DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Saray yazarı, Erdoğan’ın bitişini ilan etti
Hep yazıyorum, “Saray ve çevresi panik halinde” diye
Yolun sonuna yaklaştıklarını görüyorlar artık.
Köpükle falan anlatılacak gibi değil durum artık.
Baskın seçime gitmek, olağanüstü hal ilan etmek istiyorlar ama sonucu hala garanti göremedikleri için burada da tedirginler.
Erdoğan nereden çıkardıysa, “Sokaklara dökülecekmişsiniz, dökülün de görün gününüzü, 15 Temmuz’da ne yaptıysak aynısını yaparız” türü cümlelerle gerginlik artırmaya çalışıyor.
Bunlar da fayda etmeyecektir.
Anketler durumu gösteriyor, çöküşü adım adım izliyoruz bu anketler sayesinde.
Buna karşı size 20 Aralık olayından sonra “Bakın göreceksiniz yılbaşından sonra AKP’nin yükselmeye başladığı anketleri yayınlanacak” demiştim size.
Başladılar.
Ancak o kadar panik halindeler ki, AKP’yi yükselmiş gösterirken farkında olmadan Erdoğan’ı batırıyorlar.
Hürriyet’in sarayla en iltisaklı yazarı Abdülkadir Selvi, dün köşesinde “gururla” bir anket sundu okurlarına.
“Anketlerde rüzgar değişti” başlığını atmıştı yazısına.
Tam tahmin ettiğim gibi “20 Aralık olayı toplumda bir ferahlık ve güven yaratmıştı” ve değişen bu hava ile “AKP’nin oylarında yine yukarı çıkış başlamıştı” bu ankete göre.
Anketi yapan kim?
Saraya yakınlığı ile bilinen Hilmi Daşdemir’in sahibi olduğu Optimar adlı anket şirketi.
Bütün anketlerde AKP’nin düşüşte olduğu görülürken bile “Erdoğan fark atıyor” sonuçları açıklayan bir şirket bu Optimar.
Abdülkadir Selvi, Optimar anketini anlattığı yazısında “Doların düşüş trendine girmesi sadece ekonomik göstergeler değil, siyasi iklimin değişmesine de yol açmış. Optimar’ın kasım ayı anketinde AK Parti’nin oy oranı yüzde 37.5 çıkmıştı. Aralık anketinde ise AK Parti iki puanlık bir yükselişle 39.1’e yükselmiş” diyor.
Yani Optimar bile AKP’nin biraz düştüğünü kabullenmiş kasım ayında ama şimdi toparlanma başlamış.
Ankete göre oy dağılımı şöyleymiş;
Görüldüğü gibi Cumhur İttifakı olarak bilinen AKP-MHP koalisyonu toplamda yüzde 49.1 oy alıyor.
Şimdi buraya bir nokta koyalım ve anketin bir diğer bölümüne geçelim.
Abdülkadir Selvi, Optimar’ın halka cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy vereceğini sorduğunu belirterek şunu yazmış:
“Erdoğan diyenlerin oranı yüzde 30.8 olurken, ikinci sırada uzun süredir Mansur Yavaş geliyor. Yavaş diyenlerin oranı yüzde 11.6 oldu. Ekrem İmamoğlu yüzde 9.6 ile üçüncü sırada yer alırken, dördüncü sıraya yüzde 7.3’le adaya bağlı seçeneği girdi. Kılıçdaroğlu ise yüzde 6.1’le beşinci sırada gelirken, onu 4.1’le Meral Akşener takip etti. Abdullah Gül ise yüzde 1 oranıyla on birinci sırada yer aldı.”
Kusura bakmasın ama Abdülkadir Selvi saraya yaranmak isterken Erdoğan’ın çöküşünü yazdığının farkına bile varmamış anlaşılan.
İşte görüyorsunuz, AKP yüzde 39.1 oy alırken Erdoğan yüzde 30’da kalıyor.
Tabii anketin bazı bölümlerinde “aday kıyaslamaları” yapılmış.
Erdoğan’ın karşısında “yok İmamoğlu olursa, yok Kılıçdaroğlu olursa, yok Abdullah Gül olursa, oylar nasıl olur?” türü sorular var ama hiçbirinde Erdoğan yüzde 50’yi bulamıyor, en fazla yüzde 44’e çıkabiliyor.
