85 MİLYAR DOLARLIK VURGUN...

Hepsi AKP iktidarı döneminde hedef alındı; Ormanlar, yaylalar, ovalar, yeşil alanlar, kıyılar ve hatta askerî alanlarla SİT bölgeleri...

Düşman ordularının bile yapamayacağı bir yıkım, yağma ve katliam ülkenin her karış toprağını tüketmeye devam ediyor...

Bodrum Güvercinlik'te yakılan ormanın üzerine tatil köyü inşa edenler hiç utanmadı...

Orman arazilerinin turizm ve başka gerekçelerle yandaşlara "tahsis" edilmesine herkes sessiz kaldı...

2013'de 38 bin, 2014'te 40 bin, 2015'te 47 bin, 2016'da 43 bin, 2017'de 57 bin, 2018'de 25 bin, 2019'da ise 22 bin hektarlık orman alanı turizm, enerji-maden, altyapı gibi yatırım bahaneleriyle birilerine tahsis edilmişken, herkes başını kuma gömdü...

Türkiye'de 2004-2019 yılları arasında, rantiye ve arazi mafyasınca kasıtlı olarak çıkartılan 37 bin 46 orman yangınında toplam 141 bin 780 hektarlık alanın küle dönmesinin üzerine de gidilmedi...

Bu rakam, 65 bin hektarlık alanı kapsayan Beyşehir Gölü'nün iki katından fazla, 166 bin 500 hektarlık Tuz Gölü'nün ise yüzölçümüne yakındı...

Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre ise 2019'da çıkan toplam 2688 orman yangının yarısı "faili meçhul", 372 yangın ise "doğal yangın" olarak kayıtlara geçti... Ve yakılan ormanların yerinde lüks siteler, tatil köyleri ve rantiyenin fabrikaları yükseldi...

Devlet ise ormanları koruyacağına, yok etmeye devam ediyor...

Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla geçen yıl alınan kararla, "Orman Sınırları Dışına Çıkarma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik" yürürlüğe konuldu...

Yönetmelik gereği Cumhurbaşkanı, istediği araziyi "ormanlık alan" vasfından çıkarabiliyor...

İşte bu kapsamda son bir yılda 530 hektar alan orman vasfından çıkartıldı...

Resmî Gazete'de yayımlanan iki kararla da, 1 milyon 90 bin metrekare (yaklaşık 150 futbol sahası büyüklüğünde) alan hedef seçildi...

Yani, Kastamonu ve Manisa'da 714 dönüm, Mersin ve Ankara'da da 376 dönüm alan orman sınırından çıkarıldı...

YAYLA, GARNİZON, SİT YAĞMASI!..

AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana Türkiye'nin karşılaştığı sosyal-siyasal ve ekonomik yıkımların yanı sıra; ülkenin darbe aldığı bir alan da, Türkiye'yi tarımda yabancılara mahkûm ederken, milyonlarca hektar araziyi atıl duruma getiren rant kuşatmasıydı...

Trakya'dan Çukurova'ya, Doğu Anadolu'dan Harran Ovası'na kadar Türkiye'nin dört bir yanında, tarım alanlarını, ovaları, yaylaları çarpık yapılaşmaya açmak gibi bir ihanet hiç durmadı...

Bakınız, 30 Ocak 2021'de gazetelere yansıyan bir haber hangi tehlikeyi duyurdu;

"Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanan ve Resmî Gazete'de yer alan karara göre, 3 kentte bulunan toplam 15 yaylanın statüsü değiştirildi. Yayla olmaktan çıkarılan bölgelerin imara açılacağı bildirilirken, statüsü değiştirilen yaylalar arasında Trabzon'daki dünyaca ünlü Hıdırnebi Yaylası da bulunuyor."

Türkiye'de sadece ormanlar, yaylalar ve yeşil alanlar yapılaşma uğruna talan edilmedi...

SİT alanları bile, bizzat iktidarın Resmî Gazete'de yayınlanan kararlarıyla adeta katledildi...

