işsizlik alev olup yakıyor ve 12 kişinin alınacağı temizlik kadrosuna 2500 kişi başvuruyor. Bu ülkeyi batı kıskanmasın ne yapsın?
500 bin öğretmenin atama beklediği, 140 öğrenciye 1 öğretmenin ders anlattığı, 1 sırada 5 kişinin oturduğu, elektrik ve suyun olmadığı Siverek’te ki eğitim öğretimi, yeni öğretim yılına kitapsız ve öğretmensiz başlayan okulları bunu başarı diyen sunan eğitim sistemini batı niye kıskanmasın ki?
5 milyon ilkokul, 5 milyonu aşkın orta ve lise dâhil olmak üzere 25 milyon öğrencinin olduğu ülkemizde; öğretmen var okul yok, okul var öğretmen yok, her ikisi var öğrenci yok, öğrenci- öğretmen- okul üçlüsü var eğitim sistemi yapboz! İlgili bakanı ara ki bulasın! 58 ders kitabı sakıncalı. 50 bin öğretmen açığa alınmış. “Proje okul” adı altında 155 okulun içleri boşaltılmış. Batı bunu kıskanır tabii!
Yoksulluk sınırının 4 bin lirayı aştığı, doların fren tutmadığı, işsiz gençlikte dünya liderliğimizi, her ay ortalama 30 kadının sevdikleri tarafından öldürüldüğü ülkemizi batı kıskansın tabii!
Cumhuriyetle hesaplaşmayı, bitmeyen nefreti, sözü döndürüp dolaştırıp Atatürk ve yol arkadaşlarına getirmeyi, böylece toplumu bizden olanlar ve olmayanlar diye ayrıştırmada ki başarıyı batı kıskanır tabii!
Cerablus, Musul, Rakka, El Bab, Menbic, Esad takıntısı, mezhep odaklı dış politikada yakaladığımız üstün başarıyı, stratejik derinliği, hiç komşuyu- sıfır sorunu(!), OHAL’le yönetilen ülkemizi, kanun hükmünde kararnamelerle idare edilen Türkiye’yi batı kıskanır tabi!
Ve dünyanın en zengin ve en yoksul ülkelerinde bile tasarruf tedbirleri konuşulurken, Fransa ödenekleri kısıtlayıp, Nijerya uçakları satışa çıkarırken, bizim Abdullah Gül’e 55 koruma, 45 personel, 18 araç tahsis etmemizi, Ahmet Davutoğlu’na 34 araç, 108 personel tahsis etmemizi, Beştepe’nin ağız uçuklatan masrafını elbette kıskanır!
Ey Fransa! Ey Nijerya! Ey Irak! Sen bizdeki heybeti, zenginliği, şaşaayı gör, ders al, yoksa da Erdoğan’ın deyimiyle hem patla hem de çatla…