Bitmiş yani bu iş.
Açıklaması da saray yazarlarına düşüyor artık.
YENİ ÖĞRENDİM
Diyanetten hem dolar hem faiz kazancı ilgili açıklama
Geçenlerde okurlarımdan Abdullah Cenkçiler’in bir mesajını sunmuştum sizlere.
Cenkçiler bankadan aldığı tüketici kredisi ile dolar almış, sonra o meşhur gece satmış ve 6 bin lira kazandığını yazmıştı.
İşte Abdullah Cenkçiler, bunu Diyanet’e de sormuş.
Yorum yapmadan soruyu ve cevabı size sunmak istiyorum;
Soru Numarası: 687159
İlgili bölüme; 3 sene sonra tamamı aylık 1.400 TL taksitlerle ödenmek üzere bankadan (birleşik faiz %56) 30.000 TL çektim. Bu sırada dolar 14.70 iken parayı dolara çevirdim. 18 lira civarında iken de 6 bin liradan fazla kârım oldu. Şimdi dolar/TL paritesi yaklaşık 11 lira olunca tekrar solar almam dinen caiz midir değil midir? Saygılarımla, Abdullah Cenkciler.
Diyanetin cevabı;
Sorunun iki yönü bulunmaktadır:
1- İslam’a göre faizin her çeşidini almak ve vermek kesin olarak haram kılınmıştır. Alınacak olan faizli kredi ile ticari maksatla iş kurmak veya genişletmek; ev veya araba satın almak ya da başka bir ihtiyacı gidermek bu kapsamdadır ve caiz değildir. Faizli işlemlerin kişi, kuruluş veya bankalarla yapılması arasında bir fark yoktur. Baştan belirlenen faiz oranlarının enflasyonun altında ya da üstünde olması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz.
2- Peşin peşin olması ve cinslerinin farklı olması kaydıyla, altın veya döviz alıp satmak da bir sakınca yoktur. Ayrıca unutulmamalıdır ki, İslam iktisadında asıl olan paranın toplum için faydalı olacak ve değer katacak üretim, yatırım ve istihdam gibi alanlarda kullanılmasıdır. Buna göre dinen meşru olsa bile para, altın, gümüş veya dövizin sanal piyasalarda kaydi olarak alınıp satılması yerine, bu tür emtianın gerçek ticari işlemlerde kullanılması uygun olur. Son olarak ifade edelim ki; özellikle faizli kredi ile döviz alıp satmak suretiyle bir fayda elde etmek İslam’ın ticari anlayışına aykırıdır.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Anayasa ihlali, fikir özgürlüğü olabilir mi?
Anayasanın 4’üncü maddesi “Değiştirilmesi teklif bile edilemez” diyor.
Ne teklif bile edilemez?
Anayasa’nın içinde laikliğin de olduğu ilk üç maddesinin değiştirilmesi için teklifte bulunulamaz.
AKP’li Resul Tosun, “Laiklik, Anayasa’dan çıkarılsın” demişti bir televizyon programında.
Halkın Kurtuluş Partisi de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, Tosun’un “Suç İşlemeye Tahrik”, “Halkı Kin Ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama”, “Kanunlara Uymamaya Tahrik”, suçları işlediğini ileri sürerek suç duyurusunda bulunmuştu.
Başsavcılık yaptığı inceleme sonunda Tosun’un paylaşımını “ifade hürriyeti ve eleştiri sınırları içinde” olduğunu savunarak takipsizlik kararı vermiş.
İyi de ortada bir Anayasa suçu var.
Savcılık bu Anayasa’ya uymak zorunda değil mi?
Anayasa’ya karşı işlenen suçlar “fikir özgürlüğü” kapsamına sayılabilir mi?
ÇOK GÜLDÜM
Soru çok açık ama cevap çok komik
Emre Özpeynirci, 25 yılı aşkın süredir gazetecilik yapıyor.
Otomotiv sektörünü en iyi bilen ve ağırlıklı olarak bu konuları yazan bu özelliği ile de herkese referans olan bir isim.
Özpeynirci, yılbaşında attığı bir tweette bor ile çalışan bir araç prototipinin sanayi ve teknoloji bakanları ile çekilmiş fotoğraflarına yer verdi.
