MİLLİ İRADE 

23 Nisan 1920’de açılan TBMM üyelerinin mesleklerine göre dağılımı şöyledir. 

115 memur, emekli. 
61 sarıklı hoca.
51 kumandan, subay.
46 çiftçi.
36 tüccar.
20 avukat.
15 doktor.
10 aşiret reisi, ağa.
8 tarikat şeyhi.
6 gazeteci. 
2 mühendis.

(Kaynak: Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, Remzi Yayınevi, 1967, Cilt 1)

Ulusal Kurtuluş Savaşımızı yöneten o meclis, bir Cuma günü tekbirlerle, dualarla açılmasına rağmen, iki sene sonra, saltanatı tasfiye etmiştir. Açılışından 3 sene sonra Cumhuriyet’i ilan etmiş, 4 sene sonra da hilafeti lağvetmiştir. Bu büyük mucizenin ruhu, özü Mustafa Kemal Paşa’nın “MECLİS; BİR NAZARİYE DEĞİL, BİR HAKİKATTİR VE HAKİKATLERİN EN BÜYÜĞÜDÜR” sözündeki gerçektir. 

Anadolu’nun batıdan doğuya, güneyden kuzeye doğru işgali sürerken, öncelikle bir millet meclisi oluşturma fikri Mustafa Kemal’in dehasının en somut örneğidir. Zira Meclis, toplumun her kesiminin dil, din, etnik köken, mezhep farklılıklarını aşan milli bir tutum ve siyasal bir bilinçle temsil edildiği kurumdur. Ancak o tavır ve bilinç sayesinde ülke bölünmez bütünlük kazanır. O sayede Meclis milli olur, büyük olur. Aksi halde Meclis’in milliliği, yüceliği, büyüklüğü tartışılır. 

Çok partili hayata geçişimizde Birinci Meclis’in büyük etkisi vardır. Tek parti iktidarını çok partili hayata zorlayan uluslararası gelişmelerin yanı sıra, 1940’lı yılların Meclis’inde, 1920 yılının üyelerinin olduğunu da unutmamak gerekir. Başta İsmet İnönü ve Celal Bayar olmak üzere Birinci Meclis’te de görev yapmış üyelerin çokluğu, önemli bir deneyimin, birikimin ve devamlılığın yansımasıdır. 

TBMM’nin açılışından 98 yıl sonra, yine bir genel seçimle meclisi yenilemenin heyecanı içindeyiz. Siyasi partiler ittifaklar kuruyorlar. Mevcut meclisin üçüncü partisini bu gelişmelerin dışında tutma eğilimi görülüyor. Yakın geçmişte yapılan genel seçimlerde halkımız iradesini TBMM’ye taşımış, muhalefet partilerine bir koalisyon hükümeti kurma olanağı vermişti. Ne var ki bir kısım siyasilerin kısa ve kısır yargıları, bu güzel fırsatın gerçeğe dönüşmesini engelledi. 2018’de yeni bir seçime girerken, bugün yine aynı rollerin tekrar edildiğini görüyoruz. 

Sözün Özü: Bu yıl seçime girecek siyasi partilerimizin, 1920’nin Meclis’inden öğrenecekleri çok örnek var. Milli Egemenlik, Milli İrade ve Milli Meclis kavramları üzerinde düşünmek, bunları önemsemek gerekir.