DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Vatandaşa yardım edeceklerine gırtlağına kadar borçlandırıyorlar

Korona nedeniyle milyonlarca kişi işinden oldu.

“İşinden oldu” derken işsiz kaldı anlamında yazmıyorum, elbette işini kaybedenler olduğu gibi büyük bir kitle şu anda işini yapamıyor, çalışamıyor.

Bu nedenle de geliri neredeyse sıfıra düştü.

Hele bir yerde çalışan ya da kendi hesabına iş yapanların durumu “sıfıra sıfır elde var sıfır” durumunda.

Böyle bir durumda “gelişmiş medeni ülkeler” kendi vatandaşlarına destek oluyor.

Koronanın büyük hasar yarattığı Amerika sırf bu amaçla 2 trilyon dolarlık bir destek ayırdı. Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkeler koronaya karşı mücadele için her biri 500 milyar Euro’nun üzerinde kaynak yarattılar.

AKP iktidarının şu ana kadar ayırdığı bütçe 100 milyar lira, bunun döviz karşılığı ise dünkü kur üzerinden 10 milyar doları biraz geçiyor.

İktidar ilk etapta zaten sosyal yardım yaptığı 2 milyon kişiye 1000’er lira dağıttı.

Sonra 1000’er lira daha dağıtıldı.

Tepkiler artıp da “Asıl mağdurlar ne olacak?” feryatları yükselmeye başlayınca bu kez “3’üncü faza geçtik” dediler, talep toplamaya başladılar.

e-Devlet üzerinden talep edenler bir çok ahiret sorusuna cevap verdikten sonra muhtemelen 1000 liralık bir desteğe kavuşacak, tabii kaçı orası da bilinmez.

Vatandaşına hızlı biçimde destek çıkamayan AKP iktidarı bunun yerine ne yapıyor?

Güya kamu bankalarını yücelterek vatandaşı gırtlağına kadar borçlandırıyor.

Herhalde dikkat ediyorsunuzdur, damat bakan bir kaç gündür özel bankalardan yakınıyor.

Neden?

Çünkü bu bankalar kaynaklarını halka borç vermek için kullanmıyormuş.

Buna karşı AKP’nin yönettiği kamu bankaları kredi verme rekoru kırmışlar.

Yandaş tetikçi medyada dün şu haber büyük gururla duyuruldu kamuoyuna:

“Türkiye’nin virüs salgını ile ilgili finansal mücadelesine özveri içerisinde kesintisiz destek veren kamu bankalarının sanayiciden tüketiciye, küçük esnaftan çitçiye sahip çıkan yaklaşımları bankacılık sektörünün kredi hacmini tarihi bir eşiğe taşıdı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre Türk bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi 17 Nisan 2020 tarihi itibarıyla 3 trilyon lirayı aşarak tarihi zirveye çıktı.”

Habere göre son iki haftada vatandaş 95 milyar lira daha borçlanmış.

Tabii bu 3 trilyonluk kredinin içinde şirketlere verilen büyük çaptaki krediler de var ama asıl önemli olan halkın ihtiyaç kredisi olarak aldığı paranın aşırı yükselmesi.

Yandaş medya 3-17 Nisan arasında verilen 95 milyar liralık kredinin neredeyse tamamının kamu bankaları tarafından karşılandığını “özel bankalar ise elini taşın altına koymadığını” belirtiyor.

Sanki bu iyi bir şeymiş gibi de “Kamu bankacılığı rekor kırdı” başlıkları atıyorlar.

Oysa insanlar canlarını kurtarmak, ailelerini geçindirmek için gırtlaklarına kadar borçlanıyorlar.

Şimdilik “Borç ödemelerini de erteledik” masalı anlatılıyor ama sayılı gün çok çabuk geçecek.

Koronanın atlatılmaya başlandığı günlerde insanlar bir de aldıkları bu borçların baskısı altında kalacaklar.

FIKRA GİBİ

Meclis Başkanı’na kod gelmediği için maske alamamış

Bundan tam 100 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Meclis’in kuruluş yıldönümü törenleri koronaya rağmen coşkuyla kutlandı.

Kutlamaların ilki doğal olarak Anıtkabir ziyaretiyle başladı.

Canlı yayını izlerken garip bir şey dikkatimi çekti.

Korona nedeniyle tören kıtasındaki askerler dahil herkeste maske vardı.

Gözlediğim kadarıyla tek istisnası Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop’tu.

Meclis başkanı nedense maske takmaya gerek duymamıştı.

Bu garipliği tören sırasında tweet atarak paylaştım.

Gelen cevapların pek çoğunda “Maske için kod gelmemiştir, ondandır” yazıyordu.

Şaka bir yana Meclis Başkanı acaba neden maske takmadı?

Üstelik polis maskesiz dolaşanlara ceza bile yazıyor şu sıralar.

“Atatürk’e saygı” diyeceğim ama olmaz.

İki nedenle;

BİRİNCİSİ; Törene katılan tüm üniformalılar dahil devlet kadrosu Atatürk’e saygısızlık mı etmiş oldu?