Tweette ise şu yazılıydı: “Yaklaşık 10 yıldır hemen hemen her sanayi ve enerji bakanının test ettiği ‘Bor Mobil’ isimli borla çalışan prototip bir aracımız var. Anlamadığım nokta bu araç neden hiç bir geliştirme yapılmadan her yıl yeniden yeniden sahaya sürülüyor. Not: İlk foto 2012 son foto 2021…”
Bu tweete şimdiki Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank pek bozulmuş.
Kendince cevap vermiş Emre Özpeynirci’ye; “Çünkü o araç ticari bir ürün olarak değil, bilim fuarlarında/bilim şenliklerinde gençlere farklı yakıt pili teknolojilerini öğretmek için sergileniyor. Belli ki sizin gibilere özel açıklama yapmak lazım. Yoksa gençler sizden çok daha kolay anlayabiliyor!”
Bu adam Teknoloji Bakanı, en azından bu işten biraz anladığını varsaymalıyız değil mi?
Belli ki değil.
OKURDAN MESAJ
İngiltere’de türbanı nedeniyle diploması iptal edilen öğretmen
İngiltere’de uzun yıllar çalışmış makine mühendisi bir okurumdan aldığım mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Gecen gün, köşenizde Fransa’daki okullarda laik eğitimin ana okullarında nasıl uygulandığını yazmıştınız. Ben Londra’da iken, bu konu ile ilgili bir olaya şahit oldum. 2008 yılı. Londra’da ücretsiz dağıtılan bir gazetede gördüğüm haberde şu yazıyordu; “Kuzey Britanya’da, bir ilkokuldaki Pakistan asıllı öğretmen başörtüsü ile derse girmeye başladı. Önce yerel yönetim, öğretmene başörtüsünü çıkarmasını istedi… Öğretmen, ‘Ben Müslümanım, Kur’an emrediyor… Dinimin gereği başörtüsü ile derse gireceğim’ dedi. Bunun üzerine, Eğitim Bakanı devreye girdi. Yaptığı açıklamada; Büyük Britanya’da 18 ayrı dine mensup insanlar yaşamaktadır. (Bu dinleri tek tek yazılıydı haberde) Eğer, kamuda görev yapanlar, kendi dinlerine göre yaşamaya kalkarsa, kamu düzeni bozulur’ dedi. Bunun üzerine, öğretmen geri adım atmadı. Direndi… Arkasından, Bakanlık öğretmenin diplomasını iptal etti… Öğretmen, serbest çalışabilir veya özel sektörde de çalışabilir. Başörtüsüne kimse karışmaz.”
Şunu da belirteyim. İngiltere Meclisi’nde, Müslüman asıllı 4 milletvekili var ve hiçbiri bu karara karşı çıkmadı. Akan. T.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Kırmızı mürekkep hikayesini bilir misiniz?
Hep fıkra gönderecek değil ya Yıldırım Tuna, bu kez de “Sosyal medyada buldum, seversin diye gönderiyorum” demiş.
Zizek’in romanında yazdığı aslında eski bir Alman fıkrası olarak bilinen “Kırmızı Mürekkep” hikayesi bu günkü vaziyeti çok güzel anlatıyor:
Bir Alman işçisi, Sibirya’da iş bulur. Mektupların sansürcüler tarafından okunacağını bildiğinden arkadaşlarına şöyle der. “Aramızda gizli bir haberleşme sistemi belirleyelim, benden aldığınız mektup sıradan mavi mürekkeple yazılmışsa verdiğim bilgi doğrudur, kırmızı mürekkeple yazılmışsa yanlıştır.”
Bir ay sonra arkadaşları ilk mektubu alırlar, mektup mavi mürekkeple yazılmıştır. “Burada her şey harika, dükkânlar mal dolu, yiyecek bol, apartman daireleri geniş ve güzel ısınıyor, sinemalar batının filmlerini gösteriyor, her yer güzel kızlarla dolu her şey var ancak burada tek bulunmayan şey kırmızı mürekkep!”
Bugünkü durumumuz da böyle değil mi?
İstenen tüm özgürlüklere sahibiz, tek eksiğimiz ise kırmızı mürekkep.
Vicdanı olan mavi mürekkeple yazmasın artık…
https://twitter.com/can_atakli_