MISIR RESİM SANATINDAN, TÜRK MİNYATÜR SANATINA YOLCULUK…

Evrensel yaşam modelleri insanoğlunun gelişmesine ve üretmesine neden olmuştur. Bunda sanatın katkısı büyüktür. Sanatın çizgisel gücü düşünce ve fikir ile birleştiği zaman inanç, kültür ve bilime öncülük etmiş olması kaçınılmazdır. Bunun en güzel örneğini Mısır sanatında görmek mümkündür. M.Ö. 31 ile M.S. 4.yüzyıl arasını kapsayan dönemlerde üretilmiş sanat akımı sonraki dönemlerde diğer uygarlılara öncülük edecek ayrıca kılavuzluk edecek konuma getirmiştir.

Mısır resimleri totem özelliği taşır. Özgür estetik değerler yerine yaşam-ölüm üzerine temsili özelliği vardır. Mısırlı sanatçılar inanç sistemleri ve yaşam tarzları nedeni ile bir sanat merkezi anlayışı ile uyması gereken kurallar neticesinde üretmişlerdir. Resim, heykel gibi sanat alanlarında insan tasvirlerinde cepheden, göğüs profilden yuvarlak, dolgun yüzler ve bacaklar, duygu ifadesi verilmeyen bakış ve ifade ile resmedilmiştir. Mısırlılar bu anlamda kendi perspektiflerini kullanmışlardır. Bunun sebebi var olan şeyleri değil öte dünyanın gerçeğinin ötesine geçerek maddi olmayan bir simge olarak topluma mesaj verme çabasıdır. Bu ekole “ters perspektif” adını verebiliriz. Matematik ve geometrinin çıkış noktası olan Mısır ve Mezopotamya kültürünün perspektifi bilmiyor bu nedenle hatalı çizim gibi yanlış düşünce tezini çürütür. Mısır sanatının genelinde çizginin yanında renkler ayrıca önem taşır. Sanatçılar renkleri birbirine karıştırılamadan kullanılıyor bir renkten diğerine orijinal rengi ile resmediyorlardı.

Türk resim sanatında Uygurlar, minyatür sanatının öncüleri olmuşlardır.8-9.yüzyılları kapsayan bu dönemde Uygurların Doğu Türkistan bölgesine göçleri ile tamamen yerleşik hayata geçmişlerdir. Turfan bölgesinde Kızıl, Hoço, Bezeklik gibi sanat merkezi olan şehirlerde günümüze kadar gelmiş duvar resimleri üretmişlerdir. Bu dönem resim sanatını primitif, arkaik ve klasik devir olarak üçe ayırmak gerekir. İnanç sisteminin tamamı ile etkisi altında üretilen eserler, Budizm, Maniheizm ve İslami inanç sisteminin karması ile üretilmiştir. Mısır sanatı ile karşılaştırıldığında aynı simgesel özellikleri taşır. Genellikle dini sahnelerin giysi ve insan figürleri ile zenginleştirildiği sahneler Türk minyatür sanatının atası sayılır. Birinci evrede Hint etkisi varlığını sürdürür. İkinci evrede, Çin etkisi başlar. Klasik dönemde artık Türk Uygur tiplemelerinde anatomik olarak badem göz, küçük ağız, küçük burun, dolgun yüz karakterleri ile Hint ve Çin etkisinden uzaklaşmaya başlar. Bu özellik 12 ve 13.yüzyıl Selçuklular Dönemi resim sanatına kadar devam ettiği gibi Osmanlı sanatı minyatürlerinin ortak temasını oluşturur. 13.yüzyıl artık Türklerde resim sanatının minyatür eserler olarak üretildiği dönemin karşılığıdır.

Minyatür sanatını el yazması eserlerde metinlerin görsel olarak algılanması amacı ile yapılan ve belge niteliği taşıyan kitap resimleridir. Minyatür kelimesi Türkçeye batı dillerinden geçmiş daha sonra Türklerde minyatür yerine tasvir sanatları veya nakış cümleleri ile adlandırılarak devam etmiştir. Minyatür sanatının amacı el yazma kitaplara metni bilgilendirmek için yerleştirilen açıklayıcı resimlerdir. İslam dünyasında resim diğer farklı toplumlarda olduğu gibi din öğretisini yaygınlaştırmak için kullanılmamış, daha çok edebiyat, bilim, tarih konularında el yazmalarında yer almıştır. Minyatür sanatı soyut dünya görüşü doğrultusunda kendine özgü kurallar geliştirmiştir. Eski Türklerde matematik ve geometri bilgisi ile bütünleşen kozmoloji bilgisine rağmen bugün minyatür sanatında perspektif ve gölge yoktur resim değildir gibi önyargıları çürütecek çok kesin ve net cevaplar vardır.

Erken dönemlerden itibaren farklı yaşam modellerinin inanç sistemlerinin önem kazanması neticesinde oluşan kültür mozaiği, Türk sanatına yazılı ve görsel olarak yansımıştır. Bunun neticesinde geçmişten gelen bu esintiler yaşanmışlığın en güzel kanıtıdır. Önemli olan kültür zenginliğimizin farkında olmak ve nadide eserlerimizin geçmişten geleceğe bir köprü olduğunu unutmamaktır.

Mısır Resim Sanatı

Uygur Resim Sanatı