ÇOK GÜLDÜM

Sarayda “Bizi Biden’a karşı kim gaza getirdi?” diye sormuyorlar mı?

Acaba eli kulağında mı Biden’ın araması.

Saray danışmanlarının böyle düşündüğünü biliyorum.

Çünkü saraya girip çıkanlardan öğreniyorum bunları.

Dünyanın parasını harcadılar, lobilere, Biden artık arar herhalde.

Ama bir türlü aramıyor.

Önceki gün bu köşede sizlere Biden’in bir an önce araması için yapılan bütün hazırlıkları tek tek sıralamıştım.

En son İbrahim Kalın da Bloomberg televizyonuna çıktı.

Dikensiz gül bahçesi resmi çizdi.

Amerika ile çözülmeyecek sorun yoktu.

Karşılıklı görüşmelerle her şey halledilebilirdi.

Beyaz Saray için belki de yeterli değildir bu.

Gerçi Biden’ın araması için yapılanlar öyle göstermelik işler değil.

Koskoca donanma çekildi Akdeniz’den.

Sondaj gemileri ortadan kayboldu.

Mısır’la neredeyse kucaklaşılacak.

İsrail işi zaten çoktan bitti tek kelime bile edilmiyor artık düşmanca.

Yunanistan’a davet üzerine davet gidiyor.

Az buz tavizler değil bunlar.

Trump’ın kazanacağından emin olan saray medyası, muhalefete destek verilmesi gerektiğini söyleyen Biden’e ateş püskürmüştü.

Her ne kadar kamuoyu henüz bu geri adımların farkında olmasa da geçek ortaya çıktığında hayli gürültü kopacaktır.

İşte saraydakiler o gürültü kopmadan Biden’in aramasını bekliyor ki, bu müthiş görüşme her şeyin üzerini örtsün.

Tabii Biden aramadıkça da sarayda sinirler geriliyormuş onu da dedikodu olarak sunayım.

Biden henüz seçilmeden, daha doğrusu Trump’ın karşısında aday bile olmadan AKP için “Biz Türkiye’de muhalefetten yana olmalıyız” demişti.

O sırada AKP’liler farkına bile varmamıştı bu konuşmanın.

Sonra Biden gerçek aday olunca birileri bu konuşmayı tekrar piyasaya sürmüştü.

Durumu ancak o zaman anlayan saray efradı Biden’a veryansın etmişlerdi.

O tarihlerde Trump’ın kazanacağından çok emindiler.

İktidar gazeteleri de aldığı talimatlar gereği Biden’e bindiren manşetler atmışlardı.

Ama olmadı, Trump kazanamadı, Biden geliverdi.

Şimdi Biden’in araması geciktikçe danışmanlar birbirlerine “Hangimiz topun ağzındayız acaba?” diye soruyorlarmış.

Sahi AKP genel başkanını Biden’in değil de Trump’ın kazanacağına kim ikna etti acaba da o da “atış serbest” izni verdi.

Şimdi Trump’ın kaybedeceğini öngöremeyen danışman ve danışmanlar hayli korku içindeymiş.

Şu sıralar Biden bir arasa AKP genel başkanını belki hepsi kurtulacak.

Örneğin Biden için “katıksız bir cehalet, kibir ve ikiyüzlülük” diye twee atan saray sözcüsü İbrahim Kalın pişman mıdır?

Ya da “Biden’ın  ifadeleri Türkiye üzerinde oynanan oyunların ve müdahaleci yaklaşımların adeta bir yansımasıdır” diyen İletişim Başkanı Fahrettin Altun, geceleri Biden’ın aradığını ve sorunların ortadan kalktığı rüyasını görüyor mudur?

ÇOK GÜLDÜM

Erdoğan’ı bu danışmanları batıracak

Lider olunca veya seçimle iş başına gelmiş en büyük yönetici olunca her şeyi bilmeniz gerekmiyor.

Zaten bu mümkün de değil.

Bu etkili ve yetkili kişilerin yanında pek çok danışman olur.

Bu danışmanlar, etkili ve yetkili kişiyle gerekli görülen hallerde bilgi aktarır.

AKP genel başkanının yanında da çok sayıda danışman var.

Üstelik bu danışmanlara, devlet memurları kanunları by pass edilerek adeta çuvalla para ödeniyor.

Ancak bu danışmaların birçok kere AKP genel başkanını şaşırttıklarını, açmaza düşürdüklerini, hata yaptırdıklarını görüyoruz.

Aslında saymakla bitmez.

Abdülhamit’i boğdurmuşlardı örneğin.

Okuduğu bir şiirin şairinin ismini yanlış vermişlerdi.

Nijerya’yı kıta zannetmesine neden olmuşlardı.

Akdeniz’in İngilizcesinin White Sea olmadığını söylemeyi akıl etmemişlerdi.

Bir hastanedeki tıbbı cihazların faktoring yöntemiyle alındığını söylemeyi unuttukları için Erdoğan’ın “Bunlar rent a car olarak alındı değil mi?” diye sormasına engel olamamışlardı.

Erdoğan’a aşı konusunda da yanlış bilgi vermiş danışmanları yine.

CHP genel başkanının aşı olmasını diline doladı Erdoğan ve “Hani sıranı bekleyecektin?” dedi.

Kılıçdaroğlu da Bekledim zaten, sıram geldi ve aşı oldum” dedi.

Anlaşılan danışmanları, 65 yaş üstü olanların aşılandıklarını söylememişler, Erdoğan da şu ana kadar kimlerin aşı olduğunu bilmiyor.

Tamam, ülkeyi yönetenler her şeyi bilmek durumunda değil, danışmanlarından sürekli bilgi alır ama demek ki o kadar çapsız danışmanla çalışıyor ki başına bunlar sıklıkla geliyor.

