CUMHURİYETİ ORTADAN KALDIRACAK SON SENARYODA BİR NOKTAYI FENA ATLADILAR!..

Genel seçime üç aydan az bir süre kaldı...

Ve ülkenin başına bugüne dek görülmemiş büyüklük ve hinlikte bir çorap örülmeye başlandı bile!.. Her yönden kuşatılmış Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihe karışması, “Türk Tipi Başkanlık” adı altında rejimi değiştirilmiş, bölünmüş, kuklalaştırılmış bir kabile devletinin dayatılması için sahneye konulan “son senaryo” dan söz ediyorum... 

İktidar, yaşanan bunca rezillik, işlenen bunca suç sonrasında ve bürokratları, yanaşma medyası dahil tüm destekçilerinin itibarlarının yerlerde sürüklenmesi ile birlikte, ne yaparsa yapsın tek başına iktidar olamayacağını açıkça gördü. Keza, kıl payı kazandığı ve kaybettiği yerlerde oyların “sihirli” bir şekilde “değişime uğrama” olasılığının eskisi gibi kolay olamayacağının da farkında...

O halde, yeni, yepyeni bir oyun, daha önce hiç sahnelenmemiş bir senaryo gerekiyordu; kamuoyunun aklını karıştıracak, duygularını ve kendisine yönelen öfkesini istediği yöne kaydıracak bir özgün senaryo...

-HDP senaryosu!..

* * *

Senaryo aylar önce, daha seçim atmosferine bile girilmemişken sahnelenmeye başlandı...

Selahattin Demirtaş, HDP’nin seçimlere parti olarak girebileceğini söyleyiverdi... Kimse bi şey anlamadı tabii!.. Oy yüzdesi yüzde 6.5’i aşmayan bir parti neden böylesine anlamsız, parlamento dışı kalabileceği bir maceraya atılsındı ki?.. Üzerine tartışmalar yapıldı, yorumlar getirildi, ama gerçek niyetle ilgili “doğru yorum” ancak bir kaç cumhuriyetçi kalem tarafından dile getirilebildi, onlar da toz duman arasına karışıp buharlaştı...
     
Ardından HDP’nin seçimlere parti olarak katılacağı kesinleşti ve aday atakları başladı. AKP’nin kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat’tan, CHP’nin eski Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan’a uzanan son derece “popülist” aday kadrosu şekillenmeye başladı. Art arda ortaya dökülmeye, başlayan “kamuoyu araştırmaları!” na göre HDP’nin oyları da mucizevi şekilde artmaya, yüzde dokuzları göstermeye  başlamıştı!..
     
Bir taraftan AKP-İmralı-PKK-HDP arasında “al gülüm-Ver gülüm” devam eden “Çözülüm süreci” artık Öcalan’ı ziyaret edecek “Akil İnsanlar”a dayanmışken, Kandil’deki terör şefleri, “PKK’nın bahar kongresine önderimiz Apo katılmazsa olmaz” serenadları yaparken, diğer taraftan HDP yöneticileri, ne kadar da “Türkiyeli” olduklarını, asla bölünmeden yana olmadıklarını anlatmayı sürdürüyorlardı...
     
-Kumpas şekilleniyordu!..
                                                           
* * *
     
Pekii, inceden inceye hesaplanan oyunun amacı neydi dersiniz?..

Önce HDP’nin seçimdeki durumuna bir bakalım... Parti, BDP olarak, bağımsız adaylarla girdiği geçen seçimde 40 milletvekiline bile ulaşamamıştı. Bugün aynı şekilde girse çıkaracağı milletvekili sayısı anca 40’ı bulur. Ama diyelim ki barajı geçerse en az 70 vekili garanti eder. 

Pekii yüzde 10 barajını nasıl geçecek?. İşte işin püf noktası da bu!.. CHP’den ayrılacak oylarla, oy vermeyenler havuzundan CHP’ye yönelmesi muhtemel yurttaşları avlayarak!.. CHP üst yönetimi, hayretle izlediğim kadarıyla böylesine kolay anlaşılabilecek kaba oyuna karşı hala hareketsiz... Ancak oyların yöneliminde hiç umulmayan, hesaplanmayan bir engel ortaya çıktı:

-Vatan Partisi!..

Son yoklamalarda cumhuriyetçilerin desteklediği Vatan, yüzde üçlerin üzerinde seyrediyor. Yeni katılımlar, güçlü ittifaklarla çok daha yükseğe çıkmaya da meyilli görünüyor. Ve önümüzde 3 ay gibi bir süre var. Algı bombardımanı ve “Kitle İmal Silahı” görevini üstlenenler fena yanılabilir!.

Kısacası, Demirtaş’ın kamuoyuna algılatılmaya çalışılan “sempatik yüzü”, HDP’nin Türkiyelileştiği palavraları çok fazla işe yaramıyor!.. Daha dün, Nazlı Ilıcak, bir Fethullahçı kanalda, “HDP yüzde 15’lerle parlamentoya gelirse artık silahlar da susar, çözümün önü açılır” fantezisini neredeyse kalkıp oynayacak şakraklıkla söylüyordu. Buna benzer fantezileri daha çoook duyacağımıza, hatta neredeyse “HDP’ye oy verin” diye yalvaracaklarına bahse girebilirim!..

Aslına bakarsanız yapılan hesabın iki yüzü var; HDP iki şekilde de karlı çıkıyor, barajı geçerse, 70’in üzerinde milletvekili ile anayasanın değişmesi ve özerklik için  AKP’ye ortaklık yapacak. Barajı aşamazsa büyük gürültü çıkarıp, Diyarbakır’da kendi parlamentosunu kurduğunu ilan edecek, ki zaten var!.. HDP’nin alacağı milletvekillerinin çoğunu sahiplenecek olan AKP ise hem yeni anayasa hem de başkanlık yolunda ilerleyecek...

-Son senaryo ya da kumpas işte bu!..

Kağıt üzerindeki senaryolar her zaman iyidir, iştah kabartır... Ancak iş sahneye koymaya geldiğinde ne olacağı hiç belli olmaz... Bu topraklar üzerine bu türden çok senaryo yazıldı, sahneye kondu. Ama sonuçta yönetmenlerinin ve uşaklarının suratında patladı!..

Bu “son senaryoda” da bir şey fena halde atlanmış... Tıpkı geçen yüz yılda olduğu gibi... Üst akıl, alt akıl, piyonlar bilmeden ya da fazla özgüvenden olsa gerek ana unsuru görmezden gelmişler:

-Türk milleti!..

Bu ülkenin cumhuriyetçi, millici, yurtsever solcu on milyonlarca yurttaşını es geçmişler... İyi etmemişler! Türkler, ayağa kalkana dek “geç kalmış bir millet” olarak tanımlanabilirler. Ayağa kalktıktan sonra ise tarihe nasıl geçtikleri  gayet açık ve seçik biçimde Tarih Baba’nın defterine kayıtlı...

-Açıp okumaları tavsiye olunur!..
        
       
https://twitter.com/umit_zileli