KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Utanma arlanma hiç kalmadı

Yeni yıl çok ağır zamlarla geldi.

Hani “iğneden ipliğe” diye başlayan bir deyim vardır, tıpkı öyleydi.

Elektrik, doğalgaz, akaryakıt gibi temel enerji ürünlerine müthiş zamlar geldi.

Devletin aldığı vergiler, harçlar, tüm cezalar yüzde 36 zamlandı.

Asgari ücretliler, emekliler, memurlar, orta gelirli vatandaşlar ne yapacaklarını kara kara düşünürken; sarayla iltisaklı medya, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.

Hatta bazı gazete ve televizyonlar milletle alay edercesine yayınlar yapıyorlar.

Örneğin sarayla iltisaklı yayın gruplarının en militanı Sabah grubunda zamlar neredeyse hiç yok.

Sabah’a ve aHaber’e göre zam yok ama “varlık barışı” süresi uzatılmış.

Hani şu nereden kazandıklarını açıklayamayanların yurtdışında tuttukları paraları sorgusuz sualsiz ve vergisiz ülkeye getirme hakları var ya, işte varlık barışı dedikleri o.

Saraya bağlılık ve militanlık konusunda Sabah’la yarışmaya başlayan Hürriyet’te ise elektrik zammı iyi bir şey gibi sunulmuş.

“Elektrikte yeni tarife” demiş Hürriyet ve artık fiyatların kademeli olarak uygulanacağı müjdesini vermiş.

Ama haberde aslında yapılanın yüzde 100’ü aşkın zam olduğuna hiç değinilmiyor.

Türkiye gazetesi de zam haberini “Faturanın yarısı yine devletten” başlığı ile sunmuş okurlarına.

Devlet zam yapıyor ama yarısını kendi ödüyor, gariban vatandaşı buna inandırıyorlar.

Yeni Şafak biraz daha utanmış ve zam haberini sayfanın en dibince küçücük vermiş hiç olmazsa.

Milliyet “Yeni elektrik tarifelerinin yürürlüğe girdiğini” duyurmuş o kadar, sanki zaten hep yapılan bir uygulama gibi, zam mam yok.

Akit adlı kâğıt israfına göre zam hiç yok.

MHP’nin yayın organı Türkgün zam haberini sayfanın dibinde minicik yayınlamış.

Zam haberleri konusunda en azgın gazete Aydınlık çıktı.

Sonradan AKP’li olma bu eski solcu gazete zamları saray iktidarın değil de şirketlerin yaptığını yazacak kadar uçmuş ve “Devlet indiriyor, şirketler bindiriyor” diye başlık atmış.

Öyle ya, zavallı Erdoğan ne yapsın, fiyatları düşürmek için çırpınıyor ama bu alçak şirketler yok mu, onlar halkın canına okuyor işte.

Sarayla iltisaklı yayın organlarının dünkü en önemli haberleri Erdoğan’ın bir aileyi ziyareti ve muhalefete yönelik “Kutuplaşmaya izin vermeyeceğiz” sözleri.

Saraya iltisaklı medya sanıyor ki zam haberlerini, döviz fiyatlarında yükselişleri, indirildi denilen faizlerin aslında anormal yükseltildiğini saklarlarsa milletin bundan haberi olmayacak.

Bir yerde doğru tabii.

Millet bir bu medyadan okuyarak ya da izleyerek geçekleri öğrenmiyor.

Ama peki yaşadıkları hayatı nasıl gizleyecekler acaba?

O zamlardan AKP’ye göbekten bağlı olanlar da etkilenmiyor mu sanki o zaman da mı haberleri bile olmuyor mu?

Bu iktidarın 2023’ kadar ülkeyi taşıyabileceğine hala inanan olabileceğini hiç sanmıyorum.

Tabii utanma arlanma tamamen yitirilince, bu tür sorular da anlamsız kaçıyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Artık hiç çekinmeden seçimlerde hile hurda olacağını söylüyorlar

Çok merak ediyorum, acaba 2002’den bu yana yapılan seçimlerde içine hile karıştırılmayan tek seçim bile oldu mu?

Kimse şaşırmasın, bunu çok ciddi olarak soruyorum.

Gerçi defalarca söyledim, yazdım, anlattım; “2002’den bu yana tüm seçimlere hile karıştırıldı. Her şey önceden dizayn edildi, millet sonuçlara inandırıldı.”

2019’da İstanbul seçimlerinin tekrarlanmasının arkasında da bu vardı.

Ne yapıldığını önceden bildiklerinden çıkan sonuca inanamadılar, “mutlaka bir şey olmuştur” diye seçimi yenilettiler, bu kez işin içine hiç hile karışmayınca ne olduğunu hepimiz gördük.

Şimdi her an seçim olabilir.

Ama bu kez durum farklı, milletin öfkesi giderek kabardığı için işin içine hile sokmak zorlaşabilir.

Bu nedenle çeşitli çareler düşündükleri bana göre bir gerçek.

Ancak saray iktidarının Ar-Ge işlerinin başındaki kişinin yaptığı açıklamaları dinleyince bu kanaatim daha da pekişti.

