PEKER SARSIYOR, AKP DURMUYOR!!!
"Etki- tepki meselesi" derler ya, o deyim de memlekette iyice tarumar oldu!..
Çünkü her şey tersine işliyor bu memlekette...
Söyler misiniz; millet burnundan solurken, ateşin üzerine benzinle, ya da yangına körükle gidebilecek kadar pervasızlaşan bir iktidarın, tam da salgın kısıtlamalarının kaldırıldığı gün, ülkenin üzerine mitralyozdan savrulurcasına "zam" yağdırmasına ne demeli?..
Salgın ve özgürlük beklentisinin ikileminde; milletin aylardır sokağa çıkamadığı, berbere gidemediği, bir lokantada oturmadığı, akrabalarıyla hatta torunları ile yana yana gelemediği, dünyaya yeni gelmiş bebeklerin (emzikle değil, maske ile dolaştığı) bir kaos ortamının sözde gevşetildiği 1 Temmuz sabahı gözlerini açanlar, yine o kangrenleşmiş şoku yaşadılar!..
İnsanların yaşam sevincine, işsizlik-sefalet ve siyasi bunalımdan çökmüş zihinlerine çivi çakarcasına, ardı ardına çekiçle vururcasına, bir zam yağmurunun dehşetiyle uyanmak işkence değil de nedir?..
Adına "pandemi" denilen; kimi bilim adamlarının "laboratuvarda üretildi"ğine inandığı, kimilerinin ise "doğanın öfkesi" olarak nitelendirdiği Korona salgını dünyanın her tarafında etkisini sürdürürken, Türkiye'de sadece sağlığı vurmadı!.. Peki, neler oldu, nasıl oldu ve niçin oldu?..
MAAŞ ARTIŞI PEŞİNEN UÇTU...
İnsanların canlarıyla mücadele ettiği bir dönemde, ölüm korkusu milyonlarca insanın boynunda yağlı bir ilmik gibi beklerken, ahlaksızlığı- şerefsizliği ve soysuzluğu meslek edinen piyasa dolandırıcılarının, ekmekten suya, sütten makarnaya kadar insafsızca zam yapmadıkları tek ürün kalmadı bu ülkede...
Market zincirlerinden toptancılara, pazarcılardan arabuluculara kadar herkes kendi insafsızlığını fiyatlara yansıttı, sonuçta 1,5 yılı aşkın sürede, bir yandan her türlü gıdaya yüzde 20 ile yüzde 400 arasında zam yapıldı, insanların sofrasından lokmaları çalındı, açlık ve sefalet yüzünden insanlar intihar etti, diğer yandan işsizlik yüzünden feryatlar yükseldi ama "zam" tüccarları zerre kadar geri durmadı, durdurulamadı...
Çünkü devlet son 1,5 yılda piyasa dolandırıcılarının halkın ekmeğinden rant yaratması rezaletini seyretmekle yetindi... Yani, Türkiye'de mafyayla, terörle mücadele eden devlet (ortakları arasında siyasilerin de bulunduğu) üretici-toptancı aracılarına da, onların zirveye çıkardığı fiyatları iki- üç kat arttırarak marketlere servis eden piyasa dolandırıcılarına da müdahale etmedi- edemedi!...
Sanayi, ticaret ve maliye bakanlıkları başta olmak üzere; devlet halkı soyanlara gerektiği gibi müdahale etmedi ve göstermelik birkaç operasyon ya da bir kaç milyonluk komik para cezalarıyla yetinilerek, piyasa ısrarla başıboş bırakıldı, toplum ise bu gaflet- ihanet döneminde ekmeklerinden- sularından kısarak ayakta durmaya çalıştı...
Peki; Türkiye'nin nefesini kesen, milyonları açlığa mahkum eden (zaten döviz spekülatörlerinin baskısıya ve piyasa hırsızlarının iğrençliğiyle) maaşları eriyen- alım gücü düşen insanların gırtlağına çöken hırsızlık- soygun ve rant vurgunculuğunu niçin mi anımsattık?..
İSTİKRARLI ZAM YAĞMURU...
Yazının başında "etki-tepki meselesi"nden söz ettik ya; AKP iktidarı 2002 yılından bu yana başıboş bırakılmış bir piyasada milletin her ihtiyacına yüzlerce kez zam yapmışken, toplumdaki "tepki" ne tuhaf ki hep cılız kalıyor ve muhalefet de 20 yıldır aynı teraneleri sakız gibi çiğneyerek, (AKP'yi götürürse, hayat pahalılığı götürür) gibi ezeli ve sonuçsuz bir gafletin içerisinde bocalamaya devam ediyor...
