KAFAMI BOZAN ŞEYLER

SUUDİ GAZETECİ OLAYINDA “ÇOK PASİF” DURUMDAYIZ

Günlerdir Suudi Arabistan Krallığı'nın İstanbul'daki konsolosluk binasına giren ve bir daha da çıkmadığı söylenen gazeteci Cemal Kaşıkçı olayını konuşuyoruz.
Ancak burada bana göre çok dikkat çekici bir konu var.
Bir kere Erdoğan ve bir kere de sözcüsü İbrahim Kalın'ın ciddi bir içeriği olmayan konuşmalarının dışında resmi kanallardan ve yetkililerden tek satır bile bilgi alamadık.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ortada yok.
Emniyet Genel Müdürlüğü, dünya çapındaki bu olayla ilgili bir emniyet müdürünü yetkili kılmadı.
Bu konuyla ilgili bir birim olmadığı gibi bilgilendirme ekibi de kurulmamış.
Medyaya bilgi veren yok.
Kimileri de hayli tuhaf olan bilgilerin tamamına yakını dış kaynaklı.
Yani bizim ülkemizdeki bir olayı dışarıdan izlemek zorunda kalıyoruz.
Belli ki Kaşıkçı olayının içinde “bir bit yeniği” var.
Var olmasına var da biz ne zaman öğreneceğiz.

KOMİK

ŞU AA'nın YALANLAMA HABERİNE BİR BAKIN

Cemal Kaşıkçı'nın akıbetini öğrenmek için Amerika galiba bizden daha çok çalışıyor.
Trump ve adamları hemen her gün bu konuda bir açıklama yapıyorlar.
Trump son olarak “Türkiye'ye müfettişler gönderdik. Müfettişlerimiz Türk yetkililerle ortak çalışma yürütüyor” dedi.
Aslında “ayıp” bir durum tabii.
Tamam bu gazeteci Washington Post'ta yazıyor ama Amerikan vatandaşı değil.
Yani Amerika'nın müfettişlerini (aslında ajanlar) Türkiye'ye göndermesi tuhaf.
Ama nedense bu tuhaflığa hiç sesimiz çıkmadı.
Belli ki görev Anadolu Ajansı'na verilmiş.
Ajans “diplomatik kaynaklara” dayandırarak Trump'ı yalanladı.
İyi de niye “diplomatik kaynaklara” sormuş Anadolu Ajansı?
Devletin resmi kurumu değil mi?
Kim oldukları belirsiz diplomatik kaynaklar yerine direk İçişleri Bakanı'na veya Emniyet Genel Müdürü'ne sorulabilirdi bu.
Ama anladığım Amerikalı ajanlar burada ve çalışıyor, iktidar bunun açık edilmesinden rahatsızlık duyuyor ve Amerika'yı birinci elden yalanlamak yerine AA'ya böyle bir haber yaptırıyor.
Bizim ahali buna inanabilir de dünyayı da kandırabilir miyiz, bilemem artık.

FIKRA GİBİ

DIŞİŞLERİ BAKANI NE SÖYLEDİĞİNİN FARKINDA DEĞİL SANKİ

Kaşıkçı olayı konusunda bizim taraftan çok fazla bir şey duymuyoruz.
İşte bu “çok az” açıklama içinde en dikkatimi çeken Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun sözleri oldu.
Bakan Bey, “Kaşıkçı olayı nedeniyle Suudi Arabistan'la işbirilği yapmalıyız, birlikte çalışmalıyız” demiş.
Nasıl yani?
Dışişleri Bakanı, Suudileri “cinayet işlemekle” suçladığımızı pek fark etmemiş galiba.
Kaşıçı'nın öldürüldüğünü, 15 parçaya bölündüğünü ve iki özel uçakla gelen Suud ajanlar tarafından götürüldüğünü, resmi olmasa da, söyleyen biziz.
Peki nasıl olacak Suudilerle ortak çalışmamız acaba?
“Kaşıkçı'yı siz mi öldürdünüz?”
“Yok abi, valla billa biz öldürmedik.”
“İyi o zaman.”

CANIMI SIKAN ŞEYLER

SKANDAL İÇİNDEN SKANDAL ÇIKIYOR

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili bilgileri yabancı medyadan alıyoruz.
Bunlar ne kadar doğru orası kuşkulu elbette.
Ama bir tanesi var ki o çok önemli.
Dünyanın en saygın gazetelerinden biri olan Washington Post Gazetesi “Türk yetkililerin elinde görüntü ve ses kaydı var” diye yazdı.
Gazetenin iddiasına göre görüntü ve ses kaydında Kaşıkçı'nın nasıl sorgulandığı, kendisine nasıl işkence yapıldığı ve nasıl öldürüldüğü açıkça görülüyor.
Tek sorun şu: Türkiye elindeki bu olağanüstü kanıtları açıklayamıyor.
Çünkü bunu açıkladığı an ülkesindeki yabancı misyonu sesli ve görüntülü olarak izlediği ortaya çıkacak.
Tatsız bir durum tabii.

SOSYAL MEDYA

BENİM TROLLER GERÇEKTEN ÇOK TUHAF

Bazen “Bu trollerin en ahmaklarını bana mı tahsis etttiler?” diye düşünmeden edemiyorum.
Burada sorduğum soruların bazılarını önceki gün Twitter'dan da yazım.
Yüz binlerce takipçi ilgiyle okudu kimi beğendi kimi eleştirdi kimi katkıda bulundu.
Ama bir ahmak trol grubu var ki onlarla başa çıkmak mümkün değil.
Sanıyorum Kaşıkçı olayından hükümeti devirme operasyonu çıkarmaya çalıştığımı sanıyorlar, bu nedenle de soruları çürütmeye çalıştılar.
Yahu işin içinde bit yeniği var mı yok mu onu arıyorum, Türkiye'nin başına bir iş açılmasından endişe ettiğimi belirtiyorum.
Ama bunların aklında başka bir şey yok ki.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

SUUDİLER NİŞANLIYI mı HESABA KATMADILAR ACABA?

Gazeteci Kaşıkçı'nın Suudi Konsolosluğu'na girip de çıkmadığını “nişanlısı” denilen bir kadından öğrendik.
Eğer bu kadın konsolosluk önünde beklemese ve nişanlısının saatler geçtiği halde çıkmadığını aldığı talimat gereği AKP'li Yasin Aktay'a bildirmese bu olay belki de aylar sonra ortaya  çıkacaktı.
Kaşıkçı'nın  öldürüldüğü ileri sürülüyor.
Ama aynı şekilde “Suudiler bu kadar aptal mı? Bütün dikkatleri üzerine çekeceğini bilmiyor mu?” diye de soruluyor.
Ama bir de şöyle bakalım. Suudiler belki de nişanlıyı hesap etmediler. Kaşıkçı içeri girecek veya paketlenip Suudi Arabistan'a götürülecek ya da öldürülecekti.
Her iki durumda da ancak ailesi veya Washington Post Gazetesi “Nerede bu adam?” dediğinde gündeme gelecekti.
Suudiler uzun süre “Biz de bilmiyoruz” diyebilirdi ve kimse de “Sen gazeteciyi öldürdün” diye suçlayamazdı.
Kısacası eğer işin içinde bir başka “bit yeniği” yoksa bütün tezgahı nişanlı bozmuş olabilir.
ÖNEMLİ NOT: Yüce Türk yargısının Amerika ile imtihanı ile ilgili yazılarımı yarın okuyabilirsiniz. Zamanlama olarak bugünkü köşeme yetiştirmem ne yazık ki mümkün olmadı…

https://twitter.com/can_atakli_