İKİNCİSİ: Şentop’la Atatürk’e saygı yanyana güzel durmuyor. Çünkü Meclis Başkanı “Atatürk’e zerre muhabbeti olan cenazeme gelmesin” diye vasiyet eden kişinin cenazesine en önde katıldı ve tabutu ilk omuzlayan oldu.

ÇOK GÜLDÜM

Son zamanların en matrak haberi; Yahu Nijerya nere Türkiye nere?

Üzerinde fazla yorum yapmadan bir haber paylaşmak istiyorum.

Haberi ABC’den aldım;

Büyükçekmece’de koronavirüs salgını nedeniyle alınan önlemleri hiçe sayan Nijerya uyruklu Ebuka John E. (36) yeni doğan çocuğu için parti düzenledi. Polisin baskın düzenlediği evdeki partide 46 kişiye Hıfzısıhha Kanunu’na Muhalefet suçundan 3 bin 180’er lira para cezası kesildi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Büyükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince, koronavirüs tedbirleri ile ilgili yapılan denetimler kapsamında 22 Nisan gecesi 00.10 sıralarında Bahçelievler Mahallesi’nde kalabalık bir grup tarafından müstakil bir villada parti yapıldığı tespit edildi. Polis ekipleri villaya baskın düzenledi. Ekiplerin yaptığı araştırmada, Nijerya uyruklu Ebuka John E. (36) isimli şahsın yeni doğan çocuğu için arkadaşları ile birlikte parti düzenlediğini belirledi. Yabancı uyruklu oldukları anlaşılan ve sosyal mesafe kurallarına ayrı hareket ettikleri belirlenen 46 kişinin her birine “1593 Sayılı Hıfzıssıhha Kanunu’na Muhalefet” suçundan 3 bin 180’er lira idari para cezası işlemi uygulandı.

Yahu Nijerya nere Türkiye nere?

Gelmişler buraya, parti düzenliyorlar, 40’ın üzerinde davetli var.

Biz burada belki 40 kişi bulamayız davet edecek, bunlar korona günlerinde bile buluyorlar.

Dünyanın haline şaşmamak mümkün mü?

SORDUM ÖĞRENDİM

Kamu bankasına gidin, 10 bin lira isteyin bakalım ne kadar alacaksınız?

Halkın ihtiyacını karşılayamıyor iktidar ama kamu bankalarını “kredi vermesi için” seferber etti.

Etti etmesine de bu krediler sanıldığı gibi isteyen herkese verilmiyor.

AKP’li olmayanlar genellikle pek yararlanamıyor bu kredilerden.

Örneklerle sabit, böyle birçok insanla konuştum.

Çoğu “Ne kredisi kimseye verilmiyor ki” diyor.

Tabii alabilenler var her şeye rağmen.

Ama nasıl?

Siz ne kadar borç isterseniz isteyin banka kendi kafasına göre veriyor.

Örneğin 10 bin liralık ihtiyaç kredisine başvurdunuz.

Her ne hikmetse 10 bin lira isteyen herkese “3 bin lira kredi” çıkıyor banka yönetiminden.

Neye göre belirleniyor bu rakam?

Orası belli değil.

En az 10 kişiyle konuştum 10 bin lira isteyip de bankanın 3 bin lira verdiği.

Demek ki krediler ihtiyaç için değil, devletin yapması gereken katkının bu yolla sağlanması amacıyla dağıtılıyor.

Üstelik devlet burada hiçbir sorumluluk almadığı gibi vatandaşı borçlandırarak kendine bağımlı hale getiriyor.

İstenilen krediyi değil de bahşedilen krediyi vermenin bence tek anlamı var.

İktidar bunu da seçim yatırımı için kullanacaktır.

Seçim dönemi geldiğinde örneğin “3 bin liraya kadar tüketici kredilerini ödeyemeyenlere kolaylık” adı altında uzun vadede öteleme hatta silme bile gündeme gelebilir.

Bu arada yine kredi alanların verdiği bilgiye göre kamu bankalarının kredi faizleri öyle söylendiği gibi çok düşük değil.

Reklamını yaparken yüzde 4.5’lardan söz ediyorlar ama vadeler, ön kesintiler, harçlar toplanınca faizlerin yüzde 6’ları geçtiği görülüyor.

Bari burada doğruyu söyleseler ya…

BUNU YAZMAK GEREK

Vakıf arazilerinden birini istiyorum, arabam için otopark yapacağım

Cumhurbaşkanının sözcüsü Fahrettin Altun’un Boğaz manzaralı vakıf arazisini kiralaması içimde ister istemez bir heves yarattı.

Böyle güzel bir arsanın aylık kirası 280 liraymış.

Sudan ucuz gibi.

Acaba Boğaz’da vakıflara ait böyle başka arazi var mı?

Varsa ben de talibim.

Üstelik 280 liranın üzerinde örneğin 285 ve 290 lira veririm, haydi 300 lira olsun.

Ne mi yapacağım?

Kime ne?

Arabamı park ederim.

Tanıdıklarımı eve davet edeceğime güzel havalarda buraya davet ederim, yakarız bir mangal, keyif çatarız.

Hem fena mı çevreyi de pire basmasından falan kurtarmış olurum.

https://twitter.com/can_atakli_