Halkı boğan olumsuz piyasa "etki"leri maaşları her defasına eritirken, ekmeği bile döviz spekülatörlerinin insafsızlığına terkederken, ortada ısrarlı ve güçlü bir "tepki" olmadığı için, AKP de siyasi olarak en çok sarsıldığı ve Sedat Peker'in ifşaatlarıyla da en büyük depremi yaşadığı bir dönemde bile, sanki hiçbir şey olmamışçasına- sanki müreffeh bir ülke yaratmışçasına utanç verici zamları kurşun gibi savurmaya devam edebiliyor...
İşte milletin sağlığı ile birlikte cebini, sofrasını, ekmeğini ve psikolojini de vuran Korona yasaklarının tam da kalktığı gün, iktidar yine halkın nefesine yapışmaktan çekinmedi ki, pes doğrusu...
AKP için "bu ne cesaret" derken, ne tuhaf ki iktidarın her yerde- her alanda, her icraatta "etki"si sürüyor, toplum- muhalefet-medya "tepki"si ise cılızlığın dibinde takla atıp duruyor!...
Baksanıza; "Temmuz'da ekonomi şahlanacak" diyenlerin ülkesinde dünkü yüzde 15'lik artışla birlikte, elektriğe son 3.5 yılda yapılan zam yüzde 122'ye ulaştı...
O da yetmezmiş gibi, doğalgaza yüzde 12, LPG'ye 60 kuruş zam, öğrenci harçlarına yüzde 10, süt ürünlerine ise yüzde 20 yapıldı...
Çok yakında tüm ürünlerde de fiyat artışını iyice tetikleyecek bu zam yağmurunun sadece pandemi yasaklarının kalktığı 1 Temmuz'a denk gelmesi şaşırtıcı değil... Yani, tek mesele milletin nefes almaya başladığı gün milletin boğazının daha da sıkılması değil elbet!!!
Acımasız zamların sözde "Fiyat İstikrarı Komitesi"nin kurulduğu 30 Haziran 2021 günü açıklanması da, milyonlarca insanla dalga geçilmesi anlamına geliyor...
SUSUKUNLUK, SEÇENEKSİZLİK, KADERCİLİK...
Gelelim meselenin özüne... Korona ile birlikte piyasada terör estiren vurguncuların yanısıra; mafya- siyasetle birlikte hırsız medyanın alkışladığı rant çarkı, artan hayat pahalılığı ve alım gücünün iyice düşmesi AKP'nin zerre kadar umurunda olmamış...
Peki; piyasa vurgunculuğu ile mücadele edilmezken, Corona döneminde açlığa mahkum olan milyonlarca insana bir kez daha acımasız davranabilen AKP kimden, nelerden ve nasıl cesaret alıyor acaba?..
Devleti tamamen ele geçirmesinden mi, yoksa yoksullaştır-köleleştirir zihniyetinin kadrolu seçmenler yaratmasından mı güç alıyor iktidar?..
Söyler misiniz; memur ve emeklilere yapılacak üç kuruşluk maaş artışını 1 Temmuz'dan itibaren 10 kat fazlasıyla, peşinen geri alan AKP neden bu kadar pervasız ve korkusuz davranabiliyor?..
Şunu da soralım; Piyasa vurgunculuğunun ve zam yağmurunun "istikrarlı" biçimde devam ettiği bir ülkede, asıl mesele nedir?..
Yanıtı çok nettir bu sorunun;
Enflasyon- işsizlik ve hayat pahalılığının altında ezilen (Üstelik "porsiyonları küçült"mesi istenen)
milyonlarca insanın sosyal medyadaki bir kaç günlük cılız çığlıktan sonra herşeyi unutarak, "kader"lerine razı olması ve başını bir kez daha kuma gömecek olmasıdır asıl mesele!!!
Velhasıl; tam da Peker ifşaatlarının siyasi deprem yarattığı bir dönemde, iktidarı iyice sarsacak bir siyasi oluşum ortaya çıkmadıkça, yani bir büyük siyasi "tepki" oluşmadıkça, AKP'nin "etki"si sürecek, pervasızlık at koşturmaya devam edecek!..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac