RİZE'deki DEMLİK KAFA!..
Cumhuriyet tarihinde herhalde rejimle bu kadar kavga edilen utanç verici ve ikiyüzlü bir çöküş dönemi olmamıştır...
Cumhuriyetin erozyona uğratılması çabalarındaki pervasızlık ne yazık ki son 13 yılda öylesine zirve yaptı ki, yakında “Hilafete geri dönelim mi dönmeyelim mi” diye anket yaparlarsa şaşmayınız!..
Örneğimiz sarsıcı ve düşündürücü olsa da yazmadan geçmeyeceğim; Cumhuriyeti kuranlar, ihanet pervasızlığının bu kadar devinim kazanacağını tahmin edebilselerdi, acaba Kurtuluş Savaşı için canlarını siper ederler miydi?..
Bizi böylesine çıkmazdaki soruların paradoksuna sürükleyen ihanete de, onun sağdan ve soldan tüm destekçileri ile işbirlikçilerine de lanet olsun...
Lanet olsun ki; devlet kurumlarından “T.C.” ibaresini çıkartan zavallı zihniyetle mücadele edecek etkili ve dik duran siyasal anlayış bir türlü oluşturulamadı...
Söyler misiniz; ideolojisine sımsıkı bağlı, eğilmeyen, bükülmeyen, kararlı bir politik “güç birliği” yaratılabilseydi, AKP ulusal bayramları engelleyebilir miydi?..
Bu gaflet olmasaydı, AKP Atatürk büstlerine çelenk konulmasının önüne geçebilir miydi?.. Gerici yasaları çıkartarak devletin genleriyle oynayabilir miydi?..
Bu isyan neden demeyin?.. Çünkü bu ülkede cumhuriyetin kurucusuna ihanet öylesine zavallıca boyutlara ulaştı ki, bunların figüranlarına mı acımalı, yoksa onların önüne geçemeyen zavallı, kiralık aktörlere mi diye düşünmeden duramıyor insan...
Meydan takiyesi!..
Evet, artık ne yazık ki meydanlardaki “Atatürk büstleri yerinde mi kalsın, yoksa kaldırılsın mı” diye referandum yapan şaşkınlar şehirlerimizi yönetiyor ve kimse bunlara “dur” diyemiyor!..
Çünkü Atatürk’e düşman olanlar arkalarına cumhuriyetle kavga edenleri almışlar ve akıllarınca meydanı boş bulmuşlar!..
İşte Rize Belediyesi’nin utanç verici eylemi!!! AKP zihniyetinin belediye başkanı, Cumhuriyet Meydanı’nı yeniden düzenleme bahanesiyle, Atatürk büstünü kaldırarak yerine “çay bardağı” koyacakmış!.. Evet yanlış okumadınız, Rize çayına vurgu yapmak için “çay bardağı!..” Yazıklar olsun!..
Bu acınacak kadar sinsi ve de komik plana tepkiler oluşunca, “hadi referandum yapalım” diyecek kadar ileri gitmiş bay başkan... Hem de utanmadan!..
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Rize Şube Başkanı Ömer Toprak, Rize’de yapılanların iyi niyetli olmadığını, “Atatürk’ü unutturma projesi” olduğuna dikkat çekerek şunları söylemiş:
“Cumhuriyetin ortak değerleri ve niteliklerinin referanduma götürülmesi kabul edilir ve anlaşılır bir şey değil. Cumhuriyeti mi, Atatürk’ü mü oylayacaklar? Bu neyin oylamasıdır? Cumhuriyetle, değerleri ve kurumları ile çatışma içerisinde olmak kimseye fayda getirmez. Cumhuriyet, Türk bayrağı ve Atatürk ortak değerlerimizdir. Ortak değerlerin referandumu olmaz. Başkan yol yakınken bu uygulamadan vazgeçsin.”
Rizeliler direnin...
ADD şube başkanı çok haklı... Çünkü AKP zihniyeti Urfa’da da aynı oyunu oynadı ve valilik önündeki Atatürk büstünü, “meydan düzenleme” densizliğiyle kimsenin göremediği bir köşeye attı...
Unutmayınız; o Urfa ki, “Gazi” henüz “Atatürk” adını almamışken, Türkiye’deki ilk “Mustafa Kemal Paşa” anıtı diken bir zamanların cumhuriyete ve kurucusuna bağlı Urfa’sıydı!!!
Rize’deki belediye başkanı da aynı numara peşinde... O zavallının adını yazarak bu sayfanın havasını bozmaya gerek yok...
Ancak madem Rize’de bu zavallılığı engelleyecek bir güç yok, o halde vatansever bölge sakinlerine bir sorumuz var; “Acaba Rize Belediye Başkanlığı koltuğuna bir demlik konulsa ne olur?..” Buyurun referanduma!..
Çukurova’da bir CHP’li...
Belediyeleri yönetmek zordur... Halkla bütünleşemeyen, yetim hakkını koruyamayan ve proje üretemediği için de boş işlerle uğraşan zatların başkanlık koltuğuna oturması kentlere de, kitlelere de, toplumsal barışa da, partilere de zarar verir... Ancak Türkiye’de iyi örnekler de yok değil...
Bakınız, Adana’da bir belediye başkanı var... Adana’nın aydınlık insanlarının oturduğu en modern ilçesi Çukurova’yı yönetiyor o başkan... Hem de “sosyal demokrat belediyecilik nasıl yapılıyor”, çarpıcı örneklerle kanıtlıyor bunu...
Soner Çetin göreve geldiği günden bu yana “insan mutluluğuna hizmet” ettiğini söylüyor... Hedef “güler yüzlü” , temiz ve sağlıklı bir kent oluşturmak...
Çetin; huzurlu bir belde için parklar, kreşler, emekli dinlenme evleri, kültür evleri, taziye evleri, spor alanları yapmış... Başkan, ilçeyi daha modern bir yaşam alanına dönüştürmeye çalışırken, genç ve dinamik yardımcılarıyla, özverili ekibiyle birlikte çırpınıyor...
Soner Çetin göreve gelir gelmez belediyedeki tüm makam araçlarını kaldırmış, savurganlığa son vermiş ve kuruma milyonlarca lira tasarruf sağlamış... Başkan yardımcıları ve müdürler de işlerine artık kendi araçlarıyla gidip geliyor...
Çetin’in son icraatı özellikle belediye kaynaklarını har vurup harman savuran AKP’li belediyelere de ders niteliğinde... Çünkü genç başkan, kendi resmi makam aracını da satışa çıkartmış... Artık işine özel aracıyla gidip geliyor...
Vurgunculuğun, “siyaset-belediye-ihale” tezgahında legalleştiği bir ülkede, Çukurova Belediye Başkanı’nın bu hareketini sakın küçümsemeyin...
Tüm belediye başkanlarına örnek olan Çetin’in, hem makam aracı saltanatına son vermesinin belediyeye sağlayacağı kaynak çok büyük hem de bu hareketin siyasete vereceği ahlak dersi...
Kutluyoruz Çetin’i... CHP, böyle başkanların yerel yönetimlerdeki alkışlanacak katkılarıyla iktidara yürüyebilir...
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac