Çoğu zaman yaşanmışlıkların ardından bakakalırsınız. Aslında o anlar artık geride kalmıştır. Ama öyle anlar vardır ki, o anlar hafıza kartınızda donar kalır. Geçen hafta gördüğüm bir fotoğraf benim için aynen böyle oldu…
Kevin Carter adlı bir gazetecinin 1994 yılında Afrika’da çektiği bu fotoğrafta açlık ve zayıflıktan ölmek üzere olan siyah bir kız çocuğu ile onun ardında durup ölmesini bekleyen bir AKBABA…
Bu fotoğraf Carter’a 1994 yılında Pulitzer ödülünü kazandırmış…
Kevin Carter 1994 yılında, Birleşmiş Milletler kapısına sürünerek gitmeye çalışan bu kız çocuğunun fotoğrafını çektikten sonra olay yerini terk etmiş, çocuğa yardım etmemiş. Carter 27 Temmuz 1994 yılında Johannesburg banliyösünde park halinde bir kamyonetin içinde intihar etmeden önce bıraktığı mektupta şunları yazmış. Çocuğu kurtarabilirdim. Makinemi bırakıp; onu kucağıma alıp yardım çadırına götürebilirdim. Ölü çocuklar peşimi bırakmadı..!! O an sadece gazeteci olduğumu düşünüyordum. Şimdi ise insan…!!!
Afrika; dünyanın en fakir bölgelerinden biri, halkın büyük çoğunluğu yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Bu nedenle insanlar açlık ve yoksullukla baş edebilmek için evlatlarını para karşılığı misyonerlere ve eşcinsellere satıyor…
Bunları neden anlattım…
TÜRK-İŞ’in hesapladığı, bir aile için açlık sınırı olan 839 TL baz alınarak yapılan hesaba göre Türkiye’de 1.92 milyon aile yani 6.6 milyon kişi (nüfusun % 9.1’i) açlık sınırının altında yaşamakta. Yıl 2014 Türkiye’si. Sosyal devlet olmanın uzağında bir Türkiye… Birilerinin eli muhtaç vaziyette yaşayan insanımızın kursağındaki lokmaya kadar uzanmış ve arsızlaşmış…!
Halkımızın azımsanmayacak kısmı, Milli Gelirden hakkına düşen payı sokak aralarındaki çöplerde arayıp duruyor ne yazık ki…! Kimi çocuk yaştaki evlatlarını para karşılığı dedesi yaşında adama satıyor...! Hadi Devlet görmüyor, umursamıyor… Baştakiler "Kendi Dümenlerinin Suyunda Kürek Çekiyor...!"
Peki bizler… Bizler de Kevin Carter gibi görüp, görmezden mi geleceğiz… Bu insanlara karşı gözlerimiz kör, kulaklarımız tıkalı mı kalacak. Vicdanlarımızı saklandığı yerden çıkarmayacak mıyız?
Sofralarımız muhtaç olan ile paylaştıkça değer kazanır. Önemli olan muhtaç olanı bayramlarda değil, yıl boyu hatırlayabilmek ve yardım eli uzatıp bu insanlara dokunup, paylaşabilmek...
Yaşam için sebep çok, paylaşım bunlardan sadece biri... Hayatın aslına bakmalı, usulca zamanın bir yerinden girmeli... Ben komşum açken yatağa tok giremem diyebilmeli hala paylaşmak için vaktimiz var. Belki bir kuru ekmek, bir tas sıcak çorba paylaşabildiğince varsın hayatta… Unutma.! Ya Bir Gün Sende Aç Girersen O Yatağa…!
Çok yakın zamanda açlıktan ölen bebekler oldu bu ülkede. Mutlu sonu hep masallar anlatmaz bizlere… Çocuklar açlıktan ölürken hangi yaşamaktan bahseder ki masallar?
Sofranızda paylaştığınız bir lokma kuru ekmek dahi dünyanın en lezzetli yemeğine dönüşebilir.
Paylaşın… Paylaştıkça çoğalın...
https://twitter.com/ceydaknay
https://www.facebook.com/ceymin