ÇOK GÜLDÜM
Müyesser Yıldız, hiçbir şey yapmasa bile bir şey yapmış
Gerçi AKP iktidarı sayesinde olmadık davalarla karşılaşıyor, en akılsız en mantıksız suçlamalarla insanların hayatlarının karartıldığına tanık oluyoruz ama Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel olayı şu ana kadar olanların hepsini bastırdı bana göre.
Hani İstanbul seçimini kaybettikten sonra AKP’liler büyük şok içinde ne yapacaklarını bilemiyordu da partinin seçimle ilgili önemli isimlerinden biri, “İstanbul’da bir şey olmasa bile bir şey oldu” gibi bir laf etmişti ya, işte Müyesser Yıldız’ın durumu da aynen böyle.
Anlaşıldığı kadarıyla Müyesser Yıldız bir şey yapmamış ama yine bir şey var.
Yandaş tetikçi medya da ne diyeceğini bilemiyor.
Avukatları bile Yıldız ve Dükel’in neden gözaltında tutulduğunu bilmiyorlar ama yandaş tetikçi medya, dördüncü gündür çarşaf çarşaf suçlamaları yayımlıyor.
Artık haberi biliyorsunuz.
Yıldız ve Dükel, askeri casusluk yapmışlar.
Yapmışlar yapmasına da nasıl yaptıkları pek anlaşılmıyor.
Yani bir anlamda “casusluk yapmamışlar olsalar bile, bir casusluk yapmışlarmışlarmış” aslında yani.
Ne kadar saçma sapan bir cümle oldu değil mi?
Bana da öyle geliyor ama tetikçilerin önde gideni bir gazetenin haberi, inanın daha da beter.
Diyor ki haberde, “E.B. isimli şüpheli astsubay, Müyesser Yıldız’a sırları anlatıyormuş, o da bunları tane tane not alıyormuş.”
Hatta habere göre; bazı anlarda Müyesser Yıldız, verilen bilgiyi anlamıyor veya yazarken geç kalıyormuş, bu nedenle tekrarlatıyormuş.
Müyesser Yıldız, bu gizli bilgileri alırken sürekli, “Çok teşekkür ediyorum” diyormuş.
Haberi yazan, gerçekten anlamadığı için mi, yoksa okurla kafa bulduğundan mı nedir, bu teşekkür olayına hayret ettiğini belirtiyor.
Haber eski Taraf paçavrasının haberlerini andırıyor andırmasına ama galiba şimdi cemaatin pis işlerine soyunanlar, onlar kadar akıllı olmadıklarından, bir yerden kendilerini de ele veriyorlar.
Çünkü laf olarak Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in “casusluk yaptıkları” iddia ediliyor ama bunun nasıl olduğu anlaşılamamış hâlâ.
Haberi yazan, “Müyesser Yıldız’ın aldığı bu bilgileri yazmaması, bu bilgileri başkalarıyla paylaştığı şüphesi doğurdu” diyor.
Tabii muhabirin ifadesi değildir bu, soruşturmayı yapanların aklı böyle çalışıyor; “yazmadıysa birilerine vermiştir, tamam yakaladık casus bunlar.”
Bu yazıyı yazdığım sırada, Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in gözaltı hali sürüyordu. 4 günlük süre dolacağı için muhtemelen dün akşam adliyeye sevk edilmişlerdir.
Bakalım hakim, “Onca gizli bilgi almışsınız niye yazmadınız?” diye soracak mı?
İki gazeteci arkadaşımız da muhtemelen “Efendim yazsak devlet sırlarını ifşa ettiğimiz gerekçesiyle dava açardınız, ama yazmadığımız için ‘casus’ diyeceğiniz hiç aklımıza gelmezdi” cevabını verirler herhalde.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Bir Mehmet Baransu daha yaratılıyor
Cemaatin, iktidar adına pis işler yaptığı dönemin yıldız! gazetecilerinden biri hatta en önde gideni Mehmet Baransu idi.
Aydınlara, akademisyenlere, gazetecilere, sanatçılara, sendikacılara ve askerlere yönelik kirletme, karalama, aşağılama operasyonlarında hep bu kişinin imzası vardı.
Taraf isimli tuhaf mı tuhaf bir gazetenin manşetlerini süslüyordu bu kişinin haberleri.
Örneğin Amerika’dan servis edilen belgeleri bir bavula toplayıp savcıya götürmüştü.
Gazetecilikle, habercilikle, ihbarcılığı bir tutması, dönemin eski solculardan devşirme sözde liberalleri ve AKP’liler tarafından hararetle alkışlanmıştı.
Baransu’nun, dillerde gezen sözde haberlerinin tamamı, iktidarın adamları tarafından derlenip verilen, belgemsi şeylerdi.
Genellikle telefon dinlemelerinden elde edilen tapeler, gizli çekilmiş görüntüler, yasa dışı olarak ele geçirilmiş e-mail ya da telefon mesajlarından derlenen şeyler “Skandal haber” başlığı ile yayımlanırdı.
Baransu ve benzeri gazeteciler, AKP’nin pis işlerini yürüten savcılardan, emniyetçilerden, istihbaratçılardan bilgi alarak, tutuklanacak kişilerin kimliklerini birkaç saat öncesinden açıklarlardı.
Tanırdım Mehmet Baransu’yu, şaşırtıcı biçimde saygılı davranırdı, ben de sözümü sakınmadan söylerdim.
Bir gün bir gazetecinin kızının düğününde “Seni çok fena yapacaklar, inan posası çıkarılmış portakal gibi atılacaksın, bu kadar angaje olma bunlara, kendine dikkat et” dediğimde, “Sıkar abi” demişti.