Geçen yıl Bodrum'da, büyük bölümü doğal ve arkeolojik SİT alanı olan 1,1 milyon metrekarelik Hazine arazisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla imara açılması yetmezmiş gibi, gözü doymayan rantiye yüzünden ülkenin her köşesinde, kent dışına çıkarılan garnizon arazileri de yandaşlarca adeta talan edildi...

En çok da İstanbul'da, neredeyse tüm askerî alanların üzerinde lüks siteler yapıldı...

Türkiye'nin her karış toprağı rantiye, siyaset iş birliği ile yağmalanırken, kıyılar boş bırakılır mıydı hiç?..

İşte 19 Temmuz 2020'de gazetelere yansıyan bir haber, kıyı yağmasının hangi boyutlara ulaştığını duyurdu;

"Çevre Bakanlığı, Muğla'da kurulan bir vakfa Antalya'dan Keşan'a Türkiye'nin en güzel sahillerini veriyor... Siyasiler, çevreciler tepki göstererek, 'Bu talanı durdurun' diyor."

İSTANBUL'da BÜYÜK TALAN...

Bu köşede sık sık dikkat çektiğimiz yukarıdaki vahim tablo, Türkiye'nin neredeyse her kentinde siyaset-rantiye-medya iş birliği ile yürütülen yağmayı gösteriyor...

Peki; Türkiye'nin en büyük kentinde, Arap sermayesinin Kanal İstanbul'a göz diktiği rant dışında, görünmeyen asıl büyük yağmaya ne demeli?..

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bu konuda medyaya yansıyan son açıklamaları dehşet verici...

İBB uzmanları "imar oyunlarıyla İstanbul'a monte edilen 130 projenin kente yaptığı etkinin röntgeni"ni çekmiş...

Kamusal kullanımlara ayrılmış, okul, hastane, yeşil alan gibi sosyal donatıların "imar planı değişiklikleri ile özel kullanıma açıldığı ve yağmalandığı" tespit edilmiş...

"Hediye imar tadilatları"yla birilerinin cepleri doldurulmuş, İstanbul kamu arazilerini kaybetmiş, deprem ve diğer afetler için kullanılabilecek alanlar rezidanslara, otellere dönüşmüş...

Peki; tüm bu rant oyunlarının mali boyutu ne kadar acaba?..

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, utanç verici vurgunu şöyle anlatmış;

"Bu tür imar hediyelerini üst üste koyduğumuzda toplamda Beyoğlu ilçemiz büyüklüğünde bir alandan söz ediyorum. Bu hesaba Kanal İstanbul ve çevresinde imara açtıkları Yenişehir Projesi, Esenler'de imara açılan askerî alan dahil değil... Bu imar hediyelerinin mali büyüklüğü ise 85 milyar dolara tekabül ediyor. Belediye'nin 2022 yılı bütçesinin tam 41 katı... Bu kaynakla İstanbul'u deprem karabasanından kurtaracak kentsel dönüşümü rahatça gerçekleştirebilirdik. Gerçekleşmemiş olanlarda hukuk mücadelemiz sürüyor."

İstanbul'da gözden kaçırılan vurgunun boyutları 85 milyar dolar olduğuna göre, yazının başında dikkat çektiğimiz ormanların, yaylaların, ovaların, kıyıların yağmalanması ile elde edilen kirli rantın boyutu ne kadardır sizce?..

Ben diyeyim 400 milyar dolar, siz deyin en az 800 milyar dolar...

Çalanda çırpanda, hırsızlığa ortam yaratanda, vurgunlara göz yumanda ve ranttan beslenenlerde bu milletin ahı kalır mı acaba?..

İlk seçimde iktidara gelecek olanların AKP'den hesap sorma konusunda işi çok zor vesselam... Çünkü bu ülkede, elinizi nereye atsanız altından büyük rezaletler, ihanetler çıkıyor!..

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac