'VARLIK KUYRUĞU'ndaki YOKSULLAR KİMİ ALKIŞLIYOR?

Türk dilinde şimdiye kadar “darlık kuyruğu” terimi vardı. Erdoğan hazretleri dilimize yeni bir terim daha kattı: “Varlık kuyruğu...”

Gübreye, mazota, suya, tarım ilacına yaptıkları yüzde 500’lük, yüzde 1000’lik zamlarla çiftçiyi perişan ettiler ya... Köylüler tarlaları boş bırakıp şehirlere doluştu ya... Üretim düştü... Böylece yiyecek fiyatları hızla yükseldi. Öyle ki milleti bir kuru soğana muhtaç ettiler.

Çareyi de meydanlara çadır kurdurup buralarda sebze satmakta buldular.

AKP Lideri Erdoğan, bu rezaleti gizlemek için kürsülerden haykırıyor: “Bunlar CHP’nin kuyruğu gibi yokluk kuyruğu değil, varlık kuyruğu, varlık kuyruğu!”

Ve o kuyruklardan alınıp miting alanına getirilen gariban vatandaş basıyor alkışı...

Herhalde Reis-i Cumhur hazretleri kendisini varlıklı gösterdi diye mutlu olmuş; akşam sofraya ne konulacağını da düşünemez hale gelmiş ki alkışlıyor...

İşte Türkiye’deki siyasetin en parlak görüntüsü budur.

Açık yalanı, gerçek gibi sunabiliyorsan... Ve halka da bunu doğru imiş gibi yutturabiliyorsan; sen büyük politikacı oluyorsun.

Kendisini bir kilo soğanla bir kilo patatese bile muhtaç hale getiren siyasetçiyi böyle alkışlayan bir seçmen kitlesi dünyada başka nerede bulunabilir acaba?

Sonsöz: Demokrasi eğitimli kişilerin yürüteceği bir sistemdir...

CAMİLERİ MESCİD-i DIRAR YAPTILAR

-Dünyada ilk kez cami yıktıran lider kimdir?

-İslam peygamberi Hazret-i Muhammet...

-Nasıl olur? Bu dine camiyi getiren peygamber hiç cami yıkar mı?

-Yıkar, yıktı da...

-Nasıl oldu bu iş?

-Bazı Müslümanlar Medine’de Kuba Köyü’nde bir mescid (cami) yaptılar. Burada Müslümanları birbirine düşürecek konuşmalar yapılınca Hz. Muhammet 630 yılında emretti ve o bina yakılıp yıkıldı.

Bu konu Kuran-ı Kerim’de Tevbe Suresi’nin 107-110. ayetlerinde de anlatılmıştır. Orada özetle denilir ki: “Bir de zarar vermek, mü’minlerin arasına ayrılık sokmak için ve bundan önce Allah ve Resulü ile harb edenin gelmesini beklemek için bir binâ yapıp, onu mescid edinenler ve; ‘Bununla iyilikten başka bir şey kasd etmedik!’ diye muhakkak yemin edecek olanlar vardır. Allahü teâlâ tanıklık eder ki; onlar, şeksiz-şüphesiz yalancıdırlar. Sen onun içerisinde hiç bir vakit namaza durma.”

Tam da bugün AKP’li politikacılara hizmet eden kimi camileri anlatıyor. Bu siyasallaştırılmış camilerde bir partinin açık açık propagandası yapılıyor. Müslümanlar birbirlerine düşman hale getiriliyor. Üstelik bu işi yapanlar da Kuran’da işaret edildiği üzere, “Bu çalışmamızda biz iyilikten başka bir şey düşünmüyoruz!” diye yalan söylüyorlar. Bunun son örneğini Eyüp Sultan Camisi’nde gördük.

Cami imamı, AKP’li belediye başkan adayı Binali Yıldırım’ı yanına alıp onun için oy istiyor; cemaate de dua ettiriyor.

Böylece AKP’ye oy vermeyenleri düşmanlaştırarak dine en büyük zararı veriyor. Eyüp Sultan Camisi’ni de bu haliyle Mescid-i Dırar’a (Zararlı Cami) çeviriyor.

Şimdi soruyorum: Ahirete inanan, orada hesap vereceğine inanan bir kişi böyle bir bölücülük yapabilir mi?

Maalesef, dinin siyasete alet edilmesi dini işte böyle aşağı seviyelere de indiriyor ve yeni yetişen kuşakları İslam dininden hızla uzaklaştırıyor.

İDDAA: KUZUYU KURDA EMANET mi?

Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, “İddaa” adlı spora dayalı şans oyununu ihale ile satışa çıkardı. Bu ihaleyi, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı da olan Yıldırım Demirören’in şirketinin bulunduğu grup kazandı.

İnteltek-Turkcell Konsorsiyumu İddaa ihalesine resmen itiraz etti!

Benim itirazım çok daha farklı: Sayın Demirören, Türk futbolunun tepe yöneticisi... Arkasında kapı gibi AKP Lideri Tayyip Erdoğan var... Kimsenin ondan hesap sorması da mümkün değil.

İddaa’nın ana yemeği ise futbol... Şimdi düşünün: Futbolun başındaki adamın; futbol maçı tahmini yapılan bir oyuna istediği biçimi vermesi mümkün olabilir mi olamaz mı?

Tüm maçlara değil, bir maça bir dokunuşla, belli bir rakama milyonlarca liralık şans isabet ettirilemez mi?

Ben bunları şeytanın avukatı olarak düşünmek ve sormak zorundayım.

Eğer Sayın Demirören TFF’nin başında kalırsa, bu İddaa işinde olmamalı... İddaa’yı alır ise de TFF Başkanlığı’ndan ayrılmalı... Yoksa bahis oynayanların içinde hep bir kuşku bulunacak ve belki de bu sistem giderek verimsiz hale gelebilecektir.

Hem merak ediyorum; Yıldırım bey, bunca büyük şirketlerinin yönetimi ile uğraşmak yerine neden inatla TFF başkanlığında kalır? Ne kazanıyor TFF’den acaba? Bir işadamının bu ısrarı, maalesef midemi bulandırıyor.

Ve kamuoyu artık kendisinden bir açıklama bekliyor.

https://twitter.com/r_zelyut