“ŞEFFAF” AÇIKLAMALAR YOKSA BİR UYUTMACA mı?..
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Türkiye’yi ciddi biçimde uyardı…
DSÖ’nün Koronavirüs salgınının Avrupa’daki durumu ile ilgili düzenlediği sanal basın toplantısında Dr. Hans Henri P. Kluge aynen şu cümleyi kurdu:
–Türkiye’deki vaka sayılarında geçen hafta ciddi bir artış yaşandı ve vakaların çoğu İstanbul’da!
İngiliz The Guardian gazetesi de daha birkaç gün önce Türkiye’nin en yüksek vaka artış oranlarına sahip olduğuna dikkat çekmişti!
Dünyanın öbür ucundan, ABD’den, Boston College Biyoloji Bölümü’nden de çok kritik bir uyarı geldi; Asistan Prof. Emrah Altındiş, Türkiye’deki yükselişi kaygı verici bulduğunu belirterek şu uyarıyı yaptı:
–Türkiye’deki kısıtlı testlere rağmen, dünya ile karşılaştırıldığında İtalya’dan daha sert yükseliyor. Bunun önü alınmazsa 2 hafta içinde büyük bir tsunami özellikle İstanbul’u vurabilir!
Yukarıya aldığım üç ayrı açıklamanın detaylarına baktığımız da üçü de aynı yargıda birleşiyor ve aynı sonucu işaret ediyor:
–Bölgesel karantinalarla ya da “20 yaş altı, 65 yaş üstü” için “evde kal” denilerek yapılamaz bu iş, başta istanbul olmak üzere sıkı bir karantina uygulanmalı!
Sahra hastaneleri bunun için mi?
Dünyadan bu uyarılar art arda gelirken, Cumhurbaşkanı önceki gün bir açıklama yaparak, Avrupa yakasında, Atatürk Havalimanı, Asya yakasında ise Sancaktepe’de iki adet, en az biner yataklı sahra hastanesi yapımına başlandığını duyurdu…
Açıklamasının en ilginç bölümü ise bu hastanelerin ne zaman hizmet vermeye başlayacağını açıkladığı bölüm oldu:
–45 gün!
Yani yaklaşık 6-7 hafta!.. Bir diğer anlatımla Mayıs sonu Haziran başı, o da takvimden şaşmamak kaydıyla! İşte bu açıklama ve vaka artış hızı ve yüksekliği ister istemez bazı “deli soruları” da beraberinde getiriyor!..
–Vaka artışı ve ölümler konusundaki açıklamalar ne kadar gerçek?..
Bir örnek vereyim; son günlerde vaka artışları genellikle 3-4 bin seviyesinde seyrediyor… Son beş günün ölüm sayıları ise şöyle:
–69, 76, 73, 75, 76
Diğer bir anlatımla hem vaka ve ölüm sayıları belirli bir düzen tutturmuş görünüyor hem de vaka artışına göre ölüm sayıları aynı oranı tutturmuyor!..
Bu durum garip olmakla kalmıyor, Türk Tabipler Birliği (TTB) de aynı noktaya dikkat çekiyor; işte TTB’nin dün yaptığı açıklama:
–Sağlık Bakanlığı, Koronavirüs ölümlerini Dünya Sağlık Örgütü kodlarına göre raporlamıyor!
Bu ne demek peki? Okuyup anlamaya çalışalım:
–Türkiye’de COVİD-19 pandemisinin ölümler üzerinde değerlendirilmesinde soru işaretleri bulunmaktadır. Son günlerde açıklanan ölüm sayıları epidemiyolojik dağılımlara uyum göstermemekte, doğrulanmış olgu sayıları ile ölüm sayıları arasında paralellik bulunmamaktadır!
TTB, kibarca “Kuşkusuz ölüm sayılarının artış göstermemesi çok memnuniyet verici bir durumdur” dedikten sonra olan biteni şöyle özetliyor:
–Ancak dünyanın diğer ülkelerinde gözlenen örüntü ile örtüşmemesi dikkate alınması gereken bir durumdur!
Virüs kayıtlardan kaçırılıyor mu?
Öncelikle şuna dikkatinizi çekmek istiyorum:
–Özellikle böyle büyük salgınlarda yani halkın büyük bölümünün sağlığını ilgilendiren acil durumlarda “mortalite sürveyansı” yani ölüm raporu, salgının toplumdaki yaygınlık derecesini izlemek, halk sağlığı önlemlerine ve bunların etkisini ölçmeye rehberlik etmek için vazgeçilmez öneme sahip. Daha açık söylemek gerekirse ölüm belgelerinin doğru biçimde düzenlenmesi, doğru ve güvenilir biçimde oluşturulması zorunludur…
TTB’de tam olarak bunu söylüyor işte! Açıklamada aynen şöyle deniyor:
–Birliğimize bağlı hekimlerden yapılan bildirimler, bilgisayarlı tomografi ve/veya klinik bulgular hastalığı desteklediği halde, PCR testi pozitif olmayan hastalar yaşamlarını yitirdiğinde kayıtlara COVİD-19 olarak geçmediği, bunun yerine “viral pnomoni”, “doğal ölüm” veya “bulaşıcı hastalık” olarak geçebildiği biçimindedir!
Çok uzattım biliyorum ama önce TTB’nin söylediklerini paylaşmam gerekiyordu. Raporun özü ve iddiası şu sayın okurlar:
–Virüsten ölenler başka hastalıklar kaydıyla toprağa veriliyor!..
Bu iktidar, bu sağlık bakanı bu iddiaları acilen yanıtlamalıdır…
Son bir soru da ben sormak istiyorum: Mezarlıklar Müdürlüğü ne iş yapar? Çok basit; tüm defin işlemleri, bunların istatistiği ve düzenli olarak verileri toplumla paylaşılmasıdır ana görevi…
Peki, bunları düzenli yapan Büyükşehirlerin Mezarlıklar Müdürlükleri, bir süredir bu işlevini niçin yerine getirmiyor?!
Ben geçtiğimiz yıllarla bu yılın Şubat-Mart-Nisan ölüm verilerini karşılaştırmak için bu kurumların sitesine girdiğimde “ulaşılamıyor” “bulunamadı” sözcükleri bir duvar gibi karşıma dikiliyor! Bildiğim kadarıyla bu kurumlar belediyelere bağlı… Diğerlerinden vazgeçtim, onlardan zaten ses çıkmaz; CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanlarına sesleniyorum, öncelikle de İstanbul, Ankara ve İzmir başkanlarına:
–Bu ne demektir?
Bu uygulama sizin tasarrufunuz mudur yoksa onlara da mı söz geçiremiyorsunuz?!
Bu yanıtı acilen bekliyorum, saygılarımla…
https://twitter.com/umit_zileli