UZLAŞMA, UYUM, İŞBİRLİĞİ mi DEDİNİZ? ÇOK KOMİKSİNİZ!..

Olmuyor, maalesef olamıyor…

Ne Ekrem İmamoğlu’nun, ne Mansur Yavaş’ın, ne Tunç Soyer’in ne de diğer muhalefetin kazandığı belediyelerin “uzlaşma, uyum, birlikte çalışma” çağrıları yerine ulaşabiliyor!.. Çünkü iktidar partisinin yukarıda saydığım, demokrasinin olmazsa olmazları olarak öne çıkan sözcüklerle uzaktan yakından ilgisi yok!.. İzninizle açıklayayım:

-Bu arkadaşlara, “uyum” dediğinizde onlar “emrinize amadeyim, siz emredin ben yapayım” olarak algılıyorlar!..

-Bu arkadaşlar, “uzlaşma” sözcüğünü, “emri altındakilerin verilen talimatları kayıtsız, koşulsuz yerine getirmek”olarak anlıyorlar!..

-Bu arkadaşlar, “birlikte çalışalım” şeklindeki el uzatışı “iktidarın hangi şekilde olursa olsun, ihaleler başta olmak üzere” her türlü rantın kendi direktifleriyle yürümesi olarak görüyorlar!..

Karşılarındaki Büyükşehir Belediye Başkanları’nın milletin iradesi ile seçilmiş olması hiçbir şeyi değiştirmiyor; çünkü onlar son çeyrek asırdır, başta İstanbul olmak üzere önemli belediyeleri zaten “amir-memur” ilişkisiyle yönetmenin alışkanlığına sahip bulunuyorlar, “ne demek yani, eski köye yeni adet mi?” diye düşünüyorlar!.. Nerden mi biliyorum?.. Kendi partilerinden belediye başkanlarını “hallaç pamuğu” gibi dağıttıkları, görevden, hem de zorla aldıkları günleri hatırladığımdan!..

Olmaz canım, 800 küsur bin fark akıllarını başlarına getirmiştir” şeklinde düşünenler çıkabilir… O halde hiç uzaklara gitmeden, son iki gün içinde alelacele alınan iki kararı paylaşayım:

-Bakalım ne kadar anlamışlar, siz karar verin!..

Başkanları “sembolik” yapma seferberliği!..

Önce bir hatırlatma yapayım…

AKP’li Cumhurbaşkanı, seçime sayılı saatler kala, şu mealde bir açıklama yaparak, aklındaki planın ipuçlarını açık etmişti aslında:

-Hem Belediye Meclisi’nde hem ilçelerde açık ara öndeyiz. Belediye başkanlığı sonuçta “sembolik” bir makamdır!..

Bunu söylediğinde ben, “kendisi yüzde 25 oyla İBB’yi kazanmış, gayet de güçlü bir belediye başkanlığı yaptı. Ne demek şimdi bu?” diye düşünmüştüm… Seçim sonrasında “takke düştü, kel göründü!

-Belediyelerin kentsel dönüşüm hakkındaki önemli yetkileri Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar tarafından kısıtlandı!..

Yeni yönetmenliğe göre, Belediyelerin bazı önemli yetkileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredildi… Siz bunu başta İstanbul olmak üzere muhalefetin elinde bulunan belediyeler olarak okuyun lütfen!..

Şu komediye bakın; bakanlık, yönetmenliğe eklenen “Uygulama Alanı” maddesiyle kentsel dönüşüm yapılacak alanlarda en küçük parsele bile plan dahil her türlü işlem yapabilecek!.. Belediye ne yapacak peki?.. Oturup seyredecek ya da bakanlığın bizzat veya şikayet edı altında kendisinden istediği “Riskli yapı tespiti” yapacak!..

-Nasıl, şahane bir uyum, müthiş bir işbirliği değil mi!..

Belediye başkanı nasıl çalıştırılmaz senaryosu!..

Bitmedi, bir cingözlük daha var!..

Ama önce 5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun 37. Maddesini paylaşayım:

-Belediye Başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir.

Bu hükme göre, belediye şirketlerindeki atamaları da doğal olarak seçilmiş başkan yapar. Ne kadar açık değil mi?.. Artık değil!.. Ticaret Bakanlığı 31 Mart seçimlerinden sonra, 23 Haziran seçimlerine ise 1 ay kala yayımladığı bir genelge ile bu yetkiyi belediye başkanından aldı, belediye Meclis’ine verdi, iyi mi!..

Hatırlatayım, İstanbul ve Ankara’da belediye meclislerinde çoğunluk AKP’nin elinde!.. Sonra ne oldu peki?.. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Halk Ekmek Yönetim Kuruluna atadığı isimler, bu genelgeye uyan Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından onaylanmadı!.. Hukuki hiçbir dayanağı olmayan bu genelge ile aynen şöyle denilmiş oldu:

-Meclis’te çoğunluk bizde, sen “Topal Ördeksin!..”

Birazcık daha açayım; bu durumda belediye başkanları, geçmişte her türlü rant işlerinde görev alanlarla çalışmak zorunda kalacak!..

Tabii ki bu iş ticaret mahkemelerine gidecek… Bu hukuksuzluk orada”(umarım!) çözülecek… Ancak ben söylemek istediğimi bu yazının başında zaten söyledim; Bu arkadaşların o “demokrasinin başlıca sözcüklerinden” anladıkları, uygulamada yaptıklarıyla ancak bu kadardır işte!.. Bir ufak uyarım da var:

-Dikkat edin giderek ve çok hızlı batıyorsunuz!..

https://twitter.com/umit_zileli