HUMA KUŞLARI ve KADIN
Eski Türklerde inanç sistemlerinin ve yaşam modellerinin sanat üzerinde ki etkisi büyük olmuştur. Türkler, toplum hayatının denge ve adalet sistemi üzerine kurulu olmasının yanında doğayı çok iyi gözlemleyip onun kurallarına göre bir düzen uygulayarak, günümüze kadar örnek olan kültür ve sanat modelimizi oluşturmuşlardır.
Gök Tanrı inancı ve kozmolojik yapı Eski Türklerde bir yaşam tarzıdır. Bu özellik İlk çağlardan başlayarak Selçuklu Dönemi sanatına kadar etkili olacak bir akımın başlangıcı olacaktır. Bu akım, soyut çizgi gücü ile oluşacak Fantastik Hayvan figürlerini de içinde barındırır. Fantastik varlık gerçeğin dışında insan fantezisinin yarattığı bir düşünce yapısıdır. İnsanoğlunda var olan duygu ve düşüncenin kişiye özgü hayalleri ve istekleri ile şekillenen bu figürler; ne insan, ne hayvan nede tanrıdır. Bazı semboller ile topluma sanat yolu ile kısa ve öz mesajlar vermektedirler. Bu fantastik yaratıklardan örnek olarak “Huma kuşlarını” ele alacağız.
12-13.yüzyıl Selçuklu Türk çini sanatında en güzel örneklerini gördüğümüz Huma Kuşları, kadın başlı olup kuş vücutlu tasvir edilmişlerdir. Baş ve yüz şekilleri tamamen Orta Asya tiplemeleridir. Tombul yüzlü, çekik gözlü ve duygu ifadeleri verilmeyen kadın başları şablon özelliği taşır. Bu özellik Mısır resim sanatında ve Türk minyatürlerinde de aynı özellikle kullanılmış batı sanatında olduğu gibi yüzlerde sevinç, üzüntü, kaygı gibi ifadeler verilmemiştir.
Türk mitolojisine göre Huma kuşları, Anka kuşları ile benzerlik taşıdığından aynı anılmasına karşılık, Anka Kuşlarının Kaf dağında, Huma kuşlarının cennette yaşadığına inanılırdı. Eski inanışa göre dişi Tanrı Umay ile bağlantısı olduğu düşüncesini taşırdı. Ulaşılamayacak kadar yüksek göklerde uçtuğuna ve devlet ve saadet kuşu olduğuna inanılırdı.
13. yüzyılda kadına verilen bu büyük anlam ve değerin en güzel sembolü Huma Kuşlarıdır. Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın Beyşehir Gölü çevresinde yaptırdığı Kubadabad Sarayına ait Huma kuşu tasvirli çiniler günümüze kadar gelmiştir. Saray yıkılmıştır. Yıldız formu içine yerleştirilen çizgisel güce sahip bu kuş figürleri turkuaz, kobalt ve siyah renklerle boyanmış olup sıratlı tekniği uygulanmıştır. Mavi tonların daha çok tercih edilmesinin nedeni Türklerde sonsuzluk ifadesinin vurgulanmak istenmesidir.
Eski tarihimizin yücelttiği kadın yeni tarihimizde hak ettiği yeri bulma yolunda çok büyük mücadeleler vermektedir. Kadın ruhunun naif ve zarif yapısının yanında gücünü ile fazlası ile kanıtlamıştır. Eşitlik ilkesine dayanan adalet ve toplum düzenimizin sanat ve kültürümüz ile bütünleşerek gelecek nesillere yara almadan teslim edilmesi gerekmektedir. Türk çini sanatının hava su toprak ve ateş elementleri ile birleşmesinden oluşan eserleri bir estetik unsuru olmasının yanında geleneksel kültürümüzün kaynaklarıdır. Geçmişten geleceğe dimdik geçeceğimiz bir köprü niteliğindedir.
Kubadabad Sarayı Çinileri- Huma Kuşu
Huma Kuşu Çini Tabaklar-Sıraltı Çini