Böyle bir özgüveni vardı. Şimdi hapiste, arayanı soranı bile yok, açık söyleyeyim yine ben merak ediyorum, beraber “takıldıkları” şimdinin en tetikçi gazetecilerinin de arayıp sorduğunu sanmıyorum.
Baransu hapiste ama aynı yoldan geçerek şöhret olacağını sanan biri, şu sıralar “yeni Mehmet Baransu” olma yolunda hayli hızlı adımlar atıyor.
Sabah’ın muhabiri Abdurrahman Şimşek, Baransu’yu aratmayan haberler yapıyor.
Tıpkı Baransu ve benzerleri gibi, emniyetten gözaltına alınan aydınlarla ilgili avukatlarına bile verilmeyen bilgileri alıyor, iktidarın beğenmediği kişilere ve kurumlara yönelik operasyonel haberler yazıyor, müthiş bir özgüvenle “devletini koruduğunu” sanıyor tıpkı Mehmet Baransu gibi.
Ne diyeyim, Allah sonunu benzetmesin.
OKURDAN MESAJ
“Saatler okunamıyor, faturaları ortalama alıyoruz” numarası iyi valla
Korona nedeniyle evlerimizde kullandığımız elektrik, su ve doğalgaz saatleri eskisi gibi okunmuyor.
Bunun yerine, geçmiş yıllardaki faturalara bakarak ortalama bir fiyat çıkarıyorlar.
Üstelik bunu da aylık değil, 45 günlük periyotlar halinde yapınca, milletin canını fena yaktılar.
Bunun da ötesinde “Ortalama yapıyoruz” adı altında çok ciddi zamlar olduğu da anlaşılıyor.
Bursalı çok titiz okurlarımdan biri, su faturalarını göndermiş bana da.
Madde madde durumu şöyle özetlemiş;
1. Önce şunu söylemeliyim ki, Bursa Sular İdaresi; bu yıl ocak ayına, birim fiyata 3.17 TL olarak başlamış ve her ay zam yaparak mayıs ayında birim fiyatını 3.75 TL’ye ulaştırmış. Bu da bu yıl 0.67 TL zam yapılmış demek oluyor.
2. Benim aylık ortalama su tüketimimin genelde 6 metreküp.
3. Ne hikmetse mayıs ayında bu rakam, ev ahalisinde artma falan olmadan 12 metreküpe çıkmış.
4. Belediyeyi aradım, bir bayan çıktı ki, hanımefendinin konuşma tarzı, sanki suyu onun bahçesinden alıyorum gibi.
5. Şikayetimi arz ettim ve aldığım cevap; “Korona dolayısıyla mart ayında alınmayan su paranız, ortalama hesap edilerek mayıs ayında alınmış. Bir de kızıyor, “Beyefendi, farkında değil misiniz mart ayında ortalamanızın altında 3 metreküp alınmış? Kısaca saatinizde problem yok” diyor.
6. Hanımefendiyi sinirlendirmemek için alçak sesle; “Saatte arıza yoksa, benim mart ayında 3 metreküp su tükettiğimi nasıl anladı? Yoksa siz virüs dolayısıyla yavaşlattınız mı?” dedim.
7. Baktım, kadın iyicene zıvanadan çıkacak, biraz da alttan alayım dedim; “Hanımefendi, virüs dolayısıyla mart ayında 6 metreküp yerine 3 almışsınız, tamam da bunun diğer üçünü de mayısta alırsanız, 6, 3 daha 9 eder, niye 12? Ben anlamıyorum izah edin…”
8. Görevli kadın, “Ortalama alıyoruz beyefendi” dedi ve kesti.
Ben de yazıyla başvurdum, şimdi resmi cevap bekliyorum, bakalım ne olacak?
Sağlıkla kalın lütfen. Doğan K.
Bİ SORALIM BAKALIM
Sor sor da cevabını ne yapacaksın?
Sorular eski milletvekili Tevfik Diker’den geldi.
Diker, parlamenterlikten kalma alışkanlıkla Cumhurbaşkanı’na yönelik bir dizi soru hazırlamış.
Soruların hepsi can alıcı nitelikte.
Ama şu var; deyin ki bunların cevapları verildi, kimin ne işine yarayacak, kim bu cevaplarla ne yapacak ki?
Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, ne sorunun anlamı kalıyor ne de verilecek cevapların.
1- “Recep Tayyip Erdoğan-Cumhurbaşkanı” yazılı paketlerle, kaç milyon kolonya ve kaç milyon maske dağıtıldı?
2- Bedelsiz dağıtılan bu kolonya ve maskelerin alımı için ihale yapıldı mı? Kaç paraya mal oldu?
3- Bu masraflar devlet bütçesinden mi, örtülü ödenekten mi karşılandı?
4- Erdoğan’a, İstanbul’da kaldığı 75 gün için harcırah ve yolluk ödemesi yapıldı mı?
5- Kaç ülkeye sağlık yardımı yapıldı, kaça mal oldu? Bu alımlar için ihale yapıldı mı?
6- Cumhurbaşkanlığı’nda kaç danışman, kaç başdanışman ve bunlara hizmet veren kaç sekreter, kaç özel kalem müdürü var?
7- Danışman ve başdanışmanların en düşük ve en yüksek maaşları ne kadar?
8- Cumhurbaşkanı Erdoğan, görev süresinde kaç gazeteci hakkında suç duyurusunda bulundu?
https://twitter.com/can_atakli_