Bİ SORALIM BAKALIM

Ne oldu, niye pek sesiniz çıkmıyor?

Papa Irak’ı ziyaret etti.

İktidar medyasının bir bölümü Papa’nın bu ziyaretine müthiş tepki gösterdi.

“Ne işi vardı Papa’nın Irak’ta, ne yapmak istiyorlardı?”

Barzani’nin Papa için bastırdığı pulun arkasında Barzani’nin Kürdistan haritası var.. Diğer ülkeler görülmeyince bu haritadan bir şey anlaşılmayabilir. Ama genel haritada bakınca Barzani’nin hayalinin ne olduğu hemen görülüyor.

Söylenmek istenen şuydu; “Bölgede süper güç haline gelen Türkiye’nin etkisini azaltmak için şimdi de Papa kullanılıyor. Papa, Haçlı zihniyeti ile yıllar sona bölgeye geldi, ortalığı karıştırmak istiyor.”

Papa Irak’ın güney taraflarında dolaştıktan sonra yukarı çıktı, Musul’a sonra da Irak Kürt yönetiminin olduğu Erbil’e geldi.

Burada olağanüstü bir izzet ikram gördü.

Öyle ki Barzani, Papa için hatıra pulu bile bastırmıştı.

Ama o da ne?

Pulun üzerinde bir harita var.

Bu harita hesapta Kürdistan haritası.

Ama Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sunun tamamını ve Hatay’ı da içine almış.

Buna benzer pek çok harita gördük elbette ama böyle bir haritanın bu kadar üst düzey bir devlet başkanı ağırlamasında kazara falan de değil resmen kullanıldığına ilk kez tanık olduk.

Dönüp Ankara’ya bakıyorum.

“Çıt” bile çıkmıyor.

İktidar medyası da suskun.

Neden acaba?

Ne oldu vatan, millet nutuklarına?

Barzani yapınca neden hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar?

Barzani Ankara’ya gelip de kendi bayrağını sarayın gönderine çektirdiğinde bizimkiler o bayrağın Papa’ya sunulan haritadaki Kürdistan bayrağı olduğunu biliyorlar mıydı acaba?

Not: Ben bu yazıyı gazeteye gönderdikten sonra Dışişleri Bakanlığı, “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) makamlarından bu vahim hatanın derhal düzeltilmesine yönelik gerekli açıklamanın bir an önce ve net bir şekilde yapılmasını bekliyoruz” açıklaması yaptı. Yani konuyu vahim bir hata olarak kabul etti. Yarınki yazımda bu konuya detayları ile yer vereceğim.

YENİ ÖĞRENDİM

Koca Varyap 9 yılda bir tapu veremiyor mu?

Kısa adı Varyap olan Varlıbaş inşaat, AKP iktidarı döneminde palazlanan inşaat şirketlerinden biri.

Hayli büyük işlere imza attılar.

Nereden aklıma geldi Varyap?

Bundan 50 yıl öncesinde, aynı yatakhanede kaldığımız birlikte büyüdüğümüz okul arkadaşlarımdan biri arayıp da yakınınca oldu bu.

Dedi ki bu sevgili arkadaşım; “Bundan 9 yıl önce çocuklar için Varyap’ın Pendik’de yaptığı plazadan bir ofis aldım. Okulları bitince burayı kullanırlar diye düşündüm. Ancak hâlâ tapuyu alamadık. Bunun ötesinde ne ofise girebiliyoruz ne de paramızı geri alabiliyoruz.”

İster istemez “Olur mu öyle şey” dedim şaşkınlıkla.

“Oluyor işte” dedi ve ekledi; “Yıllardır uğraşıyorum. Benim gibi 70 kişi daha var. Bize tam bilgi vermiyorlar ama anladığımız kadarıyla sorun Halkbank’la.”

Halkbank’la ne ilgisi olabilir?

Bunu sordum tabii?

Arkadaşım cevapladı; “Bizim yerlerimiz gösterilerek kredi alınmış, sonra bu kredileri ödeyememişler, banka da takibat başlatmış. Tabii böyle olunca bizim yerler tapu alamadığı gibi hiçbirimiz hak da iddia edemez duruma düşüyoruz.”

Peki hiç mahkemeye gitmemişler mi, öyle ya 9 yıl süren bir konu bu.

“Gitmez miyiz?” dedi arkadaşım “Gittik tabii ama nedense bir türlü davalar açılamıyor, mahkemeler sanki bu konuda kayıtsız kalmış gibi.”

Şaşırmamak elde değil.

İstanbul’un bir çok yerinde dev binalar inşa eden, sarayın gözdelerinden bir inşaat firması bu hale düştüyse ne fena.

BUNU YAZMAK GEREK

VARYAP nereden nereye…

Pendik’teki dev plazadan ofis/ev alan 70 kişiyi mağdur eden VARYAP’la ilgili birkaç bilgi sunmak istiyorum.

Başta İstanbul Adalet Sarayı inşa eden VARYAP 1975 yılında kurulmuş.

İnşaat alanında AKP döneminde büyüyen şirket Seyrantepe Spor Kompleksi ile Danıştay Binası da inşa etmiş.

Emlak Konut’tan aldığı dev inşaat projeleri ile iyice büyüyen VARYAP Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, sanıldığı gibi inşaatçı değil ziraat mühendisiymiş.

Uzun süre ÇAYKUR’da müdürlük yatıktan sonra inşaat işine soyunmuş.

Firma Türkiye’nin en büyük ceza evini de yapmakla ünlüymüş.

https://twitter.com/can_atakli_