NABIZ NASIL YOKLANIR?

Başlıktan kastedilen tam da bu! Allah için hem zamanları var, hem paraları var, hem intihali iyi beceriyorlar. Ayrıca posta koymak, had bildirmek, parmak sallamak, dayatmak fena olmadıkları alanlardan bazıları!
Günlerdir yaşananlar, okuduklarım, işittiklerim karşısında içimde karmaşık ve karışık duygular var. Kıvanç, burukluk, sevinç, üzüntü, neşe, kızgınlık öfke, teslimiyet, yılgınlık, endişe, umut, korku, isyan arasında gidip geliyorum gibi…
Ya da organize bir baskının yarattığı korku, tehdit, gözdağı, sindirmenin yanı sıra dozunu giderek artırdıkları ithamın hakaretin insanın ruhunda açtığıyaralar gibi…
Yine iktidarın yüzüne, ses tonuna, jestlerine, beden diline yansıyan “bitti bu iş” edası gibi. 
Başbakanın; “beyhude gayretler son söz söylenmiştir. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. İstedikleri yere gidebilirler” şeklindeki açıklamalarıgibi…
Veyaher zaman yaptıkları üzere dini duygularla oynayarak, biat kültürünün yaratarak, eğitimsizlik yoksulluk gibi esas konuları göz ardı ederek toplumun muhtaç hale getirilmesi gibi…
Şaibeli 2.5 milyon oy yenir yutulur bir rakam mıdır? Bundan sonra seçmen YSK’na dolayısıyla seçim güvenliğine inanıp oy vermesi nasıl beklenir gibi…
Akıl almaz ölçülerde eşitsiz bir propagandayla bu dünyayı bırakıp, öbür dünyaya uzanan akıl dışı ölçüsüz tehditlerle sistemi tepe taklak eden vaatlerle alınan yol gibi…
Bu iç acıcı (!) örneklerden sonra gelelim işin fakat boyutuna! İşin fakatı şu ki; Türkiye hiçbir oylamada Avrupa’da bu denli merak uyandırmadı. Her ne kadar Avrupa’ya verip veriştirmeyi sürdürsek de…
Muhtarlardan sonra Erdoğan bir de 23 Nisan için ülkemize gelen yabancı çocuklara bile Avrupa’yı şikâyet etmez mi? “Merkel suçluluk psikolojisiyle beni aramadı” demez mi?
Merkel’le ilgili açıklamayı duyunca boğazıma bir yumru oturdu. O yumrunun adını Almanya’daki gurbetçi koysun ya da koyar mı bilemem. Bildiğim şu ki durumumuz malum. O topraklarda kalıcı ve sürekli olan yurttaşlarımız var. Ne düşündüler acep? Bu ve benzeri açıklama ve posta koymalardan sonra ürkmeden, korkmadan, kaygı duymadan işlerine devam edebilirler mi? Edebilecekler mi?
Soruyu tersten soralım! Referandum sonrası gelen kutlamaların adresine bakınca Katar, Cibuti, Somali, Hamas liderlerinin arasında Merkel niye olsun ki? Ya da “referandum da evet çıkmadı çıkarıldı” sözünü dikkate aldıysaeğer Merkelbizi niye kutlamak için arasın ki?
Bazı sözleriyle maruf ve meşhur olan siyasiler bir zamanlar “demokrasi bizim için amaç değil araçtır” demişlerdi.  Tamah ve tenezzül etmedikleri ne kaldı ki “Ey Merkel!” bizi arayıp kutlasın! Alman başbakanının diğerlerine bakınca bu kadarcık farkı olsundu artık!İzin verelim deMerkel’ de biraz Şansölyeliğinin hakkını versin…
Sadede gel derseniz! Şöyle gelirim; İçte şimdiye kadar olmadığı şekilde bölünmüş ve gerilmiş bir ülke! Dışta da yalnızlaşmış bir Türkiye!
Böyle durumlarda insan işin içinden güzellikleri görerek, onlara tutunmaya çalışarak çıkar ya! Ufukta görünmeyen şimdilik sadece onlar…