Bingöl’ün AKP’li yeni Belediye Başkanının ilk beyanatı, örf adetler gereği belediyede kadınları çalıştırmayacağını söylemesi olunca haftaya ister istemez bu olaya takarak başladım. Akabinde AKP’li kadın meclis üyesi, seçim zamanı kapı kapı dolaştırılan kadınların bugün geri planda tutulmak istenmesinin çelişki olduğunu söyleyerek istifa etti. Şimdi bu hafta bu beyanatın duyulması ile birlikte parti içindeki kadınların neler söyleyeceğini ve nasıl bir tepkide bulunacaklarını göreceğiz. Keza Başbakanın da bu konuda bir açıklama yapmasını ben kendi adıma bekliyorum.
Bu haber ister istemez geçmişe götürüyor insanı. Mustafa Kemal ATATÜRK savaş esnasında yanına İzzettin Çalışlar’ı çağırır ve eline bir not verir. Notta "Savaştan sonra ilk işimiz Türk kadınına serbestisini vermek, onu erkeğinin yanında eşit haklara sahip kılmak"yazar. 100 senede nereden nereye…
Felaketler çifter çifter değil ordu halinde geliyor. Her alanda durmak yok dökülmeye devam. YGS’ de Fen’de 900 bin, Matematikte 420 bin aday tek bir soruyu bile cevaplayamadı. Birçok uzmanın aylarca sebeplerini araştırması gerekirken muhtemelen ‘öğrenciler tembel ’ o nedenle gibi bilimsel bir açıklama bekliyorum. Eskiden okuma oranımız düşüktü, şimdi yüksek. Okumuş cahiller ordusu olduk çok şükür. Nereden nereye…
Son olay son günlerin en çok düşündüreni ne yazık ki. Bu hafta bir yavrumuzu daha elim bir olay sonucu kaybettik. İnsanlar Pamir’i ararken ben de sosyal medyada okuduklarım karşısında ‘insanlığı’ aradım gün boyu. Darbe girişimi diyen mi ararsınız, reklam için yapılıyor diyen mi. Hatta Pamir’in kaybını ikinci bir gezi olarak niteleyip en son da ‘aleviymiş zaten’ noktasını da okuyunca vatanımızda insanlığın geldiği noktayı okurken bile yüzüm kızardı ama yazanlar hiç utanmadan o satırları yazdı. Geçmişte ilk kayıp çocuk vakası olarak bilinen bir kayıp Ayla olayı varmış, eskiler bilir. Tüm ülke 6 yaşında kaybolan Ayla için seferber olmuş, özel ekipler kurulmuş konu Interpol ve yabancı basına bile yansımış yapılmayan kalmamış ama yavrucak hiç bulunamamış. İhtilalden yani 27 Mayıstan sonra yapılacak ilk seçimlere 1 hafta kala ülke karışık, idamların üstünden 1 ay geçmiş ama tek bir arşivde kayıp olan bir çocukla ilgili siyası bağlantı kurulduğuna dair bir yazıya rastlamadım. Ve dönüp dolaşıp hep aynı soru içimde;
Canım ülkem nereden nereye gidiyorsun???