Mustafa Şen, dolardaki düşüşten sonra nihayet AKP’nin oylarında artış olduğunu ileri sürerken “Mevzu basit, kazanacağız” dedikten sonra şunları söyledi:

“Ama bana şu soruyu sormayın, ‘nasıl kazanacağız?’ ‘Nasıl’ı çöpe at. Kazanacağız. ‘Nasıl’ı yok. Kazanacağız. Çünkü başka yolu yok. ‘Niçin kazanalım? Hep biz mi kazanacağız?’ Bundan sonraki seçimleri kazanmayacaksan, bu zamana kadar olan seçimleri niye kazandın ki? Daha öteye gitmeyeceksen buraya kadar niye geldin ki? O yüzden soru yok. Nasıl kazanacağız, niye kazanacağız, neden kazanacağız? Onların hepsini çöpe… Kazanacağız ve Tayyip Erdoğan yeni Cumhurbaşkanımız olacak.”

Çok doğal “nasılını sormazsanız” kazanamayacağınız seçim yoktur.

Peki bu kez yine aynı numaralar yapılabilecek mi?

Normal koşullarda çok zor.

O halde belli ki “olağanüstü” koşulları oluşturabilirler.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Milli Piyango’da yine aynı numara yapıldı

Şaşırdım mı?

Elbette hayır.

Çünkü böyle olacağını zaten bili­yorduk ve önceden hatırlatma bile yapmıştım.

Milli Piyango yılbaşı büyük ikra­miyesi yine dörtte bir bilete çıktı.

Ne tesadüf ki 4 biletten sade­ce biri satılmış diğer üçü ise alıcı bulamamıştı.

Bu durumda kim olduğunu muhtemelen öğrenemeyece­ğimiz talihli parasını yani 30 milyon lirasını alacak, kalan 90 milyon lira ise Erdoğan’ın baş­kanı olduğu Varlık Fonu’na devredilecek.

Böylelikle devletteyken cemaatin pis oyunları sonra da Demirören ve yabancı ortağı eliyle milletin umu­du bir kere daha sömürülmüş oldu.

“Ya çıkarsa” veya “Belki de sıra bende” diyerek Milli Piyango bileti alanlara bir kere daha “Geç­miş olsun” diyorum.

NOT: Aslında millet tepkisini göstermedi de­ğil. Bu yıl biletle­rin çoğunun elde kaldığı belirtiliyor

Bİ SORALIM BAKALIM

İstanbulluya yılbaşı zehir edilirken, tebliğcilere dokunulmadı?

Medyaya hiç yansımadı ama aslında İstanbul’da yılbaşı gecesi yüzbinlerce kişiye zehir oldu.

Taksim Etiler hattı ile Boğaz’ın Beşiktaş İstinye ve Üsküdar Kandilli hattında trafik neredeyse durma noktasına geldi.

Elbette buralarda eğlence mekânlarının sayısı çok fazla ve sıkışıklık son derece doğal.

Ama buna bir de İstanbul polisinin gayretkeşliği eklenince yılbaşı gecesi pek çok kişi trafik eziyeti çekti.

Çünkü polis bu hatlarda kısa aralıklarla sayısız noktayı “güvenlik” gerekçesiyle kesmişti.

Yolları tek sıra ve yavaş geçişle açık tutuldu, binlerce kişiye GBT sorgulaması yapıldı.

Bana kalırsa, iktidar kendi yarattığı korkunun altında kaldı.

Çünkü günler öncesinden iktidarın birçok unsuru “Yılbaşı kutlamanın haram olduğunu, gerçek Müslümanların bu geceyi ibadetle geçirmesi gerektiğini” söyledi.

Üstüne kimi dinci grupların tehditleri eklendi.

Beklenti büyüyünce çaresiz kaldılar ve bu kez de olağanüstü önlemler alarak milleti bezdirdiler.

Buna karşı bazı radikal dinciler Taksim’de bildiri dağıttı. Onca güvenlik alınmıştı. Böyle bir ortamda polisin bildiri dağıtan ve halkın galeyana gelmesine bile neden olabilecek böyle bir harekete müdahale etmemesi mümkün mü?

Ama hiçbir müdahale yapılmadı bu dinci gruplara.

Yılbaşı gecesi onlarca kişi GBT denetiminden geçirilirken, bütün yollar tutulmuşken, trafik felç edilmişken bu meczupların rahat çalışması sağlandı.

Ne hale getirdiler güzel ülkemizi böyle?

OKURDAN MESAJ

O gece sıradan insanlar işlem yapamadı

Saray iktidarının sürekli gülen Maliye Bakanı, “Valla biz bir şey yapmadık, o gece bireysel satıcılar doları düşürdüler” dedi biliyorsunuz hepimizi aptal yerine koyarak.

Oysa o gece bireysel satıcıların işlem yapması mümkün olmadı.

Bakın Amerika’da yaşayan bir okurum o gece ile ilgili neler yaşamış;

Can Bey,

Ben ve eşim, Amerikan vatandaşı olduğumuz ve oradan para kazandığımız için doğal olarak döviz hesabımız var.  Normal zamanlarda telefonumuz ile internet ortamında bankacılık ve döviz alım satım işlemlerimizi rahatlıkla yapabiliyoruz.

Dövizin düşmeye başladığı akşam ben de mobil bankacılığa girerek bozdurmayı denedim.

Asla işleme izin vermedi.

Sonra müşteri temsilcisini aradım bana verdiği cevap şu; “Efendim dövizle ilgili sistem güncelliyoruz, işlem yapamayız.”

Yani o gece normal vatandaşlar döviz bozduramazdı ben birebir yaşadım.

Ferhan T.

https://twitter.com/can_atakli_