Başlığa bakıp da hemen hoppala demeyin.
Sabırla okuyun...
***
Türkiye'de spor yazarlığı adı altında ağırlıklı olarak futbol yazarlığı yapılır.
Bu nedenle futbol yazarlığı üzerinden vurgulayayım, ben futbol yazarı değilim.
Beşiktaşlıyımdır.
Arada sırada maçlarını takip ederim ancak fanatik değilimdir.
Yine fırsat bulursam Anadolu Yakası'nda olduğum için Fenerbahçe maçlarına da bakarım.
Galatasaray'ı da önemserim.
Çünkü milyonlarca insan gibi, bu üç kulübün Türk sporunun lokomotifi olduğunu bilirim.
Fenerbahçesiz, Galatasaraysız, Beşiktaşsız bir sporun hiçbir şekilde keyfinin olmadığını bilirim.
Dikkat ederseniz, Beşiktaş'ın yarışta geri kalmasının, futboldaki keyfi nasıl olumsuz etkilediğini farkedebilirsiniz.
Her neyse uzun uzun ayrıntılandırmayalım.
Bu yazıyı günün anlam ve önemi dolayısıyla yazıyorum.
Bugün 3 Temmuz
Türkiye futbolu kritik bir tarih 3 Temmuz.
Başta Fenerbahçe olmak üzere birçok kulübe ve şahsa yönelik şike “operasyonu”nun yıldönümü.
Galatasaray ve Trabzonlu dostlarımız kızmasınlar, bunun bir tertip, bir kumpas olduğu açığa çıkmıştır.
Nereden çıkmıştır?
Yasal düzenlemenin tarihiyle, Aziz Yıldırım'ın teknik takibe alınma tarihi arasındaki 2 yıllık fark ile,
Savcıların bu davaya nasıl atandığıyla,
Yine aynı savcıların hangi kumpas/tertiplerde rol aldığıyla,
Taraf gazetesinde 2009 yılında atılan “Ergenekon Fenerbahçe'de” manşetiyle,
Her türlü linç girişimiyle,
Hükümetin “kumpas” itiraflarıyla,
Fenerbahçe'nin ele geçirilme girişimiyle vs. vs. vs. ortaya çıkmıştır.
Ancak bu oyunun uluslararası boyutu çok gündeme gelmemiştir.
Elime bir süre önce önemli bilgiler/belgeler ulaştı.
Bu belgeleri karıştırınca, bu tertibin bir de uluslararası boyutu olduğunun işaretleri vardı.
***
Diyebilirsiniz: Siyaset varken, uluslararası güçler neden futbol üzerinden mikser görevi görsün ki?
Yanılırsınız.
Hatırlayın:
Yugoslavya'yı karıştıran ve sonra bölen olayların 13 Mayıs 1990 tarihinde Dinamo Zagreb-Kızılyıldız maçında çıkan olaylarla başladığını,
Tribün olaylarında, daha sonra iç savaşta aşırı Sırp milliyetçilerin liderlerinden biri olarak anılacak Arkan'ın rol oynadığını,
Yine Mısır'da ülkenin en ünlü futbol takımı El Ahli ile Port Said'in El Masri takımları arasında oynanan maçtan sonra çıkan ve 79 kişinin öldüğü olayların Hüsnü Mübarek karşıtı sloganlar nedeniyle çıktığını,
Şu an bölünmeye çalışılan Suriye'nin Kamışlı kentinde 2004 yılında bir futbol maçında Kürtler ve Arapların çatıştığını, çok sayıda kişinin öldüğünü, Kürtler'in Barzani posterleri ve ABD bayrakları, Arapların Saddam Hüseyin posterleri taşıdığını...
Meşhur sözdür: Futbol asla sadece futbol değildir.
***
Bu kısa hatırlatmadan sonra kaldığımız yerden devam edelim.
Türkiye'de bir kuruluş var.
İsmi TESEV
TESEV'in çalışmalarını kamuoyu gayet iyi biliyor.
AKP'nin iktidara gelişinde çok başarılı psikolojik harekat yürüten, hükümete yapması gerekenleri ileten, TSK'nın yıpratılması ve gereken tasfiyelerin gerçekleştirilmesi, Kürt/Ermeni açılımlarının hayata geçirilmesi, Türkiye'de millet kimliği yerine etnik kimliklerin öne çıkmasını sağlayan, Karadeniz'den, Güneydoğu'ya, Ege'den, Akdeniz'e kadar garip projeler hazırlayan bir yapı.
TESEV'in siyasetle bağlantısını bilirdik ancak elime geçen bilgiler/belgelerde futbol bağlantısı da yer alınca kafam allak bullak oldu.
İşin içine girince de, çok çarpıcı sonuçlara ulaştık.
TESEV Türkiye kuruluşu diyenlere ise sadece gülerim. Soros tarafından finanse edildiğini, Başkanı'nın bile itiraf ettiği bir yapı TESEV. Bu nedenle kimse kusura bakmasın Soros, dolayısıyla TESEV planı olmadığı bir mevzuya yatırım yapmaz.
Şimdi gelelim çarpıcı bilgilere.
Bugün sadece bu girizgahı vererek, yarın yazacağımız yazımızdan birkaç ipucu vereceğim:
TESEV (Soros), şike davası sürecinde hangi aktif spor adamlarıyla ilişkili?
Hangi kulübün başkanı TESEV kurucu yöneticisi?
Hangi kulübün başkanı, kendisine ait hisseleri geçmişte Soros'a sattı?
TESEV (Soros)'in fonladığı hangi gazeteler şike kumpası/tertibinde rol aldı?
Emin olun, yazdıkça ses gelecek ve Türk sporu emin olun çok derin tartışmaların içine girecek.
Dediğimiz gibi hepsini bugün söylemeyeceğiz.
Ancak bundan sonra yazacaklarımızı iyi takip etmenizi öneririz.